Son yapılan iklim araştırmaları, küresel sıcaklık artışının birkaç yıl içinde 1,5 derece sınırını geçme riskinin giderek arttığını gösteriyor. Bilim insanları, insan faaliyetlerinin neden olduğu sera gazı emisyonlarının hızla artmaya devam ettiğini ve bunun dünyamız için kritik bir dönemeç oluşturduğunu belirtiyor. Paris İklim Anlaşması’nda kabul edilen 1,5 derece hedefi, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini engellemek için kritik bir eşik olarak kabul edilirken, bu sınırın aşılması halinde daha yoğun iklim felaketleri, kuraklık, deniz seviyesi yükselmesi ve biyolojik çeşitlilikte ciddi kayıplar yaşanabileceği öngörülüyor.
Haber Giriş Tarihi: 28.10.2024 15:26
Haber Güncellenme Tarihi: 28.10.2024 15:27
Kaynak:
Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve diğer iklim araştırma kuruluşlarının yayımladığı son raporlara göre, küresel sıcaklık artışının 2025 yılına kadar geçici olarak 1,5 dereceyi aşma ihtimali %66’ya kadar çıkmış durumda. Bu raporlar, artan sera gazı salınımının ve özellikle metan gazındaki yükselişin iklim üzerindeki etkilerinin daha yoğun bir şekilde hissedileceğine işaret ediyor. Araştırmalara göre 1,5 derece sınırının aşılması, özellikle hassas ekosistemlerin ve kutup bölgelerinin ciddi risk altına girmesine neden olacak.
Uzmanlar, 1,5 derece eşiğinin aşılmasının bazı geri dönülmez sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor. Kuraklık, seller, fırtınalar ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor. Özellikle düşük gelirli ülkeler, bu tür felaketlerden daha fazla etkilenebilir.
Mercan resifleri, ormanlar ve deniz ekosistemleri, sıcaklık artışı ile büyük zarar görebilir. Örneğin, okyanuslardaki sıcaklık artışı, mercan kayalıklarının beyazlaşmasına ve balık popülasyonlarının azalmasına neden olabilir.
Küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyi aşması halinde Grönland ve Antarktika'daki buz tabakalarının daha hızlı erimesi bekleniyor. Bu durum, deniz seviyelerinin yükselmesine yol açarak kıyı bölgelerinde yaşayan toplulukları tehdit edebilir.
Artan sıcaklıklar, tarım alanlarının verimliliğini azaltarak gıda üretiminde azalmaya neden olabilir. Özellikle kuraklık riski altındaki bölgeler için su kaynaklarının azalması, su kıtlığını daha da derinleştirebilir.
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma, küresel emisyonların düşürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu amaçla, ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçiş hızını artırması, fosil yakıt kullanımını azaltması ve enerji verimliliğini yükseltmesi büyük önem taşıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları, hızlı ve kararlı bir emisyon azaltımının sağlanmasının, küresel sıcaklık artışının 1,5 derece altında tutulması için son şans olduğunu vurguluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Küresel sıcaklık artışı yükselebilir
Son yapılan iklim araştırmaları, küresel sıcaklık artışının birkaç yıl içinde 1,5 derece sınırını geçme riskinin giderek arttığını gösteriyor. Bilim insanları, insan faaliyetlerinin neden olduğu sera gazı emisyonlarının hızla artmaya devam ettiğini ve bunun dünyamız için kritik bir dönemeç oluşturduğunu belirtiyor. Paris İklim Anlaşması’nda kabul edilen 1,5 derece hedefi, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini engellemek için kritik bir eşik olarak kabul edilirken, bu sınırın aşılması halinde daha yoğun iklim felaketleri, kuraklık, deniz seviyesi yükselmesi ve biyolojik çeşitlilikte ciddi kayıplar yaşanabileceği öngörülüyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve diğer iklim araştırma kuruluşlarının yayımladığı son raporlara göre, küresel sıcaklık artışının 2025 yılına kadar geçici olarak 1,5 dereceyi aşma ihtimali %66’ya kadar çıkmış durumda. Bu raporlar, artan sera gazı salınımının ve özellikle metan gazındaki yükselişin iklim üzerindeki etkilerinin daha yoğun bir şekilde hissedileceğine işaret ediyor. Araştırmalara göre 1,5 derece sınırının aşılması, özellikle hassas ekosistemlerin ve kutup bölgelerinin ciddi risk altına girmesine neden olacak.
Uzmanlar, 1,5 derece eşiğinin aşılmasının bazı geri dönülmez sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor. Kuraklık, seller, fırtınalar ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor. Özellikle düşük gelirli ülkeler, bu tür felaketlerden daha fazla etkilenebilir.
Mercan resifleri, ormanlar ve deniz ekosistemleri, sıcaklık artışı ile büyük zarar görebilir. Örneğin, okyanuslardaki sıcaklık artışı, mercan kayalıklarının beyazlaşmasına ve balık popülasyonlarının azalmasına neden olabilir.
Küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyi aşması halinde Grönland ve Antarktika'daki buz tabakalarının daha hızlı erimesi bekleniyor. Bu durum, deniz seviyelerinin yükselmesine yol açarak kıyı bölgelerinde yaşayan toplulukları tehdit edebilir.
Artan sıcaklıklar, tarım alanlarının verimliliğini azaltarak gıda üretiminde azalmaya neden olabilir. Özellikle kuraklık riski altındaki bölgeler için su kaynaklarının azalması, su kıtlığını daha da derinleştirebilir.
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma, küresel emisyonların düşürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu amaçla, ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçiş hızını artırması, fosil yakıt kullanımını azaltması ve enerji verimliliğini yükseltmesi büyük önem taşıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları, hızlı ve kararlı bir emisyon azaltımının sağlanmasının, küresel sıcaklık artışının 1,5 derece altında tutulması için son şans olduğunu vurguluyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)
Kaynak: Fatma Hatun ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler