Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp Karrenbauer, Suriye'nin kuzeyinde "uluslararası kontrol edilen güvenli bölge oluşturulmasını" teklif etmiş. Karrenbauer, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in öneriye onay verdiğini ve Batılı müttefiklere bunu ilettiklerini de söylemiş. Konu Brüksel'de perşembe günü yapılacak NATO Savunma Bakanları toplantısında gündeme getirilecekmiş. Minareye kılıf da hazır tabii. Adam durumu şöyle açıklamış;
“Oradaki gerilimi azaltmak amacıyla Türkiye ve Rusya da dâhil olmak üzere uluslararası olarak kontrol edilen bir güvenlik bölgesi oluşturmakta yatıyor. Burada teröre karşı mücadele ve DEAŞ teröristlerine karşı mücadeleyi sürdürmeyi hedefliyoruz. Amaçlardan bir diğeri de Birleşmiş Milletler kararını takiben yeni başlayan anayasal süreci devam ettirmek.”
Şimdi bize de bunları yorumlamak daha doğrusu izah etmek düşüyor. Malumunuz olduğu üzere uluslararası lisanda söylenilen hiçbir şey söylendiği gibi değildir, sonradan kıvırması kolay olsun diye kullanılan muğlak cümle ve kelimeler de dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla altında gizlenmiş bir tomar mana barındırır. Asıl niyet ise mümkün mertebe gizlenmiştir. Hatta külliyen inkâr edilir…
Bahse konu şahıs da böyle yapıyor. Hatta açıklamayı Merkel değil de u Savunma Bakanı yapıyor. Tek başına bu bile niyetin ne olduğunu anlatmaya yeter. Asıl niyet pastadan pay alma niyetidir elbet. Trump “Oradaki petrolü güvenceye aldık.” Diyerek bunu açıkça ifade etti. Ardından da “Kürtleri 400 yıl koruma sözü vermedik.” Gibilerden bir laf etti. Bu da “İhtiyaç kalmadı.” Anlamını haizdir. İhtiyaç olan şey oradaki petroldür.
İşin içinde petrol olunca da Avrupa mesele dışı kalmamak için dalmaya çalışıyor. Yani “Hani bana? Hani bana?” diyorlar. Küçük de olsa bir pay için uğraşıyorlar.
Bu arada, kimyasal silah ve sivillere saldırı yalanları eski hızıyla olmasa ve şimdilerde ima yoluna dönmeye başlasa da devam ediyor. En azından BBC bunu sürdürüyor. Teröristlere “milis” demekteki ısrarını sürdürüyor.
Bu yazı yazıldığı anlarda Sayın Başkanımız ve Putin görüşmesi başlamamış, teröristlerin çekilmesi için verilen süre de daha dolmamıştı.
Sadece tahminimi söylüyorum; bana kalırsa teröristlerin tamamı çekilmeyecek. Akla hayale gelmedik türlü tezgâhlar hazırlandı ve hazırlanıyor. Bu arada planların pekiştirilmesi için bir ek süre talebi bile öne sürülebilir. Devlet kurma hayalini sürdüren teröristler işin peşini bu kadar kolay bırakmaz.
Nato güçlerinin işe karıştırılma çabaları da bunun bir başka göstergesi.
Sizler bu yazıyı okurken harekât kaldığı yerden devam etmek üzere başlamış olabilir. Ya da sürpriz bir gelişme gündeme gelebilir…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Alpan
PASTADAN PAY MESELESİ…
“Oradaki gerilimi azaltmak amacıyla Türkiye ve Rusya da dâhil olmak üzere uluslararası olarak kontrol edilen bir güvenlik bölgesi oluşturmakta yatıyor. Burada teröre karşı mücadele ve DEAŞ teröristlerine karşı mücadeleyi sürdürmeyi hedefliyoruz. Amaçlardan bir diğeri de Birleşmiş Milletler kararını takiben yeni başlayan anayasal süreci devam ettirmek.”
Şimdi bize de bunları yorumlamak daha doğrusu izah etmek düşüyor. Malumunuz olduğu üzere uluslararası lisanda söylenilen hiçbir şey söylendiği gibi değildir, sonradan kıvırması kolay olsun diye kullanılan muğlak cümle ve kelimeler de dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla altında gizlenmiş bir tomar mana barındırır. Asıl niyet ise mümkün mertebe gizlenmiştir. Hatta külliyen inkâr edilir…
Bahse konu şahıs da böyle yapıyor. Hatta açıklamayı Merkel değil de u Savunma Bakanı yapıyor. Tek başına bu bile niyetin ne olduğunu anlatmaya yeter. Asıl niyet pastadan pay alma niyetidir elbet. Trump “Oradaki petrolü güvenceye aldık.” Diyerek bunu açıkça ifade etti. Ardından da “Kürtleri 400 yıl koruma sözü vermedik.” Gibilerden bir laf etti. Bu da “İhtiyaç kalmadı.” Anlamını haizdir. İhtiyaç olan şey oradaki petroldür.
İşin içinde petrol olunca da Avrupa mesele dışı kalmamak için dalmaya çalışıyor. Yani “Hani bana? Hani bana?” diyorlar. Küçük de olsa bir pay için uğraşıyorlar.
Bu arada, kimyasal silah ve sivillere saldırı yalanları eski hızıyla olmasa ve şimdilerde ima yoluna dönmeye başlasa da devam ediyor. En azından BBC bunu sürdürüyor. Teröristlere “milis” demekteki ısrarını sürdürüyor.
Bu yazı yazıldığı anlarda Sayın Başkanımız ve Putin görüşmesi başlamamış, teröristlerin çekilmesi için verilen süre de daha dolmamıştı.
Sadece tahminimi söylüyorum; bana kalırsa teröristlerin tamamı çekilmeyecek. Akla hayale gelmedik türlü tezgâhlar hazırlandı ve hazırlanıyor. Bu arada planların pekiştirilmesi için bir ek süre talebi bile öne sürülebilir. Devlet kurma hayalini sürdüren teröristler işin peşini bu kadar kolay bırakmaz.
Nato güçlerinin işe karıştırılma çabaları da bunun bir başka göstergesi.
Sizler bu yazıyı okurken harekât kaldığı yerden devam etmek üzere başlamış olabilir. Ya da sürpriz bir gelişme gündeme gelebilir…