Otomotiv sektörü, son yıllarda hızla değişen teknolojiler ve sürdürülebilirlik odaklı dönüşümle beraber önemli bir fırsat penceresi açıyor. Elektrikli araçların yükselişi, otonom sürüş teknolojilerinin gelişimi ve çevre dostu üretim süreçlerine olan talep, global anlamda endüstride yeni bir dinamik yaratmış durumda. Bu süreç, Türkiye için de yerli üretim ve teknoloji geliştirme konusunda fırsatlar sunuyor. Araştırmalar, ülkemizin özellikle elektrikli araçlarda ve batarya teknolojisinde ilerleme kaydedebileceği önemli alanlar oluşturduğunu gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 12.04.2025 16:31
Haber Güncellenme Tarihi: 12.04.2025 16:32
Kaynak:
Özkan GÜNGÖRMEZ
Türkiye’nin otomotiv sektörüne yönelik geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, üretimde ve ihracatta güçlü bir altyapıya sahip olduğu söylenebilir. Ancak bu dönüşüm sürecinde Türkiye'nin 'yerlilik' stratejisini nasıl daha güçlü hale getirebileceği konusu dikkat çekici. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de toplam araç üretiminin yüzde 60’ı yabancı markalara aitken, yerli markalar daha düşük bir orana sahipti. Bu yapının dönüştürülmesi ve yerli mühendislik ile Ar-Ge faaliyetlerinin güçlendirilmesi, Türkiye’ye küresel rekabet arenasında daha fazla söz sahibi olma şansı tanıyabilir.
Bazı uzmanlar, elektrikli araçlarda kritik bir bileşen olan batarya üretimine odaklanmayı Türkiye açısından stratejik bir hamle olarak değerlendiriyor. Bunun yanı sıra, enerji depolama sistemleri ve otonom sürüş yazılımlarında yerli çözümler geliştirilmesi de ulusal otomotiv sektörünün geleceği açısından kilit önem taşıyor. 2023 yılında Türkiye'nin elektrikli araç üretimine yönelik yatırımlarında yüzde 40 oranında artış gözlemlendiği bildiriliyor. Öte yandan, TOGG’un elektrikli SUV modeliyle sektördeki yerini sağlamlaştırması bu dönüşüm fırsatını daha görünür hale getiriyor.
TÜBİTAK destekli projeler ve çeşitli üniversiteler ile sektör iş birlikleri, yerli teknoloji üretimini teşvik eden adımlar arasında öne çıkıyor. Ancak bu bağlamda hukuki düzenlemelerin, ticaret politikalarının ve teşvik sistemlerinin daha etkin şekilde yapılandırılması gerekiyor. Piyasa aktörleri açısından sürdürülebilir bir altyapı oluşturulmazsa dışa bağımlılığın azalatılması mümkün olamayabilir.
Son olarak uzmanların önerisi, Türkiye’de otomotiv alanında daha geniş çaplı bir ekosistem oluşturulması ve sektörü destekleyecek yan sanayilere daha fazla yatırım yapılması yönünde. Teknoloji temelli girişimlerin teşvik edilmesi, yerli üretimin artırılması ve insan kaynağı potansiyelinin doğru yönlendirilmesi bu stratejinin başarı anahtarları olarak görülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
ŞehirMedya
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Otomotiv sektöründeki dönüşüm yerliliği artırma fırsatı sunuyor
Otomotiv sektörü, son yıllarda hızla değişen teknolojiler ve sürdürülebilirlik odaklı dönüşümle beraber önemli bir fırsat penceresi açıyor. Elektrikli araçların yükselişi, otonom sürüş teknolojilerinin gelişimi ve çevre dostu üretim süreçlerine olan talep, global anlamda endüstride yeni bir dinamik yaratmış durumda. Bu süreç, Türkiye için de yerli üretim ve teknoloji geliştirme konusunda fırsatlar sunuyor. Araştırmalar, ülkemizin özellikle elektrikli araçlarda ve batarya teknolojisinde ilerleme kaydedebileceği önemli alanlar oluşturduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin otomotiv sektörüne yönelik geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, üretimde ve ihracatta güçlü bir altyapıya sahip olduğu söylenebilir. Ancak bu dönüşüm sürecinde Türkiye'nin 'yerlilik' stratejisini nasıl daha güçlü hale getirebileceği konusu dikkat çekici. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de toplam araç üretiminin yüzde 60’ı yabancı markalara aitken, yerli markalar daha düşük bir orana sahipti. Bu yapının dönüştürülmesi ve yerli mühendislik ile Ar-Ge faaliyetlerinin güçlendirilmesi, Türkiye’ye küresel rekabet arenasında daha fazla söz sahibi olma şansı tanıyabilir.
Bazı uzmanlar, elektrikli araçlarda kritik bir bileşen olan batarya üretimine odaklanmayı Türkiye açısından stratejik bir hamle olarak değerlendiriyor. Bunun yanı sıra, enerji depolama sistemleri ve otonom sürüş yazılımlarında yerli çözümler geliştirilmesi de ulusal otomotiv sektörünün geleceği açısından kilit önem taşıyor. 2023 yılında Türkiye'nin elektrikli araç üretimine yönelik yatırımlarında yüzde 40 oranında artış gözlemlendiği bildiriliyor. Öte yandan, TOGG’un elektrikli SUV modeliyle sektördeki yerini sağlamlaştırması bu dönüşüm fırsatını daha görünür hale getiriyor.
TÜBİTAK destekli projeler ve çeşitli üniversiteler ile sektör iş birlikleri, yerli teknoloji üretimini teşvik eden adımlar arasında öne çıkıyor. Ancak bu bağlamda hukuki düzenlemelerin, ticaret politikalarının ve teşvik sistemlerinin daha etkin şekilde yapılandırılması gerekiyor. Piyasa aktörleri açısından sürdürülebilir bir altyapı oluşturulmazsa dışa bağımlılığın azalatılması mümkün olamayabilir.
Son olarak uzmanların önerisi, Türkiye’de otomotiv alanında daha geniş çaplı bir ekosistem oluşturulması ve sektörü destekleyecek yan sanayilere daha fazla yatırım yapılması yönünde. Teknoloji temelli girişimlerin teşvik edilmesi, yerli üretimin artırılması ve insan kaynağı potansiyelinin doğru yönlendirilmesi bu stratejinin başarı anahtarları olarak görülüyor.
(Özkan Güngörmez)
Kaynak: Özkan GÜNGÖRMEZ
En Çok Okunan Haberler