SON DAKİKA
Hava Durumu

 NU.D.38

Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2020 20:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.08.2020 20:20

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin jakoben ilkelerine, kuruluş felsefesine uygun, tepeden bakan, halka bilinç aşılayan tarzıyla bir konuşma yaptı Perşembe, günü. “Onlar biliyor mu acaba?” parantezinde, çok bilmiş edasıyla bir dizi soru sordu.

….köy enstitülerinin neler yaptığını bu ülkeye, 1940 yıllarda kurulan uçak fabrikasını,  ….ve bunların nasıl yok olduğunu, kimler tarafından  yok edildiğini biliyorlar mı acaba? Geldiğimiz nokta, ekonomik açıdan Türkiye’nin dışarıya bir anlamda teslim edildiği noktadır.” Her sorunun başında “onlar biliyor mu acaba” demeyi ihmal etmedi.

Kemal bey böyle iddialı sorular sorup, cevaplardan emin halde başını salladığında, bende bir korku, bir ürperti belirdi “acaba ben yanlış mı biliyorum?” hissine kapılır gibi olurken, konuşanın, ülkenin en yüksek maaşlı komedyenlerinden biri olduğunu, yalan söylerken bile yüzünün kızarmadığını, söylediği yalanların tazminat faturasını ödetmek için parti milletvekillerinden himmet topladığını hatırlayınca üşenmede yaz bunları dedim kendi kendime.

Hani deveye sormuşlar boynun niye eğri diye, deve cevaplamış “nerem doğru ki”. Şimdi Kemal beyin hangi yanlışından başlayalım, önce Köy Enstitülerini kısaca yazalım; CHP ve genel anlamda Kemalizm’i savunduğunu beyan eden herkes teki genel kanı “Köy enstitülerini CHP kurdu, ülkeye çok büyük faydaları oldu ve Menderes bunları kapattı”.

Ufuk Uras’ın çok sevdiğim sözünü araya yerleştireyim “Türkiye’nin en cahil kesiminin Kemalistler olduğunu düşünüyorum, kendilerinden çok eminler ve kendilerini hiç geliştirmiyorlar, işin ilginç yanı, Kemalistler Mustafa Kemal’i de hiç bilmiyor”.

Köy Enstitülerini elbette CHP açtı AMA Köy Enstitülerini kapatan da İsmet İnönü liderliğindeki CHP dir. 

Yazımızın başlığı ilginç gelmiştir, hemen bu başlığı ve Kemal Bey’in bahsettiği uçak fabrikasını kimin açıp kimin kapattığını anlatalım;

Nu.D.38 Nuri Demirağ’ın adından gelen, Türkiye’nin ilk yolcu uçağının adıdır.

Nuri Demirağ; çok küçük yaşta babasız kalır, 17 yaşında girdiği Ziraat Bankası sınavlarında başarılı olarak devlet memuru olur, devletin ambarlarında zahire doluyken, kuraklıktan perişan olan köylüye, ambarları açarak ucuza zahire satışı yapan, bu yüzden ilk soruşturmasını geçiren bir genç. 1911 yılında Maliye sınavlarını kazanarak İstanbul’a gelir, Mal müdürlüğünde çalışmaya başlar, burada da rahat durmaz, devrin darbecileri tarafından az bir paraya peşkeş çekilmek istenen Topçu Kışlası ve Talimhane Meydanı’nın imzasında direnir, imza hakkı elinden alınır. İçki içmez, sadece çok çalışan ve çok okuyan bir yaşama devam eder İstanbul’da ve bunların sonucu olarak, en meşhur maliyecilerden biri olur.

İstanbul’un işgal yılları, Nuri Demirağ’daki milliyetçi duyguları besler ve en nihayette “bu devlete daha fazla memurluk edilmez” diyerek istifa eder, ticarete başlar. Ticaret’teki başarısı, zenginleşmeye ama ülke için faydalı her işe kafa yormayı ve para yatırmasını sağlar. Soyadını almasını sağlayan demiryolları ihalelerini başarıyla tamamlar, İstanbul’a köprü hayalini gerçekleştirmek için Amerikalara bile gider, plan programını hazırladığı köprü projesi elbette devlette gerekli ilgi ve desteği görmez, ardından 1936’da yerli uçak yapma fikrine sarılır. Nuri Demirağ Beşiktaş Tayyare Atölyesi kurulur.

