SON DAKİKA
Hava Durumu

NATO MEMORANDUMU!

Yazının Giriş Tarihi: 29.06.2022 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.06.2022 21:48


    NATO zirvesinde imzalanan memorandumu bir başarı hikayesi olarak sunmak yanlış olur. Detaylara baktığımızda kazanım gibi görünen bu imzanın pek de öyle olmayabileceğine dair işaretler mevcut. Bu muhassalaya varabilmek için yerli ve yabancı televizyonlarda yayınlanan konuşmaları ve açıklamaları dikkatle seyrettim. 


Gazetelerde yayınlanan memorandum metinlerinin tercümesine güvenmediğim için NATO’nun web sitesinden orijinalini indirip bizzat tercüme ettim. Çünkü bir kelimenin seçimi bile çok şeyi değiştirebilirdi. Tercüme, özellikle de diplomatik alanda yapıldığında çok dikkat edilmesi gereken bir husustur. Başka bir tarafa çekilebilecek bir kelime ile anlamı değişik yansıtmak sehven de olsa mümkündür. O yüzden ince eleyip sık dokumak gerekir.


Bir anlaşmanın iyi görünüyor olması o anlaşmanın gerçekten iyi olduğu manasına gelmez. İyi şeyler apaçık ortadadır. Ne ver ki, kötü şeyler iyi gibi görünen ince detayların arkasına gizlenir hep. Bu saik ile baktığımızda anlaşmada müphem noktalar mevcuttur. Gelin birlikte inceleyelim;
Memorandumun 7. Maddesi aynen şöyle:


Türkiye, Finlandiya ve İsveç, şu anda aralarında ulusal silah ambargosu bulunmadığını teyit ediyor. İsveç, NATO Müttefikleri ile ilgili olarak silah ihracatı için ulusal düzenleyici çerçevesini değiştiriyor. Gelecekte, Finlandiya ve İsveç'ten yapılan savunma ihracatı, İttifak dayanışması doğrultusunda ve Washington Antlaşması'nın 3. maddesinin lafzı ve ruhuna uygun olarak gerçekleştirilecektir.


Burada kullanılan “Türkiye, Finlandiya ve İsveç, şu anda aralarında ulusal silah ambargosu bulunmadığını teyit ediyor.” Terimi tehlikelidir. Mealen “Zaten böyle bir ambargo yoktu ki.” diye yorumlanabilir. Sonra da çıkıp “Bakın altında imzanız var. Ambargo olduğunu da nereden çıkartıyorsunuz?” deyiverirler.
Binaenaleyh, aynı maddenin son bölümünde yer alan “Finlandiya ve İsveç'ten yapılan savunma ihracatı, İttifak dayanışması doğrultusunda ve Washington Antlaşması'nın 3. maddesinin lafzı ve ruhuna uygun olarak gerçekleştirilecektir.” ibaresi de yoruma açık olup sonraki bir aşamada “İnsan haklarına aykırı biçimde kullanılacağı şüphesiyle” silah verilmesini reddedilebilme ihtimalini getirmektedir.


