‘Kaç Müslümanlardan, sığın İslam’a’ ‘İslam iyidir, Müslümanlar kötüdür’ ya da ‘Müslümanlık nerde, Bizden geçmiş insanlık bile’ sözleri ile özetlenebilecek olan yaklaşımı geçen yazımda bu köşede ortaya koymaya çalışmıştım.
Öncelikle bazı gerçekleri tespit etmekte fayda var:
‘Müslümanlar’ dediğimiz insanların çok büyük bir kısmı -–ki bu diğer din müntesipleri için de geçerlidir— İslam Dinini ‘Seçmiş’ insanlar değillerdir. İnsanlar hasbelkader doğdukları coğrafya ve tarihsel miras olarak Müslüman kimliğini tevarüs etmektedirler. Farz-ı muhal, başka bir coğrafyada, başka bir dini tevarüs etmiş olsalardı başka bir dine intisap edeceklerdi. Dünyada insanların çoğu atalarını taklid ederek dinlere/ mezheplere intisap ediyor ve din anlayış/ yaşayış biçimlerini de kültürel bir miras olarak ediniyorlar. Bu insanlardan, tevarüs ettiği dini, kaynaklardan teyid eden, diğer dinlerle karşılaştıran, mensup olduğu dinin neden diğer dinlerden daha iyi bir din olduğunun mantık örgüsünü kuran (Tahkiki/Tasdiki İman) insan sayısı azdır. Ayrıca bugün Kültürel olarak kendini Müslüman olarak tanımlayan, ancak İslam karşıtlığı yapmakta beis görmeyen birçok insan da tanıyabiliyoruz. Dolayısıyla Müslümanları İslam dinini atalarının dinini terk ederek, bilinçli olarak tercih eden ilk Müslümanlarla karşılaştırmak hakkaniyetli olmaz. Yusuf İslam (Cat Stevens) gibi İslam Dininin güzelliklerini keşfederek ihtida edenlerin atadan Müslümanlarda gördüklerini/göremediklerini yadırgamasını anlamak mümkündür. Hangi dini kim sonradan ihtida ederek tercih etse durum farklı olmayacaktır. Buna rağmen Dünya’da din geçişleri en fazla İslam’a doğru gerçekleşmektedir. Bu durum batıda bir ‘Korku senaryosu’ olarak dillendirilmekte ve bunun önüne geçecek tedbirler alınmaktadır da... İslam Dini insanlara bir beşer Resul vasıtasıyla tebliğ edilen bir dindir. Bunun sebebi, içlerinden bir beşer olan Resulün, Allah’tan getirdiği mesajları yaşayarak tebliğ etmesi ve ikame etmesidir. Peygamberler ve son peygamber birer ‘VAİZ’den çok bir ‘LİDER’dirler. Hz. Muhammed, Allah’tan aldığı hatırlatıcı ve uyarıcı mesajlarla Mekke’deki ahlaksız sisteme karşı bir savaşım vermiş, bu savaşımda kendisine intisap edenlere liderlik/önderlik yapmış, onları organize etmiş, onlarla arasında hiyerarşik bir ilişki biçimi ve toplumsal bir sözleşme ihdas etmiş ve hareketini kurumsal bir harekete dönüştürmüştür. Gelen ayetleri/ mesajları sahabelere sözlü/ yazılı olarak duyurup; “Alın, gidin, okuyun, düşünün, anlayın, kendi bireysel hayatınızda yaşayıp uygulayın, sonra yenilerini duyuracağım size. Yorumlarınızda/ mezhebiniz/ meşrebinizde serbestsiniz, bana tabi olmak zorunda değilsiniz…” diyerek kendi hayatına çekilmemiştir. Aksine, ‘Allah’tan sakının, bana itaat edin’ demiştir. Getirdiği mesajların ikamesine liderlik/ örneklik/ modellik yapmıştır. Bu durum O’nun asrında yaşayanlar için bir avantaj/ kolaylıktır. O günün Müslümanı hangi ayeti nasıl anlayacağı ve nasıl yaşayacağı gibi bir sorunla karşı karşıya değilken, müteahhır Müslümanlar devasa bir bilgi enflasyonu ve birbirine zıt binlerce malumata maruz kalmış durumdadırlar. Hem de İslam dinini birinci ağızdan dinleme, savaşımına tanık olma, örnekliğinden yararlanma şansından mahrumdurlar. En önemlisi de Karizmatik bir liderden/ önderden mahrumdurlar. Hz. Muhammed’in hayatta olduğu dönemi (Asr-ı Saadet) idealize eden, Sahabe hayatı ile ilgili abartılı (terğıb- terhib) hikayeler anlatan yaklaşımın da ‘İslam’ın yaşanılabilir bir din olmadığı algısı’nı beslediğini düşünüyorum. Hele ki bugünün Müslümanlarını o menkıbeleri gerçekmiş gibi kabul ederek mukayese etmek haksızlıktır. Müslümanlara bir yandan ‘Siz onların tırnağı bile olamazsınız’ derken, diğer yandan ‘Siz neden onlar gibi değilsiniz’ demek ciddi bir paradokstur. Kur’an’ı ve o dönemle ilgili sahih rivayetleri okuduğumuzda son derece ‘İnsan’ olan bir sahabe kitlesi ile karşılaştığımızı görür, birçok yaptıkları için ‘ben olsam yapmazdım’ ya da ‘ben de olsam yapabilirdim’ diyebileceğimiz şey yaşadıklarını anlarız. Böylece ‘İnsan’ın her zaman, her yerde ‘İnsan’ olduğunu kabullenir, daha realist, daha adil bir değerlendirme yapma fırsatı yakalamış oluruz.
Buraya Gazali’nin, ‘Leyse fi’l’imkan ahsene mimma kan’ (olmuş olandan daha iyisi mümkün değildir) cümlesini yazıp, kalan söyleyeceklerimi üçüncü yazıya bırakıyorum.
(devamı bir sonraki yazıda)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Menzil'in Serveti Ümmetin Midir?
25.01.2025 10:02
Doğrudan söze gireceğim.
Menzil Tarikatındaki miras kavgasının taraflarından biri, kimi müridlerince ‘Aşkım’ diye hitap edilen, Gaws olduğu söylenen, elinde bir demet çiçekle dolaşan, lüks araçlarla gezen, sarı, mavi vs şık, cübbeler giyen, herhangi bir kelam etmeden, uzaktan müridlerini selamlaya
Seçimlerin üzerinden 15 gün geçti. ‘Onlar kazanmadı, biz kaybettik’ ‘Aslında CHP büyük başarı kazandı’ gibi değerlendirmeler yapıldı.
Bense, Seçimleri asıl kimin/ neyin kazandığı ile ilgili değerlendirme yapmak istiyorum.
CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ‘Helalleşeceğiz’ mottosu ile başl
Haziran seçimleri sonrasında seçmenin tercihini beğenmeyen Kemalistlerin cumhuru / çoğunluğu, seçmene adeta giydirirken, bazıları da Atatürk’e hitaben ve de özür dileyerek, ‘Yeterince çalışmadık. Halkı eğitemedik. Bundan kelli halkı eğitmeğe ağırlık verip ilkelerine sahip çıkacağız’ meyanınd
Seçim sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veren, muhakeme yeteneğini kin ve nefretine hâlen kurban etmemiş birkaç arkadaşımla konuşmaya çalıştım.
Dedim ki, (yaklaşık)
“Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veren hiç kimse, ‘Bu adam ülkeyi yönetme becerisine sahiptir' diye düşündüğü için vermemiştir. “mecbure
“Şapkamı koysam o bile seçilir” demişti S. Demirel.
S. Demirel’in bunu söylediğini hatırlıyorum.
“Ceketimi koysam seçilir” gibi bir söz de hatırlıyorum. Bu sözü kimin söylediğini bilmiyorum.