Demirağ’ın ilk yerli uçağı 1936’da üretilir. Tek motorlu uçağın adı Nu.D.36’dır. İlk siparişler alınır. Türk hava kurumu için 10 eğitim uçağı ve 65 planör üretilir.1938 yılında atölyede çift motorlu, altı kişilik, bir yolcu uçağı yapılmıştır.Nu.D.38’dir adı 270 km hıza ulaşan uçak istendiğinde savaş uçağı olarak dönüştürülebilmektedir. Tahmin edileceği üzere Amerikalılar Beşiktaş’taki atölyeyi ziyaret ederler.

Demirağ, 1939’da İnönü’ye mektuplar yazarak, eğer izin verilirse Alman ordusunun elindeki kadar savaş uçağı ve tank üretebileceğini vadetmektedir, ancak mektuplara hiçbir cevap gelmez. Yeşilköy’de 1559 dönümlük yer alarak havaalanı inşa eder, inşa ettiği havaalanı dönemin en büyük ve en modern havaalanıdır, aynı bölgeye eğitim için Gök Okul adlı bir de okul kurar ki ileride Erdal ve Ömer İnönü kardeşler de burada öğrenci olur.

26 Temmuz 1940 günü (Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklında kalan 1940 buradan geliyor) resmen açılmamış havaalanına Milli Şef İnönü misafir olur. Burada yaşananlarla ilgili anı, Ufuk Uras’ın babası Hasip Uras’ın kitabındaki mektupta geçer (Hasip Uras’ın ağabeyi Kemal Uras, Gök Okul öğrencisidir, Kemal Uras’ın babasına yazdığı mektupta o gün yaşanalar anlatılıyor): “…………… İnönü yanındaki zevata dönerek, “Zenginliği başını döndürdü, Hava alanını istimlak edin. Uçakları sattırmayın” dedi. (Mektup uzun olduğu için sadece son kısmı yazdım).

1943 yılında Türk hava Kurumunu siparişi olan 65 planör ve 10 okul uçağı teslim edilir, İspanya ve Mısırdan da uçak siparişleri alınır.

THK deneme uçuşları için Eskişehir’de ısrarcı olur, uçuş tecrübesi az olan baş mühendis Selahattin Alan Eskişehir’e uçağı götürmekte ısrarcı olur, Nuri Demirağ dirense de başarılı olamaz ve kabul eder. Uçak Eskişehir’e iniş yaparken pistin etrafında kazılmış “hendekleri” fark edemez ve hendeğe çakılır, mühendiste vefat eder.

Kazanın ardından, THK anlaşmadan vazgeçer, savunma bakanlığı siparişleri iptal eder ve Nuri Demirağ maddi olarak da her şeyini kaybeder, borcuna istinaden hava alanı istimlak edilir. Devlet, Gök Okulu ve atölyelere el koyar. Kimdir Hava alanına el koyup, okulu kapatan?

Elbette, İsmet İnönü ve CHP.

Hikaye’nin devamı var ama Kemal Bey’in dalga geçer gibi sorusuna yanıt için bu dramatik satırlar şimdilik yeter.

Ülke ekonomisinin dışarıya teslim edilmesi sorusu ise, beni değil ama CHP’li yetkilileri bir hayli tedirgin etmiştir. Emperyalistlerle birlikte, Erdoğan’ı devirmeyi planlayan Kemal Bey için, bu soru çok enteresan olmuş, düşün ki bu soruyu utanmadan soruyorsun, sağ yanında ABD başkan adayı CHP’nin üst aklı Joe Biden, sol yanında, ülkeyi IMF’ye peşkeş çekerken otel odasında basılan CHP sözcüsü Faik Öztırak, soruyu sorup cevap arayan ise CHP’yi bir kasetle, dışarıya teslim den genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu.

Sen bizi güldürdün, Allah’ta seni güldürsün Kemal Bey.

Selam ve Saygıyla.

   

  

  

       

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.