CIA’nin meşhur ”Düşünce Kuruluşları” hazırladıkları bilgisayar simülasyonlarına dayalı raporları açıkladıkça işin aslı da ortaya çıkıyor. Bu kuruluşlardan biri Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir rapor hazırlamış. Bu rapora göre, Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına verilecek oyların engellenemeyeceği ön görülmüş. Daha açık söylemek gerekirse, sayın Erdoğan’ın oylarının Ak Parti oylarından fazla olduğunu belirlemişler. Böyle olunca da seçimlerde “Tayyip’i zayıflatmanın” bir yolu olarak milletvekili oylamasına ağırlık verilerek parlamentodaki muhalif vekil sayısının arttırılması, seçim sonrası elde edilecek sonuçla Cumhurbaşkanının önünün tıkanması hedeflenmiş. Sayın Erdoğan’ın bahsettiği tezgâh bu.

Ancak, dahası da var. Eminim ki Sayın Cumhurbaşkanımız bunu da biliyordur. Benzeri bir başka kuruluş ise İP adayının desteklenmesi gerektiğini söylemiş. Bunlar CHP’den bir şey beklenemeyeceğini anlamışlar. Ne var ki, bu desteğin açık verilmemesinin daha faydalı olacağına kanaat hasıl olmuş. Muharrem’in işleri karıştıracağı düşüncesiyle onun bu işten haberdar edilmemesi kararı alınmış. Taban fısıltı gazetesi yoluyla yönlendirilecek ve CHP oylarının büyük çoğunluğunun İP adayı Apla’ya verilmesi sağlanacak. Dışlanmış görünen HDP de saman altından su yürütüp çaktırmadan Apla için oy isteyecek. Bu da yine ağızdan ağıza yayılacak, etkili kişiler seçmene bunu dikte edecek.

Böylece Muharrem’in mostralık aday olarak ortaya atıldığı aslında işin değişik olduğu da ortaya çıkmış oluyor. Kemal böylece Muharrem’den kurtulmuş olacak. Bu da işin tuzu biberi tabii. Kapalı kapılar ardında iş döndürmeyi pek sever bu CHP. Bürokrasi sultasını geri getirmek için yapamayacakları şey yok bunların. Yeni kurulan sistemin hakkından böyle gelebileceklerini düşünmüşler. Haliyle böyle bir şeyi inkâr edeceklerdir. Sadece kamuoyundan değil, Muharrem ve yakınlarından da gizlenmesi gerekli bir durumdur bu.

Söz Muharrem’den açılmışken eklemeyi ihmal etmeyelim; Muharrem başka bir şekilde de kullanılıyor.

Biraz açalım isterseniz.

Öncelikle buna müthiş bir gaz veriliyor. Sürekli olarak “Arkanda büyük güçler var. CHP tabanı var. Bu defa başaracağız. Sen hiç merak etme. Seçimin ikinci tura kalması kesin. İkinci turda da sen seçileceksin.” Deniliyor. Cumhurbaşkanlığı gibi bir makama aday olmanın da getirdiği sarhoşlukla o da bu gazı yiyor. Kemal, “Senin Genel Başkanlığını bu yüzden istemedim. Bak seni Cumhurbaşkanı yapacağız. Ben kendimi feda ettim.” Mavalını okuyor. Bu garibim de yiyor tabii.

İşte bu şekilde “Sonra geliyorsun, miting alanı dolu. Bu iş olmuş, bu iş tamam.” Gibi sözler sarf edebiliyor.

Dahası aldığı telkinle Aplasına da destek oluyor. Bakın ne diyor?

“Akşener’e imza verenlere ’Fetö’cü’ diyorlar, böyle bir şey olur mu? Ben kefilim, Akşener Fetö’cü değildir.”

Bu sözleri duyunca da akla şıracıyla bozacı geliyor elbet.

Defalarca yazdık ama bir defa daha belirtelim;

Paganların projesi güçlü bir Türkiye yaratan ve bir türlü hükmedemedikleri Sayın Cumhurbaşkanımızdan kurtulma projesidir. Onun liderliğinde Türkiye çok daha güçlenecek ve artık hiç umutları kalmayacaktır. İşte bu yüzden Paganlar gizli servisler aracılığıyla başta Fetö olmak üzere terör örgütlerini kullanmaktan çekinmiyorlar. Diğer yandan legal düzlemdeki siyasi partiler içerisinde hükmedebildikleri kişiler ile sivil toplum kuruluşları olarak bilinen bazı kuruluşları da seferber ediyorlar. Avrupa, özellikle de Almanya ve ABD bu tezgâha büyük destek veriyor. Çünkü onlar da güçlü bir Türkiye’yi tehdit olarak görüyorlar.

İşin özü budur.