SON DAKİKA
Hava Durumu

Mudanya’da felaketin ayak sesleri!

Yazının Giriş Tarihi: 27.07.2020 20:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.07.2020 20:23

Son aylarda duyduğum ve okuduğum en korkunç haberlerinden biri hiç şüphesiz haftasonu Mudanya’da bir binanın patlayan kolonları ile ilgili haberdi.

Tarih 17 Ağustos 1999… Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri ile sarsıldı hem Türkiye hem dünya. 7.4 şiddetindeki deprem Marmara bölgesini yıkmış, 20 bine yakın vatandaşımız ölmüş, binlercesi de yaralanmıştı.

Geniş bir alanda etkili olan sarsıntı İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bursa’da etkili olmuştu en çok. Bursa’da depremden en fazla etkilenen yerlerin başında hiç şüphesiz Mudanya yer alıyordu ve sahildeki diskonun çökmesi sonucu burada da bir ölüm ve yaralanmalar meydana gelmişti.

Depremin ardından Mudanya’da çok sayıda binanın hasar gördüğü biliniyor. Öyle ki o tarihten itibaren birkaç yıl Mudanya’da konut fiyatları dibe vurmuştu. Ancak zaman geçtikçe her şey oyduğu gibi deprem de unutulmaya başladı.

Ve Mudanya’da ciddi bir çalışma bile yapılmadan çatlayan binalar sıvanmaya, boyanıp tekrar iskana açılmaya başlandı. Öyle ki hasar tespiti olanlar bile bir süre sonra süslenip püslenip ranta çevrilmeye başlandı.

Yıllar geçtikçe ve depremin izlerin teker teker silindikçe Mudanya’da çürük binalar teker teker ayağa kaldırıldı. Yarım kalmışlar tamamlandı ve vatandaşlara satıldı.

 Ev sahibi olmanın hayalini yaşayan vatandaşlar o kadar da araştırıp soruşturmadan bu konutları almaya başladı.

Hoş buna göz yuman başta belediye olmak üzere kurumlara gidip sorsalar ne olacaktı ki. Alacakları cevap olumsuz olmayacaktı.

Nitekim Mudanya’da bugün hala deprem envanteri yok. Binaların durumu belli değil. Hala eskiden kalmış binaların makyaj tazelemeleri yapılıyor.

Çökelti bölgeleri ve eski binaların yenilenmesi gerekirken hala boş alanlara, zeytinliklere konutlar yapılmaya devam ediliyor. Üstelik bunların ciddi kontrol edildiği de şüpheli.

1999 yılından itibaren Belediyeyi yönetenler, ilgili daire müdürleri ve kontrolörler bu işim baş sorumlularıdır.

Maalesef deprem gerçeğine rağmen Mudanya’nın deprem envanteri çıkarılmadığı gibi, eş dost akraba ya da çıkarla da olabilir ama ne sebeple olursa olsun o ölüm binaları makyajlanarak vatandaşlara satıldı satılmasına göz yumuldu. Hepsinin yıkılıp yenilenmesi gerekirken üç kuruşluk rant uğruna sıvanmakla yetinildi.

Şükrü Çavuş Mahallesi’nde 9 katlı 21 daireden oluşan binanın kolonlarının patlaması ve binanın tahliye edilmesi aslında ilahi bir mesaj, ilahi bir uyarı sayılmalı.

Bugüne kadar ihmal edilmiş olsa daha bugünden tezi yok Mudanya’daki tüm binalar kontrolden geçirilmeli. Özellikle 1999 ve öncesinde ruhsat alınıp yapılmış olanlar.

Bugün Mudanya’da bu durumda bir çok bina olduğunu herkes biliyor. Ve bu binanın kolonlarının patlamasıyla birlikte aynı korkuyu duyan çok insan var.

Mudanya Belediyesi, geçmişte ne olmuş olmamış bir kenara bırakarak bugün bu ilçenin en önemli sorununa odaklanmalı. Projeler üretmeli ve kentsel dönüşüm için var gücüyle çalışmalı.

Aksi durum bir felaket olur. Deprem bölgemizin gerçeği ve uzmanlara göre felaket adım adım geliyor.  Felaketin ayak sesleri duyulurken, belediye ve ilgili kamu kurumlarının bir an önce harekete geçmesi için bu binadaki uyarı yeterli olmalı.

Bakacak meselesi 2…

Malum bir süredir Uludağ Bakacak’taki büfeyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Fikret Güven isimli vatandaş ruhsatsız, vergi levhasız burada bir ticaret yapıyor.

Kurallara uymadığı şartnameyi ihlal ettiği gerekçesiyle Büyükşehir Belediyesi ve jandarmanın müdahale etmesinin ardından açlık grevine başlayıp, arkasına aldığı cemaatle birlikte sosyal medyadan da bir algı operasyonu yapıyor.

Fikret Bey, geçen gün yazdığımız makaleden de rahatsız olmuş. Sakalından utanmamış, ağzında Allah kitap hakaret ediyor. Yetmiyor otomatları da hakaret yağdırıyor. Eh savcı beyin yanında da tekrarlarsınız olur biter.

Fikret Bey Uludağ’da milletin 10 liraya çay, 75 liraya sucuk ekmekle kazıklandığını ileri sürüyor. Sordum Çobankaya’da çay 2 lira sucuk ekmek 25 lira. Yine birinci bölgede iki esnaftan gelen bilgi çay 5, sucuk ekmek 30 lira. Yani hacı abinin rakamları muhtemelen otel rakamları.

Uludağ esnafının da Fikret Güven’e tepkisi var. “Biz vergi veriyoruz” diyerek başlıyorlar söze. Kendisi vergi vermediği gibi bölgeyi tamamen kontrol altında tutmak istiyor diyorlar.

Dahası can alıcı bir iddiaları daha var. “Fikret Güven millete hizmet ediyorum sadece ekmek param çıksın gerisi hizmet” ifadelerini hatırlatarak, iki garibana daha orada çay satma izni verilse, onlar da hizmet etse hem de ekmeklerini çıkarsalar Fikret Güven’in tepkisi ne olur ona bir cevap versin dediler.

Sahi Fikret Bey dünya malı biriktirip sırtıma yük almam diyor bir videosunda ama kendisi 5 arsa ve arazisi olduğunu Alinur Aktaş’a yazmış kendi yayınladığı ekran görüntüsünden öğreniyoruz. Allah daha çok versin. Ama öyle devlete, devletin yöneticilerine, ya da kendisine eleştirenlere çakarak, ayar vermeye kalkarak bu işler olmaz.

Müslüman hakaret etmez. Müslüman iftira etmez. Milletin hakkına girmez. Milletin hakkıdır, garibin, fakir fukaranın, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır vergi. Vergisini vermediğin kazancın içinde haram olur. Eh bunları benden daha iyi bilirsin sen. Malum kendi cemaatine bile ayar veriyormuşsun.

Son olarak bugün sana gaz verenler yarın arkanda durmaz. Öyle onların gazına gelerek devletin valisine belediye başkanına, cumhurbaşkanına haddi aşan sözler etme.

Rızık Allah’tandır. Buna iman ediyorsak üç kuruş için devleti hedef almayız. Kural neyse, devletin takdiri neyse ona uyarız öyle değil mi Fikret Güven!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.