Z kuşağı, dijital dünyada doğup büyüyen ve teknoloji ile iç içe olan bir nesil olarak, iş hayatına katıldıkça iş dünyasında köklü değişimlere sebep olmaktadır. Yaklaşık olarak 1997 ile 2012 yılları arasında doğan Z kuşağı, geleneksel iş anlayışlarına meydan okuyan yeni çalışma tarzları ve beklentileri ile iş dünyasında kendini göstermektedir. 2023 yılında iş gücüne daha yoğun şekilde katılmalarıyla birlikte, iş dünyasında esneklik, dijitalleşme ve anlam arayışı gibi kavramlar ön plana çıkmaya başlamıştır.
Haber Giriş Tarihi: 10.10.2024 16:47
Haber Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 16:47
Kaynak:
Sema Yüksel Güngörmez
Z kuşağı, diğer kuşaklara kıyasla iş hayatına çok daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. İş gücüne katılmaya başladıkça ortaya çıkan en belirgin özellikleri, bağımsızlıklarına verdikleri önem ve teknolojiye olan yatkınlıklarıdır. McKinsey & Company tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %70’i işlerinde esneklik ararken, %60'ı anlamlı bir kariyer peşinde koşmaktadır. Bu neslin çalışma koşullarında ve işveren beklentilerinde getirdiği değişiklikler şunlardır:
-Esneklik Talebi: Z kuşağı, geleneksel 9-5 çalışma düzenine büyük ölçüde karşı çıkmakta ve daha esnek çalışma saatleri, hibrit veya uzaktan çalışma imkânları talep etmektedir. 2020 yılında patlak veren COVID-19 pandemisi, uzaktan çalışmanın bir norm haline gelmesine zemin hazırlamış ve Z kuşağı bu süreçten oldukça etkilenmiştir. LinkedIn'in yaptığı bir ankete göre, Z kuşağı çalışanlarının %76’sı uzaktan veya hibrit çalışma düzenini tercih etmektedir.
-Teknoloji Kullanımı ve Dijitalleşme: Teknolojiyle doğan ve büyüyen Z kuşağı, iş hayatında da teknolojiyi verimli kullanma konusunda oldukça yeteneklidir. Deloitte’un bir raporuna göre, Z kuşağı çalışanlarının %80’i dijital araçlar ve uygulamalar kullanarak daha verimli olduklarını belirtmektedir. Bu nesil, yapay zeka (AI), veri analitiği ve bulut bilişim gibi teknolojilere hakim olarak, iş dünyasındaki dijital dönüşüm sürecine öncülük etmektedir.
-Anlam Arayışı ve Sosyal Sorumluluk: Z kuşağı, sadece para kazanmak için değil, aynı zamanda topluma ve çevreye katkıda bulunabilecekleri işlerde çalışmak istemektedir. Pew Research Center tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %60’ı çalıştıkları kurumların çevresel ve sosyal sorumluluk projelerine aktif olarak katılmasını beklemektedir. Bu nesil, işin sadece maddi getirisiyle ilgilenmiyor, aynı zamanda işin etik değerlerine ve topluma olan katkısına da büyük önem veriyor.
Z kuşağının iş gücüne katılımı, sadece çalışma tarzlarını değil, aynı zamanda şirketlerin organizasyon yapılarında ve yönetim modellerinde de önemli değişikliklere yol açmıştır. Harvard Business Review tarafından yapılan bir çalışmaya göre, iş dünyasında şu üç temel değişiklik ön plana çıkmaktadır:
Hibrit Çalışma Modelleri: Z kuşağının esneklik talepleri, şirketleri hibrit çalışma modellerini benimsemeye zorlamaktadır. Artık birçok şirket, çalışanlarına ofisten ve evden çalışma imkânı tanıyan hibrit modelleri uygulamaktadır. Bu yaklaşım, Z kuşağının iş-yaşam dengesini koruma isteğini karşılamaktadır.
