SON DAKİKA
Hava Durumu

Nerde o eski asıllar!

Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2017 22:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.02.2017 22:30
“Biz asılız. Dolayısıyla bizim istemediğimiz bir şeyin bu ülkede olması mümkün değildir” diyordu Türkan Saylan giderayak…

Öyle ya, ‘insan çoğunluğa sahip diye anayasayı nasıl değiştirebilir’di? Olacak şey değildi…

Hem ‘meclis çoğunluğuna da bi sınırlandırma getirilmeli’ydi... “Hep sen kazanacaksın, hepsini sen kazanacaksın, müsaade et te biraz da başkası kazansın di mi?”

Ayrıca “Böcekvari insanlardan alınan oylarla övünmemek lazım’dı. ‘Bunlardan herkes oy alır. Bunlara şeker veren de oy alır. Yarım dilim ekmek veren de oy alır. Merhaba diyen de oy alır.” “Önemli olan birkaç sanatçıdan, yazardan ciddi siyasetçiden… vs’den oy alabiliyor musun?”

Bu günlerde TV 24 ve A- haber gibi kanallarda bu, bir zamanlarının azgın asıllarının şımarık afkurmalarını izliyorum. Evet kampanyası yürütenlerin bunların bu kuduruk hallerini kısa filmler yaparak yayınlamasının propaganda için yeterli olabileceğini düşünüyorum.

Hele ki Deniz Baykal’ın, meclis grubunda yaptığı ‘Olmaaa, olmaaa, Sakın olmaaaa…” gibi anırmaları Reisin meydan konuşmalarından daha etkili olur. Dev ekranlara 5-10 saniyelik parçalar halinde gösterip milleti eğlendirmek çok hayırlı bir şey olur.

Kendilerini ‘Asıl’ gören ve buna inandırılan bu soytarılar, ta Menderes’ten beri ‘susularak tuttulan simsiyah kin’i (İ.Özel.) anlayamayacak kadar kördüler. Siyaset bilmedikleri gibi, sosyoloji ve psikoloji de bilmiyorlardı. Halk ta ‘Siz asılsınız ablam, abim, üstadım, haklısınız. Ne demek sizin istemediğiniz şeyin olması, olmaz tabii.’ diye diye kıstırmıştı bunları. Meydanlarda ellerinde bayraklarla peşlerinden dolaşır gibi yapıp, seçim günü vermişti ayarı.

Kendini asıl gören bu fanileri kullanan sistem sahipleri halkın en fazla başbakan seçmeye kadar ‘azabileceğini’ öngörmüşlerdi. Cumhurbaşkanı seçme cüretine kadar işi götürmeyeceğini umdular. Cumhurbaşkanını nasılsa asıllara bırakırlardı. Ama bırakmamaya kalkmışlardı. O’nu a biz seçeceğiz diyorlardı. ‘Durmak Bilmiyorlardı.

Sistemin büyük büyük papazlarını, silahlı bürokrat kuklalarını oyuna sürmüşlerdi. Deniz Baykal ‘Anayasa mahkemesi 367’ye gerek yok gibi bir karar alacak olursa büyük çatışmalara sebep olur’ diye tehdit ediyordu.

Biz durmadık ve yola devam ettik. Çünkü Allah’ın vaadi haktı. O arzda zaafa uğratılmışlara (mustad’af) kıyak yapmak, onları önderler kılmak ve onları varisler (asıllar) kılmak’ niyetindeydi. (Kasas:5) Bizler de ‘biz buradayız’ diye el kaldırmıştık bir kere.

Aradan geçen yıllar içinde o günün anıranlarına yeni anıranlar, yeni tetikçiler, borazanlar katıldı. Biz var olmak inadımızdan milim taviz vermedik. Asılların asılları geldi, yine pes etmedik. Asıllar çoğalıp büyüdükçe bizim imanımız pekişti, ayaklarımız sabitleşti.

Sadece bu ülkede, sadece bu coğrafyada da değil. Tüm arzda, tüm dünyada önderler, varisler (asıllar) olacak bir özgüven ve misyonu kuşandık. ‘Bizim istemediğimiz şey bu dünyada olamaz’ diyenlere ‘Asıl bizim istemediğimiz şeyleri bu dünyada yapamazsınız’ der olduk. Korkuyu yendik. ‘Alemlerin Rabbi siz değilsiniz, Dünya’nın sahipleri siz değilsiniz, Dünyadan büyük değilsiniz’ der olduk. Üstelik bunu onlar gibi ‘Haksız yere böbürlenerek/ zulmen söylemedik. Adalet adına, insanlık adına, Allah adına söyledik. Buna canlarımızla tanıklık ettik…

Bu yüzden 16 nisan seçimlerinde de bundan önceki tüm seçimlerde olduğu gibi yukarıdaki sesleri kulaklarımdan hiç eksik etmeden kapak yaparak oy vereceğim.

Bütün rövanşist duygularımla ‘Evet ama yetmez’ diyeceğim.

Evet diyeceğim, ama ‘Durmak yok’ ta diyeceğim.

Sesleri duyuyor musunuz !

 

 

 

 

 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.