SON DAKİKA
Hava Durumu

Musul'a yeni Haçlı Seferi

Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2016 23:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.10.2016 23:07
16 Ekim 2016’da Musul’a karşı ABD öncülüğünde ki 63 koalisyon ülkesi, İran ile birlikte toplam 64 ülke bir haçlı saldırısı başlatmış oldu. Musul’un Haziran 2014’ten beri IŞİD işgalinde olması bu haçlı saldırısının, işgalinin gerekçesi yapıldı. IŞİD’in Musul’da ki işgali bu haçlı saldırısının meşrulaştırıcı bir nedeni olarak takdim edilmektedir.

Irak’a benzeri bir haçlı saldırısı Mart 2003’te başladığında (ABD’nin ısrarlarına rağmen) Türkiye katılmamıştı. ABD’nin yanında “bir İslam ülkesinin işgaline ortak olmayı” Ak Partili bir grup milletvekili engellemişti. Irak’ın Türkiye’nin komşusu olması, Irak’ın bölünmesi ile Türkiye için ortaya çıkacak tehditler Ak Partili bu milletvekili grubu tarafından önemli sayılmamıştı. Nitekim Irak’ın işgalinden sonra ABD eliyle PKK’lılar Kandil dağına yerleştirildiği gibi, Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen Türkmeneli bölgesi de ABD eliyle Irak’ta Kürt bölgesine bir çeşit savaş ganimeti olarak verilmişti. ABD eliyle Türkiye’nin müdahale alanı dışında bırakılan Kandil’e yerleşen PKK ise orada her çeşit hazırlığını yaparak Haziran 2004’ten itibaren yeniden Türkiye’de ki terör faaliyetlerine kaldığı yerden başlamıştı. Haçlı seferinin içinde olmama esasını dikkate alan Ak Parti içinde ki bir grup milletvekilinin gündeminde ise ne Türkmenelinin akıbeti ne de PKK tehdidinin Kandil’e taşınması yer almamıştır.

ABD işgali başladığında buna yalnızca Irak’taki Sünni Arap nüfusunun itirazı direnişi oldu. Saddam yönetiminin ABD eliyle devrilmesini kendileri için bir kurtuluş gibi gören Şii Araplar ve Kürtler ise ABD işgalinin yanında yer aldılar. Böylece direnişçi Sünni Araplar ile  ABD işbirlikçisi Şii Araplar karşı karşıya gelmiş oldu. Tarihte benzeri görülmemiş katliamlar da böylece Sünni ve Şii Araplar arasında başladı.

IŞİD bahanesiyle Musul’un ABD ve müttefikleri tarafından yeniden enkaza, büyük bir katliama uğratılacağı kesinleşmiş oldu. Türk makamları 2003’te ki hatayı tekrarlamak yerine koalisyona katılmayı, Musul’un ABD ve müttefikleri tarafından işgaliyle oradan Türkiye’ye yönelecek tehditleri engellemeyi, Musul’un yıkımına katliamına koalisyon içinde kalarak engel olma yolunu seçtiler.

Ancak Türkiye üzerine iğreti olarak atılmaya çalışılan “mezhepçi olduğu” suçlaması, Musul’un şaibeli ve haksız bir şekilde 1926’da Türkiye’den koparılmasının yol açtığı kaygı nedeniyle Türkiye’nin girdiği Musul’dan bir daha çıkmayacağı takıntısı ve ABD’nin Irak’ta ki ortağı İran ile muhtemel mutabakatı nedeniyle ABD, Türkiye’nin doğrudan Musul’da askeri bir taraf olmasını engellemeye çalıştı. Bağdat hükümetinin isteği ile 2014’te Başika’da kurulan askeri üssün bu hengamede boşaltılması için Irak Başbakanı İbadinin Türkiye’yi suçlayan çağrıları, İran ve ABD’nin ortak kuklası İbadi’nin, İran ve ABD tarafından konuşturulduğu kanaatini güçlendirdi.

Musul’a yönelen bu son haçlı saldırısını IŞİD’in engellemesi elbette mümkün olabilecek bir iş değildir. Daha öne Felluce, Ramadi, Tikrit vb yerlerin Irak ordusu ve milisleri tarafından ele geçirildiğinde büyük b ir katliama yıkıma maruz kaldıkları da görülmüştür. 2006’da Mukteda sadr hizbinden ayrılarak Ashab-ı Ehlil Hak adıyla ayrı bir silahlı milis grubu oluşturan Kays El-Hazali ise “Musul operasyonu ile Hz. Hüseyin’in intikamının alınacağını” açıklayarak katliama hazırlandıklarını duyurmuş oldu.

Irak’ta Şiilik giderek hızlanan bir evrim geçirmektedir. Irak’ta Şiilik ABD ve İran’a ajanlık yarışına, daha çok Sünni Arab’ı kimin öldüreceği yarışına dönmüş bulunmaktadır. Artık mesele bir İslami mezhebin varlığı olmaktan çıkmış, hangi hizbin İran ve ABD’den ne kadar para ve askeri malzeme alacağı yarışına dönmüş bulunmaktadır. Irak ordu ve polisi neredeyse tümüyle Şii Araplardan oluşurken bir de sayıları pn binlerle ifade edilen ve İran istihbaratı tarafından eğitilip hazırlanan Şii milisler (Bedir Tugayları, Haşdi şabi, Ashab-ı Ehlil Hak vb) de hesaba katıldığında Musul ve çevresinde ki Sünni Arapların hem ABD öncülüğünde ki Haçlı saldırılarından hem de Şii milislerin saldırılarından koruyacak imkanları yoktur. Türkiye’nin orada olması Sünni Araplar için bir can güvenliği anlamı taşıyacaktı.

Üstelik Musul’un bir ilçesi olan Sincar’ın önemli bir bölümü iki yıldır PKK denetimindedir. Suriye’nin kuzeyinden başka PKK, Irak sınırları içinde Kandil’in yanında bir ilçenin de denetimini elinde tutmaktadır. Musul’n işgalinde PKK’nın işgal alanını da genişleteceğine kuşku yoktur.

18 Ekim günü ise başkanet Bağdat’ta Türkiye büyükelçiliğinin önünde Mukteda Sadr hizbi tarafından, Türkiye’nin Başika üssünü boşaltması için Türkiye aleyhine bir gösteri düzenlendi. ABD işbirlikçisi Mukteda ve Hizbi, ABD işgaline karşı bir gösteri yapmamıştı. ABD katliamlarına ve Ebu Gureyb cezaevindeki utanç verici işkenceli öldürmelere karşı yapamadığı gösterilerini İran’ın ABD’nin kışkırtması ve himayesinde Türkiye’ye karşı yapmaktadır.

Irak’ta Şiilik ciddi bir değişim geçirmektedir. Irak’ta Şiilik artık Sünni Arapları katletme, Türkiye’ye düşmanlık etme, İran ve ABD parasıyla Irak’ı yaşanmaz hale getirmenin adı olmaya yönelmiştir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.