SON DAKİKA
Hava Durumu

Muharrem İnce'nin Abdest'i…

Yazının Giriş Tarihi: 09.06.2018 21:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.06.2018 21:15
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin –tabiri caizse--dindar kesim’den oy almak için bazı söylemler ve eylemler yaptığını gözlemliyoruz. Cumhurbaşkanı seçilmek için Erdoğan’a oy veren kitleden de oy almak zorunda olduğunu düşünürsek böyle şeyleri yapmasını normal karşıladığımı belirtmek istiyorum.

Ancak bu konuda kendisine bazı eleştiriler ve –sevabıma- bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

Öncelikle gençliğinde ‘Hacı Muharrem’ olarak anılması ve küçüklüğünden beri ‘abdestsiz evden çıkmaması’ konusuna değineceğim.

Abdestsiz evden çıkmamanın dinde çok fazla karşılığı yok. Abdestsiz evden çıkmamak haram, günah, mekruh değildir. Abdestli evden çıkmak ta farz, vacip ve sünnet değildir. Olsa olsa beş vakit namazı camide kılan insanların dışarıda abdest almamak için evde abdest alma ihtiyatları veya dindarlığı biraz üst düzeyde/ abartılı yaşamış insanlarda görülebilecek bir nafiledir. Bunun yerine abdesti sembolik anlamı ile anlayıp başka arınma biçimlerini önermek istiyorum.

Muharrem İnce bir CHP’lidir. Dindar insanlardan oy almayı da düşünen birisi olduğuna göre Partisinin dindar insanlardaki imajını arındırmak için elini, yüzünü, ayaklarını, ağzını,... vs yıkaması gerekir. Yani Muharrem İnce’nin gerçekten iyi bir abdest alması gerekir.
Ağzını yıkaması yani, CHP’nin geçmişten beri din ya da dindarlar hakkındaki söylemlerinden tevbe-i nasuh ile tövbe etmesi gerekir. ‘Biz hata yaptık. Geçmişte ben ve CHP sözcüleri yanlış konuştuk. Dindar insanları küstürdük, yaraladık, rencide ettik…
Ellerini yıkaması yani, ‘Jakoben Laiklik uygulamalarımızla dinin nasıl algılanıp yaşanması gerektiğine karar verdik. Müslümanları merdiven altı sözde tarikat ve cemaatlere mahkum ettik.  Müslümanların aleyhine çalışan şeytani cemaatleri devlet eliyle destekleyip dini dejenere ettik. Her dönemde darbecilerin dindar halka karşı yaptıkları zulümlerin payandası olduk. Başörtüsü yasaklarını destekledik. Yasağın kalkması oylamasında aleyhte söz söyledik. Yasağın sürmesi için elimizden geleni yaptık. Hata yaptık. Bunu bir daha asla yapmayacağız’ demesi gerekir.

Yüzünü yıkaması yani ‘yönümüzü halkımıza değil de batılı müstevlilere yönelttik. Kıblemiz bozuktu. Halkımızın çıkarlarına ve beklentilerine sırtımızı dönüp küresel güçlerle kurduğumuz angajmanlara yöneldik. Rize’ye sırt döndük, Bürüksel’e yöneldik. Manisa’ya sırt döndük, Washington’a yöneldik. Hasoya Memoya sırtımızı döndük, Hans’a Corc’a yüzümüzü döndük. Yabancılaştık. Bundan vazgeçtik...’ demesi gerekir.

Ezcümle, gömlek değiştirmesi gerekir. Ve gömlek değiştirdiğine halkı ikna etmesi gerekir. Abdestsiz evden çıkmamak asıl budur.

 

yalan olmasın ama en az 50 defa namaz kılmışımdır’ ya da hacı bayramda Cuma namazı kılması gibi hususlarda da birkaç öneride bulunacağım.

Kaç kere namaz kıldığı ya da namaz kılıp kılmadığı hiç kimseyi ilgilendirmez. Kaldı ki, parlamenterlik ve belediye başkanlığı yapmış bir insanın protokol gereği veya bir akrabasının cenaze namazına katılması durumunda 50 değil, 500 kere namaz kılmıştır. Sorun şu ki, halka o kadar yabancılaşmış ki, halkın camide bir kere gördüğü insana oy verebilecek kadar ahmak olduğunu sanıyor. Sanırım Said Nursi’nin ittihadçılara ‘namaz kılan memurlar, kaymakamlar atayın’ tavsiyesine kulak vermiş olabilir.

Muharrem bey, halk sizin dindarlığınızla ilgilenmiyor. Kendiniz olun. Halkın dini- inancı ile kavga etmeyin, alay etmeyin yeter. Siz asıl ne yapacağınızı, nasıl yapacağınızı söyleyin. Halk oldukça akıllı ve bilinçli oy veriyor.

Siz asıl, Dindar kesim dediğiniz insanların korkularını, tedirginliklerini gidermeye bakın. ‘Erdoğan gider de İnce gelirse, her şeyi yıkar, Fetöcüleri salar, yatırımlar aksar, devlet hizmetleri aksar, küreselciler gırtlağımıza çöker, pkk teröristleri yeniden azar...’ gibi algıları yok etmek için çalışın.

Oy almayı düşündüğünüz ve oy alamadığınız insanlar Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan’a dindar oldukları için oy vermemiş ve vermiyorlar. Bu insanlar otoyol, köprü, sanayii, zenginlik, küresel güçlerden özerklik, güçlü ülke... istiyor. Siz yaptırmam, yıktırırım, yargılarım... söylemlerinizle Menderes’in, Özal’ın, Erbakan’ın, Erdoğan’ın düşmanı müstevlilerle aynı cephede yer alıyorsunuz.

Tam tersine, Daha fazlasını, daha iyisini ben yaptıracağım ve şöyle yaptıracağım. Terörle kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim, Fettö’cüleri, darbecileri yargılamaya devam edeceğim, Kandil’e bayrağı en iyi ben dikeceğim, AB, ABD’ ye parmak sallatmayacağım, Türkiye’yi tüm dünyada başat bir güç yapacağım, Dünya elbette beşten büyüktür. Yerli otomobil şöyle dursun, yerli Bilgisayar, yerli uçak yapacağım, Kanal İstanbul şöyle dursun Türkiye’yi Sinop’tan  Akdeniz’e kanalla ikiye böleceğim… Ve bütün bunları nasıl yapacağını da tıpkı Özal gibi ‘Aççık ve Seççik’ açıklaman ve ikna etmen gerekiyor.

Başkan olmak istiyorsan kökten bir abdest ve arınma şarttır.

Yok, illa da yürüdüğü yolda devam edeceğim derse, Ramazan’ın son günleri gelmiş, Kadir gecesi yaklaştı. İtikafa girmesini tavsiye ederim. 50 tane namazın yanına bi tane de de itikaf koysa fena olmaz. Allah kabul etsin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.