Ancak, tek başına şapkanın hiçbir temsil kabiliyeti yoktur. İnsanlar, o şapkaya oy verirken, şapkanın al
14 Mayısta Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı seçilecek.
Waşington Post’taki değerlendirmeye göre, bu seçim, ‘Yeryüzünün en kritik seçimi olacak’mış. Boru değil, Woşingtın postta yazdıysa demek ki kritikmiş.
Böyle kritik bir seçimde tercihimi çokça kritik etmem, düşünmem gerekir.
Büyük büyük atalarımd
13. Cumhurbaşkanlığı için aday olan Kemal Kılıçdaroğlu'na, 2018'de Muharrem İnce'ye bu köşede yazdığım yazıyı armağan ediyorum.
Umuyorum ki birtakım siyaset bilmez cuhelanın elinde daha fazla kukla olmaz ve 2 ay boyunca namaz kılma zahmetinden kurtulur...
Muharrem İnce’nin Abdest’i:
CHP’nin Cu
Rahmetli Özal, Liseli yıllarımda darbe sonrası tanıdığım, siyaset uslübunu benimsediğim ve örnek almaya çalıştığım bir liderdi. O, ne yapmak istediğini, niçin yapmak istediğini, nasıl yapacağını tane tane, herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor ve yeri geldikçe yapıyordu ya da yapmaya çalışıyor
Ciddi bir yardım kuruluşu, muhtemel afet esnasında lazım olabilecek şeyleri çapına göre lojistik merkezlerinde stoklar.
Afetten sonra da ihtiyaca göre acil satın almalar yapar.
Bu anlamda Müge Anlı (KS) bile Ahbap'tan daha profesyonel bir hayır örgütlenmesidir.
Ayrıca, Müge'nin dirayetinden eser
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
ŞehirMedya
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Günaydin
Müslümanlar İnsan Değil(mi)dir… (II)
‘Kaç Müslümanlardan, sığın İslam’a’ ‘İslam iyidir, Müslümanlar kötüdür’ ya da ‘Müslümanlık nerde, Bizden geçmiş insanlık bile’ sözleri ile özetlenebilecek olan yaklaşımı geçen yazımda bu köşede ortaya koymaya çalışmıştım.
Öncelikle bazı gerçekleri tespit etmekte fayda var:
‘Müslümanlar’ dediğimiz insanların çok büyük bir kısmı -–ki bu diğer din müntesipleri için de geçerlidir— İslam Dinini ‘Seçmiş’ insanlar değillerdir. İnsanlar hasbelkader doğdukları coğrafya ve tarihsel miras olarak Müslüman kimliğini tevarüs etmektedirler. Farz-ı muhal, başka bir coğrafyada, başka bir dini tevarüs etmiş olsalardı başka bir dine intisap edeceklerdi. Dünyada insanların çoğu atalarını taklid ederek dinlere/ mezheplere intisap ediyor ve din anlayış/ yaşayış biçimlerini de kültürel bir miras olarak ediniyorlar. Bu insanlardan, tevarüs ettiği dini, kaynaklardan teyid eden, diğer dinlerle karşılaştıran, mensup olduğu dinin neden diğer dinlerden daha iyi bir din olduğunun mantık örgüsünü kuran (Tahkiki/Tasdiki İman) insan sayısı azdır. Ayrıca bugün Kültürel olarak kendini Müslüman olarak tanımlayan, ancak İslam karşıtlığı yapmakta beis görmeyen birçok insan da tanıyabiliyoruz. Dolayısıyla Müslümanları İslam dinini atalarının dinini terk ederek, bilinçli olarak tercih eden ilk Müslümanlarla karşılaştırmak hakkaniyetli olmaz. Yusuf İslam (Cat Stevens) gibi İslam Dininin güzelliklerini keşfederek ihtida edenlerin atadan Müslümanlarda gördüklerini/göremediklerini yadırgamasını anlamak mümkündür. Hangi dini kim sonradan ihtida ederek tercih etse durum farklı olmayacaktır. Buna rağmen Dünya’da din geçişleri en fazla İslam’a doğru gerçekleşmektedir. Bu durum batıda bir ‘Korku senaryosu’ olarak dillendirilmekte ve bunun önüne geçecek tedbirler alınmaktadır da...
