Küresel su kaynaklarının giderek azalması, yalnızca insan sağlığını değil, gıda üretimini de büyük bir risk altına sokuyor. İklim değişikliği, artan nüfus, tarımda suyun verimsiz kullanımı ve su kaynaklarının aşırı tüketimi, tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, su krizi kontrol altına alınmazsa dünya nüfusunun %60'ı 2050 yılına kadar gıda güvencesi sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Araştırmalar, tahıl üretiminin azalması, gıda fiyatlarının yükselmesi ve suya bağımlı mahsullerin gelecekte büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Haber Giriş Tarihi: 20.10.2024 15:33
Haber Güncellenme Tarihi: 20.10.2024 15:34
Kaynak:
Dilvin ALTIKARDEŞ
FAO’ya göre, dünya genelinde tarım sektörü, kullanılabilir tatlı suyun %70'ini tüketiyor. Ancak birçok ülkede sulama sistemleri verimsiz ve su kayıpları yüksek seviyede. Örneğin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde yüzey sulama yöntemleri, suyun %40'ının buharlaşma yoluyla kaybolmasına neden oluyor.
2023’te yayımlanan bir IPCC raporuna göre, su krizi nedeniyle buğday, pirinç ve mısır gibi temel gıda maddelerinin üretiminde ’a varan düşüşler yaşandı. Özellikle Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da kuraklıkların artması, tahıl ithalatına bağımlılığı artırarak gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Türkiye'de de 2024’te yaşanan yağış azlığı, buğday rekoltesini oranında azalttı.
Yeraltı su kaynakları, birçok bölgede tarımsal üretimin ana kaynağı olarak kullanılıyor. Ancak, Dünya Bankası verilerine göre, yeraltı suları aşırı tüketiliyor ve yenilenemeyecek hızda azalıyor. Örneğin, Çin’in kuzey bölgelerinde yeraltı su seviyeleri her yıl 1 metre düşüyor ve bu durum, milyonlarca hektar tarım alanının çölleşme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
Hayvancılık sektörü de su krizinden doğrudan etkileniyor. İnek, koyun ve tavuk gibi hayvanların yetiştirilmesi büyük miktarda su gerektirirken, kuraklık nedeniyle birçok çiftlik kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, 2023 yılında ABD'nin batısında yaşanan su krizi, hayvancılık maliyetlerini %25 artırdı ve gıda fiyatlarında büyük bir dalgalanmaya yol açtı.
Su krizine bağlı olarak tarımsal üretimin azalması, birçok temel gıdanın fiyatında ani artışlara neden oluyor. FAO, 2024'te küresel gıda fiyatlarının oranında arttığını bildirdi. Gıda fiyatlarındaki bu yükseliş, özellikle düşük gelirli ülkelerde halkın gıdaya erişimini zorlaştırıyor.
Afrika Boynuzu ve Orta Doğu gibi bölgelerde uzun süreli kuraklıklar, milyonlarca insanı açlıkla karşı karşıya bırakıyor. Kuraklık nedeniyle mahsul kayıpları yaşanırken, tarımsal üretimde istikrar sağlamak zorlaşıyor.
Su krizine karşı önlem olarak bazı ülkeler, gıda ihracatına kısıtlama getiriyor. Hindistan’ın pirinç ihracatını sınırlaması, dünya genelinde pirinç fiyatlarında %20’lik bir artışa yol açtı. Bu tür ihracat kısıtlamaları, küresel gıda piyasalarında dengesizliğe neden oluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Su krizi dünyanın gıda yeteneğini tehdit ediyor
Küresel su kaynaklarının giderek azalması, yalnızca insan sağlığını değil, gıda üretimini de büyük bir risk altına sokuyor. İklim değişikliği, artan nüfus, tarımda suyun verimsiz kullanımı ve su kaynaklarının aşırı tüketimi, tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, su krizi kontrol altına alınmazsa dünya nüfusunun %60'ı 2050 yılına kadar gıda güvencesi sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Araştırmalar, tahıl üretiminin azalması, gıda fiyatlarının yükselmesi ve suya bağımlı mahsullerin gelecekte büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.
FAO’ya göre, dünya genelinde tarım sektörü, kullanılabilir tatlı suyun %70'ini tüketiyor. Ancak birçok ülkede sulama sistemleri verimsiz ve su kayıpları yüksek seviyede. Örneğin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde yüzey sulama yöntemleri, suyun %40'ının buharlaşma yoluyla kaybolmasına neden oluyor.
2023’te yayımlanan bir IPCC raporuna göre, su krizi nedeniyle buğday, pirinç ve mısır gibi temel gıda maddelerinin üretiminde ’a varan düşüşler yaşandı. Özellikle Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da kuraklıkların artması, tahıl ithalatına bağımlılığı artırarak gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Türkiye'de de 2024’te yaşanan yağış azlığı, buğday rekoltesini oranında azalttı.
Yeraltı su kaynakları, birçok bölgede tarımsal üretimin ana kaynağı olarak kullanılıyor. Ancak, Dünya Bankası verilerine göre, yeraltı suları aşırı tüketiliyor ve yenilenemeyecek hızda azalıyor. Örneğin, Çin’in kuzey bölgelerinde yeraltı su seviyeleri her yıl 1 metre düşüyor ve bu durum, milyonlarca hektar tarım alanının çölleşme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
Hayvancılık sektörü de su krizinden doğrudan etkileniyor. İnek, koyun ve tavuk gibi hayvanların yetiştirilmesi büyük miktarda su gerektirirken, kuraklık nedeniyle birçok çiftlik kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, 2023 yılında ABD'nin batısında yaşanan su krizi, hayvancılık maliyetlerini %25 artırdı ve gıda fiyatlarında büyük bir dalgalanmaya yol açtı.
Su krizine bağlı olarak tarımsal üretimin azalması, birçok temel gıdanın fiyatında ani artışlara neden oluyor. FAO, 2024'te küresel gıda fiyatlarının oranında arttığını bildirdi. Gıda fiyatlarındaki bu yükseliş, özellikle düşük gelirli ülkelerde halkın gıdaya erişimini zorlaştırıyor.
Afrika Boynuzu ve Orta Doğu gibi bölgelerde uzun süreli kuraklıklar, milyonlarca insanı açlıkla karşı karşıya bırakıyor. Kuraklık nedeniyle mahsul kayıpları yaşanırken, tarımsal üretimde istikrar sağlamak zorlaşıyor.
Su krizine karşı önlem olarak bazı ülkeler, gıda ihracatına kısıtlama getiriyor. Hindistan’ın pirinç ihracatını sınırlaması, dünya genelinde pirinç fiyatlarında %20’lik bir artışa yol açtı. Bu tür ihracat kısıtlamaları, küresel gıda piyasalarında dengesizliğe neden oluyor.
(Dilvin Altıkardeş)
Kaynak: Dilvin ALTIKARDEŞ
En Çok Okunan Haberler