Hikâye bu ya, günün birinde bir padişah dalkavuğuna çok kızar ve onu idam ettirmeye karar verir. Dalkavuk tatlı dilini kullanıp paçayı kurtarmaya çalışsa da padişah kararından vaz geçmez. Ne var ki bir yandan da onun hazırcevaplığına da hayrandır. Bir şans vermek ister ve “Öyle bir şey yap ki özrün işlediğin kabahatten daha büyük bir suç olsun.” der. 
Dalkavuk az bir düşünür ve arkası dönükken padişahın mabadını avuçlar. Padişah hiddetle döner ve “Bre melun hemen ölmeye mi karar verdin? Niye yaparsın böyle bir şeyi?” diye çıkışır. Dalkavuğun cevabı ise onu idamdan kurtaracak çok zekice planlanmış şu sözlerdir; 
“Af buyurun hünkârım dalmışım bir an için sizi valide sultan zannettim.”
“Özrü kabahatinden büyük” deyiminin buradan geldiği anlatılır o günden bu yana. Ne var ki, günümüzde öyle mahlûkat var ki onların bu tip bir zekâya sahip olduklarını söylemek imkânsız. Bu mahlûkat bir halt yiyor ve ardından genelde özür dilemiyor. Dilese de özürleri kabahatlerinden büyük oluyor.
Sırf Müslüman oldukları için Suriyelilerden on kat fazla su parası almak isteyen zat var mesela. Bu zat “Yabancılardan on kat fazla su parası alacağım.” şeklindeki sözlerine açıklık getirmiş ve bu uygulamanın Hristiyan yabancılar için olmadığını da söylemişti.
Aynı zat nefret söylemlerine devam ediyor. Bu defa da “başörtülü” bir hanımefendiyi hedef aldı. Israrla “Başörtüsünü” vurgulayıp insanlığa yakışmayacak sözler söyledi, hakaretler etti. Küçük düşürdü o zavallı hanımefendiyi. İnşallah mahkemeye taşınır ve cezasını alır diyeceğim ama pek de umudum yok açıkçası.
Bu bir dangalaklık örneği değildir. Ahmet Hakan buna müptezel demişti. Herhalde kibarlığından böyle hafif bir kelime kullandı. Belki de benim gibi alenen hakaret istemeyerek tuttu kendini. 
Bakın bu faşist mahlûk özür dilerken ne diyor?
“Ama bundan dolayı gerçekten, samimiyetle üzüntü duyan kadınlar ve dernekleri varsa onlardan özür dilemek düşer bana.”
Be hey aymaz!
Bre gafil!
Bütün kadınlardan özür dileyeceksin!
Senin karın bu konuda ne düşünüyor bilemem. Belki o da senin gibi İslam düşmanıdır o yüzden ses çıkarmıyordur. Belki de sen faşist bir baskıyla susturmuşsundur. Unutma o da bir kadın senin değerli validen de…
Bu adamın yaptıkları karşısında CHP’nin açık bir tavır almaması eleştiriliyor. Yanlış bir beklenti. Onlar da bununla aynı görüşteler. Sadece pek açık etmiyorlar o kadar.
Neyse CHP zaten cadı kazanı gibi kaynıyor. Apla’nın İstanbul’a çaktığı (zavallı) selamın ardından Kemal’i bir telaştır aldı. Koltuk gidiyor elden. O yüzden yeni tezgâhlar peşinde. 
Bırakalım bunlar tepişsin. Biz önümüze bakalım.
Sahi, aşınızı oldunuz mu?
Yoksa bu kış halimiz harap…