İslam Dini insanlara bir beşer Resul vasıtasıyla tebliğ edilen bir dindir. Bunun sebebi, içlerinden bir beşer olan Resulün, Allah’tan getirdiği mesajları yaşayarak tebliğ etmesi ve ikame etmesidir. Peygamberler ve son peygamber birer ‘VAİZ’den çok bir ‘LİDER’dirler. Hz. Muhammed, Allah’tan aldığı hatırlatıcı ve uyarıcı mesajlarla Mekke’deki ahlaksız sisteme karşı bir savaşım vermiş, bu savaşımda kendisine intisap edenlere liderlik/önderlik yapmış, onları organize etmiş, onlarla arasında hiyerarşik bir ilişki biçimi ve toplumsal bir sözleşme ihdas etmiş ve hareketini kurumsal bir harekete dönüştürmüştür. Gelen ayetleri/ mesajları sahabelere sözlü/ yazılı olarak duyurup; “Alın, gidin, okuyun, düşünün, anlayın, kendi bireysel hayatınızda yaşayıp uygulayın, sonra yenilerini duyuracağım size. Yorumlarınızda/ mezhebiniz/ meşrebinizde serbestsiniz, bana tabi olmak zorunda değilsiniz…” diyerek kendi hayatına çekilmemiştir. Aksine, ‘Allah’tan sakının, bana itaat edin’ demiştir. Getirdiği mesajların ikamesine liderlik/ örneklik/ modellik yapmıştır. Bu durum O’nun asrında yaşayanlar için bir avantaj/ kolaylıktır. O günün Müslümanı hangi ayeti nasıl anlayacağı ve nasıl yaşayacağı gibi bir sorunla karşı karşıya değilken, müteahhır Müslümanlar devasa bir bilgi enflasyonu ve birbirine zıt binlerce malumata maruz kalmış durumdadırlar. Hem de İslam dinini birinci ağızdan dinleme, savaşımına tanık olma, örnekliğinden yararlanma şansından mahrumdurlar. En önemlisi de Karizmatik bir liderden/ önderden mahrumdurlar.
Hz. Muhammed’in hayatta olduğu dönemi (Asr-ı Saadet) idealize eden, Sahabe hayatı ile ilgili abartılı (terğıb- terhib) hikayeler anlatan yaklaşımın da ‘İslam’ın yaşanılabilir bir din olmadığı algısı’nı beslediğini düşünüyorum. Hele ki bugünün Müslümanlarını o menkıbeleri gerçekmiş gibi kabul ederek mukayese etmek haksızlıktır. Müslümanlara bir yandan ‘Siz onların tırnağı bile olamazsınız’ derken, diğer yandan ‘Siz neden onlar gibi değilsiniz’ demek ciddi bir paradokstur. Kur’an’ı ve o dönemle ilgili sahih rivayetleri okuduğumuzda son derece ‘İnsan’ olan bir sahabe kitlesi ile karşılaştığımızı görür, birçok yaptıkları için ‘ben olsam yapmazdım’ ya da ‘ben de olsam yapabilirdim’ diyebileceğimiz şey yaşadıklarını anlarız. Böylece ‘İnsan’ın her zaman, her yerde ‘İnsan’ olduğunu kabullenir, daha realist, daha adil bir değerlendirme yapma fırsatı yakalamış oluruz.
Buraya Gazali’nin, ‘Leyse fi’l’imkan ahsene mimma kan’ (olmuş olandan daha iyisi mümkün değildir) cümlesini yazıp, kalan söyleyeceklerimi üçüncü yazıya bırakıyorum.
(devamı bir sonraki yazıda)
Menzil'in Serveti Ümmetin Midir?