İşveren Markası ve Çalışan Deneyimi: Z kuşağı, iş seçimlerinde sadece maaş ve yan haklara değil, aynı zamanda işveren markasına ve çalışan deneyimine de büyük önem vermektedir. Çalıştıkları şirketin değerlerine uyum sağlamalarını ve kendilerini iş yerinde değerli hissetmelerini beklemektedirler. Glassdoor verilerine göre, Z kuşağı çalışanları, iş başvurusu yapmadan önce şirketin çalışan memnuniyeti, sosyal sorumluluk projeleri ve liderlik tarzı gibi unsurları dikkatle inceliyor.
Kariyer Gelişimi ve Sürekli Öğrenme: Z kuşağı, sürekli öğrenme ve kişisel gelişim fırsatlarına büyük önem vermektedir. Geleneksel kariyer yolculuklarının aksine, Z kuşağı çalışanları hızla terfi etmek yerine, iş yerinde kendilerini geliştirebilecekleri fırsatlar aramaktadır. World Economic Forum’un bir raporuna göre, Z kuşağının %60’ı, çalıştıkları iş yerinin kendilerine yeni beceriler kazandırmasını ve kişisel gelişimlerini desteklemesini beklemektedir.
PwC tarafından yapılan bir araştırma, Z kuşağının işverenlerden beklentilerini ve iş hayatına yaklaşımlarını kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bu araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %65’i işverenlerinden daha fazla esneklik ve iş-yaşam dengesi talep ederken, %55’i iş yerinde teknolojik yeniliklerin hızlandırılmasını istemektedir. Aynı zamanda, %70’i sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık konusunda hassas olan şirketlerde çalışmayı tercih ettiklerini belirtmiştir.
Araştırma ayrıca, Z kuşağının geleneksel hiyerarşik yönetim modellerine karşı olduğunu ve daha yatay, katılımcı bir liderlik tarzını benimsediğini ortaya koymuştur. Bu nesil, yöneticilerle daha açık ve samimi bir iletişim kurmayı, iş yerinde demokratik bir ortamda çalışmayı talep etmektedir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Z kuşağı iş hayatına katılınca anlayış değişti
Z kuşağı, dijital dünyada doğup büyüyen ve teknoloji ile iç içe olan bir nesil olarak, iş hayatına katıldıkça iş dünyasında köklü değişimlere sebep olmaktadır. Yaklaşık olarak 1997 ile 2012 yılları arasında doğan Z kuşağı, geleneksel iş anlayışlarına meydan okuyan yeni çalışma tarzları ve beklentileri ile iş dünyasında kendini göstermektedir. 2023 yılında iş gücüne daha yoğun şekilde katılmalarıyla birlikte, iş dünyasında esneklik, dijitalleşme ve anlam arayışı gibi kavramlar ön plana çıkmaya başlamıştır.
Z kuşağı, diğer kuşaklara kıyasla iş hayatına çok daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. İş gücüne katılmaya başladıkça ortaya çıkan en belirgin özellikleri, bağımsızlıklarına verdikleri önem ve teknolojiye olan yatkınlıklarıdır. McKinsey & Company tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %70’i işlerinde esneklik ararken, %60'ı anlamlı bir kariyer peşinde koşmaktadır. Bu neslin çalışma koşullarında ve işveren beklentilerinde getirdiği değişiklikler şunlardır:
-Esneklik Talebi: Z kuşağı, geleneksel 9-5 çalışma düzenine büyük ölçüde karşı çıkmakta ve daha esnek çalışma saatleri, hibrit veya uzaktan çalışma imkânları talep etmektedir. 2020 yılında patlak veren COVID-19 pandemisi, uzaktan çalışmanın bir norm haline gelmesine zemin hazırlamış ve Z kuşağı bu süreçten oldukça etkilenmiştir. LinkedIn'in yaptığı bir ankete göre, Z kuşağı çalışanlarının %76’sı uzaktan veya hibrit çalışma düzenini tercih etmektedir.