Aynı şekilde memorandumun 8. Maddesinin üçüncü bendinde yer alan “Finlandiya ve İsveç, terör zanlılarının Türkiye'nin bekleyen sınır dışı veya iade taleplerini, Türkiye tarafından sağlanan bilgi, kanıt ve istihbaratı dikkate alarak süratle ve eksiksiz bir şekilde ele alacak ve Türkiye ile iade ve güvenlik iş birliğini kolaylaştırmak için gerekli ikili yasal çerçeveleri suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi uyarınca oluşturacaktır.” ifadesine bir bakalım.
Ne yapacakmış Finlandiya ve İsveç? Türkiye’nin sınır dışı veya iade taleplerini “gerekli ikili yasal çerçeveleri suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi uyarınca” oluşturacakmış. Avrupa sözleşmesinin o maddeleri muğlaktır ve bugüne kadarki uygulamalarda da görüldüğü üzere hep aleyhimize işletilmişlerdir. (İsteyen internetten indirip baksın)
Yine 8. Maddenin bu defa altıncı bendinde şöyle deniyor:
Finlandiya ve İsveç, silah ihracatı için kendi ulusal düzenleyici çerçevelerinin Müttefiklere yeni taahhütler vermesini ve NATO üyesi statülerini yansıtmasını sağlayacak.
Yani bu konuda bir düzenleme yapılacak “sağlayacak” kelimesi halen böyle bir şey olmadığı bunun tesis edileceğini anlatıyor.
Arada bir de 9. Madde var ama biz önce 10. Maddeyi hatırlayalım:
Türkiye, NATO'nun Açık Kapı politikasına uzun süreli desteğini teyit etmekte ve 2022 Madrid Zirvesi'nde Finlandiya ve İsveç'in NATO üyesi olma davetini desteklemeyi kabul etmektedir.
Türkiye burada NATO’nun ileride dahil edeceği diğer memleketlere itiraz etmeyeceği taahhüdünü vermiyor mu sizce?
Şimdi geriye dönüp 9. Maddenin son cümlesine bir göz atalım;
Daimî Ortak Mekanizma diğerlerinin katılmasına açık olacaktır.
İsveç ve Finlandiya ile oluşturulacak ortak mekanizma diğerlerinin katılımına da açık olacakmış. Kimdir bu diğerleri? ABD mi? Yoksa Almanya mı? Ya da Yunanistan mı? Öyle ya, Yunanistan da NATO üyesi ve bu maddeye göre “Haydi bakalım, benimle istihbarat paylaşın. Toplantılarınıza ben de katılıyorum.” Deme hakkına sahip olmuyor mu?
Şimdi gelelim bu anlaşmanın beklenmedik bir şekilde imzalanmasına.
Başta “Önce siz teröristleri geri verin.” diyen Sayın Başkanımız gerçekten elle tutulur adımları bekleyeceğine neden bu işe cevaz verdi?
Komplo teorisi diye düşünmeyin. Bunlar geçmişte yaşanmış şeylerdir. Ardında başka bir şey de olabilir ama akla ilk gelen Türkiye’ye NATO’dan atma tehdidi olabilir mesela. Diğer memleketlerin bu konuda konsensüs sağlaması hiç de zor değil. 
Üstelik düşünün ki sürekli üzerimize saldırtılan bir Yunanistan var. Bu Yunanistan ABD tarafından tahkim edilmiş ve edilmekte olan bir memleket üstelik. NATO’dan çıktığınızı ve bunların saldırdığını düşünün. Sol cenahta yalnız bırakılacaksınız. Başka müttefiklerin arayışına gireceksiniz. Bu müttefikleri bulmak zor olmayabilir. Bu gibi bir duruma hazırlıksız da olmayabiliriz. Ancak, mevcut ekonomik durum da dikkate alındığında işlerin nasıl sarpa saracağı da ortadadır.
Şimdi bu görüş karşısında “Olur mu öyle şey? Dünya savaşı çıkar!” itirazları gelecektir. ABD silah lobisinin bundan başka bir isteği olduğunu mu zannediyorsunuz siz?
Sayın Başkanımızın yüzü pek gülmüyordu. O yüzden buna pek memnuniyetle cevaz verdiğini düşünemiyorum. Tabii bu havada kalacak ve tartışma götürür bir tespit.
Şimdi gelelim iyimser tarafa.
Hiçbir şey olmasa dahi memorandumun 4. Maddesinde yer alan “Finlandiya ve İsveç, Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte ve YPG/PYD'ye destek vermeyecektir.” ibaresi var. En azından YPG/PYD’ye destek vermeyeceklerini taahhüt ediyorlar. (taahhüt başka ona uyma başka tabii) Ancak yine de FETÖ konusunda “kuyûd-u ihtiraziye” mevcut. (Git sözlüğe bak bir zahmet. Sonra da sana ata lisanını unutturanlara lanet et edebilirsen) Adamlar “FETÖ terör örgütüdür.” demiyorlar. Sadece “Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte” diyorlar. Neyse hiç olmazsa örgüt olduğunu kabul ediyorlar diyelim. Aynı şekilde “YPG/PYD’nin” de terör örgütü olarak anılmadığı görülüyor.
Burada yüreklere su serpen ve Sayın Başkanımızın da dayandığını ve o yüzden cevaz verdiğini düşündüğüm bir nokta mevcut. Türkiye bu memorandumu imzalamış dahi olsa parlamentodan geçmesi gerekiyor. 
Verilen sözlerin tutulması beklenir tutulmuyorsa parlamentoya geldiğinde CHP, IP ve HDP onay verirken Ak Partili ve MHP’li vekiller reddedebilir mesela.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.