25.01.2025 10:02Doğrudan söze gireceğim. Menzil Tarikatındaki miras kavgasının taraflarından biri, kimi müridlerince ‘Aşkım’ diye hitap edilen, Gaws olduğu söylenen, elinde bir demet çiçekle dolaşan, lüks araçlarla gezen, sarı, mavi vs şık, cübbeler giyen, herhangi bir kelam etmeden, uzaktan müridlerini selamlaya
Seçimleri ANAVATAN PARTİSİ Kazanmıştır !
14.04.2024 22:08Seçimlerin üzerinden 15 gün geçti. ‘Onlar kazanmadı, biz kaybettik’ ‘Aslında CHP büyük başarı kazandı’ gibi değerlendirmeler yapıldı. Bense, Seçimleri asıl kimin/ neyin kazandığı ile ilgili değerlendirme yapmak istiyorum. CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ‘Helalleşeceğiz’ mottosu ile başl
Kemalistler Cumhuriyetçi midir?
02.11.2023 13:08Haziran seçimleri sonrasında seçmenin tercihini beğenmeyen Kemalistlerin cumhuru / çoğunluğu, seçmene adeta giydirirken, bazıları da Atatürk’e hitaben ve de özür dileyerek, ‘Yeterince çalışmadık. Halkı eğitemedik. Bundan kelli halkı eğitmeğe ağırlık verip ilkelerine sahip çıkacağız’ meyanınd
CHP'nin başına cinci hoca geçsin...
20.05.2023 12:44Seçim sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veren, muhakeme yeteneğini kin ve nefretine hâlen kurban etmemiş birkaç arkadaşımla konuşmaya çalıştım. Dedim ki, (yaklaşık) “Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veren hiç kimse, ‘Bu adam ülkeyi yönetme becerisine sahiptir' diye düşündüğü için vermemiştir. “mecbure
Tuvalet Terliği…
07.04.2023 20:17“Şapkamı koysam o bile seçilir” demişti S. Demirel. S. Demirel’in bunu söylediğini hatırlıyorum. “Ceketimi koysam seçilir” gibi bir söz de hatırlıyorum. Bu sözü kimin söylediğini bilmiyorum. Ancak, tek başına şapkanın hiçbir temsil kabiliyeti yoktur. İnsanlar, o şapkaya oy verirken, şapkanın al
Adaylara seçim tavsiyeleri...
17.03.2023 23:0214 Mayısta Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı seçilecek. Waşington Post’taki değerlendirmeye göre, bu seçim, ‘Yeryüzünün en kritik seçimi olacak’mış. Boru değil, Woşingtın postta yazdıysa demek ki kritikmiş. Böyle kritik bir seçimde tercihimi çokça kritik etmem, düşünmem gerekir. Büyük büyük atalarımd
Kılıçdaroğlu'na Abdest- Namaz Tavsiyeleri:
11.03.2023 22:3013. Cumhurbaşkanlığı için aday olan Kemal Kılıçdaroğlu'na, 2018'de Muharrem İnce'ye bu köşede yazdığım yazıyı armağan ediyorum. Umuyorum ki birtakım siyaset bilmez cuhelanın elinde daha fazla kukla olmaz ve 2 ay boyunca namaz kılma zahmetinden kurtulur... Muharrem İnce’nin Abdest’i: CHP’nin Cu
Kimin Kemikleri Sızladı?
09.03.2023 22:41Rahmetli Özal, Liseli yıllarımda darbe sonrası tanıdığım, siyaset uslübunu benimsediğim ve örnek almaya çalıştığım bir liderdi. O, ne yapmak istediğini, niçin yapmak istediğini, nasıl yapacağını tane tane, herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor ve yeri geldikçe yapıyordu ya da yapmaya çalışıyor
Çadır, Kızılay, Ahbap...
27.02.2023 23:21Ciddi bir yardım kuruluşu, muhtemel afet esnasında lazım olabilecek şeyleri çapına göre lojistik merkezlerinde stoklar. Afetten sonra da ihtiyaca göre acil satın almalar yapar. Bu anlamda Müge Anlı (KS) bile Ahbap'tan daha profesyonel bir hayır örgütlenmesidir. Ayrıca, Müge'nin dirayetinden eser