Öfkeyle kalkan zararla oturur diye bir atasözü olan toplumda, öfkeli sinirli insanların sayısı da bu öfkeden kaynaklı kötü olayların yaşanması da artıyor ne yazık ki… Oysa atasözlerimizde sakin olmaya, sabra dair ne kadar çok ve önemli öğüdümüz var; sabır acı meyvesi tatlıdır, gırtlak dokuz boğumdur ve daha pek çok söz. Kültür mirasımız atasözleri gibi bilimsel yaklaşım da aynı öğüdü veriyor bizlere; Prof. Dr. Tarhan, öfke durumunda 10 saniye mola verebilmenin de öfke kontrolünde iyi bir yöntem olduğunu hatırlattı. 

Öfkeyi ateşe benzeten Tarhan’ın nasihat değerindeki paylaşımını dikkate almalıyız: “Yangın çıktığı zaman hemen yangına müdahale edersiniz. Önce ‘Yangın neden çıktı ve burası neden yanıyor?’  demezsiniz. Bir an önce yangını söndürürsünüz. Yangının sebebi sonra araştırılır. Hemen tedbirler alınır. Öfkede de benzer davranışı göstermek gerekir. Öfke anında akıl ikinci plana düşüyor. Aklın kullanımı bloke oluyor, bu duruma cinnet diyenler de var. Öfkenin en güzel ilacı o anda o duyguyu itelemeyi başarabilmektir.”

Bazı insanların sakin, bazılarının öfkesiz, bazılarının sinirli bazılarının ise çok öfkeli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, farklı kişilik yapılarını da anlatıyor: “Burada kişilik yapısının önemi var. Öfke kontrolünde en çok insan ilişkilerinde bozulma, yasal sorunlar, maddi kayıplar gibi sebepler olduğu gözlemlenir. Öfke nedeniyle eşyalarına zarar verenleri görebiliriz. Öfke kişinin çalışma ve iş verimini etkiliyor. Sağlığını bozuyor ve en başta suçluluk duyguları uyandırıyor.” 

Öfke kontrolünde birtakım yöntemler uygulanmasını tavsiye ettiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mola verme yöntemi önerebiliyoruz. 10’a kadar saymasını tavsiye ediyoruz. Öfke görünen ve dışa vuran duygudur. Öfkenin arka planındaki duygu dışlanmışlıktır, aşağılanmışlıktır. Kişi dışarıya öfke olarak yansıtır.” dedi.
Öfke, hem mağdurunu hem de besleyeni yıpratan bir duygudur. Sakinlikten taviz vermeden sorunlarımızı çözebileceğimizi düşünüyorum.