-Teknoloji Kullanımı ve Dijitalleşme: Teknolojiyle doğan ve büyüyen Z kuşağı, iş hayatında da teknolojiyi verimli kullanma konusunda oldukça yeteneklidir. Deloitte’un bir raporuna göre, Z kuşağı çalışanlarının %80’i dijital araçlar ve uygulamalar kullanarak daha verimli olduklarını belirtmektedir. Bu nesil, yapay zeka (AI), veri analitiği ve bulut bilişim gibi teknolojilere hakim olarak, iş dünyasındaki dijital dönüşüm sürecine öncülük etmektedir.
-Anlam Arayışı ve Sosyal Sorumluluk: Z kuşağı, sadece para kazanmak için değil, aynı zamanda topluma ve çevreye katkıda bulunabilecekleri işlerde çalışmak istemektedir. Pew Research Center tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %60’ı çalıştıkları kurumların çevresel ve sosyal sorumluluk projelerine aktif olarak katılmasını beklemektedir. Bu nesil, işin sadece maddi getirisiyle ilgilenmiyor, aynı zamanda işin etik değerlerine ve topluma olan katkısına da büyük önem veriyor.
Z kuşağının iş gücüne katılımı, sadece çalışma tarzlarını değil, aynı zamanda şirketlerin organizasyon yapılarında ve yönetim modellerinde de önemli değişikliklere yol açmıştır. Harvard Business Review tarafından yapılan bir çalışmaya göre, iş dünyasında şu üç temel değişiklik ön plana çıkmaktadır:
Hibrit Çalışma Modelleri: Z kuşağının esneklik talepleri, şirketleri hibrit çalışma modellerini benimsemeye zorlamaktadır. Artık birçok şirket, çalışanlarına ofisten ve evden çalışma imkânı tanıyan hibrit modelleri uygulamaktadır. Bu yaklaşım, Z kuşağının iş-yaşam dengesini koruma isteğini karşılamaktadır.
İşveren Markası ve Çalışan Deneyimi: Z kuşağı, iş seçimlerinde sadece maaş ve yan haklara değil, aynı zamanda işveren markasına ve çalışan deneyimine de büyük önem vermektedir. Çalıştıkları şirketin değerlerine uyum sağlamalarını ve kendilerini iş yerinde değerli hissetmelerini beklemektedirler. Glassdoor verilerine göre, Z kuşağı çalışanları, iş başvurusu yapmadan önce şirketin çalışan memnuniyeti, sosyal sorumluluk projeleri ve liderlik tarzı gibi unsurları dikkatle inceliyor.
Kariyer Gelişimi ve Sürekli Öğrenme: Z kuşağı, sürekli öğrenme ve kişisel gelişim fırsatlarına büyük önem vermektedir. Geleneksel kariyer yolculuklarının aksine, Z kuşağı çalışanları hızla terfi etmek yerine, iş yerinde kendilerini geliştirebilecekleri fırsatlar aramaktadır. World Economic Forum’un bir raporuna göre, Z kuşağının %60’ı, çalıştıkları iş yerinin kendilerine yeni beceriler kazandırmasını ve kişisel gelişimlerini desteklemesini beklemektedir.
PwC tarafından yapılan bir araştırma, Z kuşağının işverenlerden beklentilerini ve iş hayatına yaklaşımlarını kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bu araştırmaya göre, Z kuşağı çalışanlarının %65’i işverenlerinden daha fazla esneklik ve iş-yaşam dengesi talep ederken, %55’i iş yerinde teknolojik yeniliklerin hızlandırılmasını istemektedir. Aynı zamanda, %70’i sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık konusunda hassas olan şirketlerde çalışmayı tercih ettiklerini belirtmiştir.
Araştırma ayrıca, Z kuşağının geleneksel hiyerarşik yönetim modellerine karşı olduğunu ve daha yatay, katılımcı bir liderlik tarzını benimsediğini ortaya koymuştur. Bu nesil, yöneticilerle daha açık ve samimi bir iletişim kurmayı, iş yerinde demokratik bir ortamda çalışmayı talep etmektedir.
(Sema Yüksel Güngörmez)
Kaynak: Sema Yüksel Güngörmez
En Çok Okunan Haberler