SON DAKİKA
Hava Durumu

Peker’in Tripod’u Koç Müzesine Yakışır

Yazının Giriş Tarihi: 23.05.2021 20:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2021 20:35

"Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır." 
Albert Einstein

 

Türkiye tam bağımsızlık yolunda adımlar attıkça buna engel olmaya çalışan küresel güçlerin hamleleri de gecikmeden geliyordu.

Mesela; Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu ülkelerinden elektronik izleme yapan, uydu ve yer sistemlerine sahip GES üssünün Genel Kurmaydan alınarak MİT hizmetine verilmesi Ocak 2012 tarihinde gerçekleşiyor, küresel güçler içerdeki maaşlı hainlerini kullanarak Şubat ayında MİT başkanını Hakan Fidan’ı devamında o dönem başbakan olarak bu kararı imzalayan Recep Tayyip Erdoğan’ı derdest etmeye çalışıyordu ve başarısız oluyorlardı (aslında film gibi de bir hikayesi vardır bu olayın ama şimdi konumuz değil). 

Uzun yıllar ülkemizin kaynaklarını kurutan borç verip yaptığı anlaşmalarla ekonomimize, siyasetimize, toplumsal hayatımıza çöken uluslararası tefeci kuruluşu İMF ile olan ilişkilerimizi sonlandırıp borçlarımızı ödediğimiz 2013 yılında küresel tefeciler yine içerideki hainlerini FETÖ+PKK+ İllegal sol örgütler (gezi olaylarını çevre eylemi sanalar hariç) kullanılarak Gezi olaylarıyla bizi cezalandırma gayretine girişiyor, sosyal medya aktif şekilde kullanılıyor, youtube videolarıyla yalan haberler servis ediliyor halk ayaklanmaya çağrılıyordu. Verdikleri onca zarara rağmen başarılı olamıyorlardı.

Gezi olaylarında istedikleri sonucu alamayan güçler ve onların yerli işbirlikçisi FETÖ hainleri, polis ve yargıyı kullanarak halkın seçtiği iktidarı devirmeye çabalıyor, sosyal medya aktif şekilde kullanılıyor, Youtube’de ilginç hesaplar her gün bir montaj tapeyi sürüme sokuyor, yasadışı bu tapeler CHP grup toplantılarının ana gündemi oluyor, tarihe 17-25 Aralık darbe girişimi olarak geçecek operasyonları gerçekleştiriyorlar ve başarılı olamıyorlardı.

Ocak 2014 yılında Suriye Türkmenlerine “yardım” götüren MİT tırları küresel aktörlerin içerdeki maaşlı hainleri tarafından durduruluyor, olay kameralara çekilerek, gazete manşetlerine taşınıyor, tüm Dünya’ya “Türkiye cihatçı örgütlere silah gönderiyor” yalanıyla servis edilerek, Türkiye’nin yasadışı silah ticareti yapmaktan uluslararası mahkemelerde yargılanması hedefleniyordu yine başarılı olamıyorlar ve bu yalanı uyduranlar cezalarını demir parmaklıklar arkasında çekiyorlardı.
7-12 Ekim 2014 yılında Kobani bahane edilerek, HDP eş başkanı terörist Demirtaş’ın çağrısıyla ülkemizdeki birçok şehrimizde kitlesel gösteriler yapılarak isyan başlatılıyor, gösterilerde 40 civarında insan hayatını kaybediyordu.   

Küresel çete pes etmiyor yıllardır ellerinde olan bir ülkeyi gerçek sahiplerine kolay kolay teslim etmek istemiyorlardı.

2015 yılında yapılan seçimlerde tek başına iktidar olacak oyu alamayan AK parti koalisyon tuzağına düşmeden tekrar seçime gidiyor bu karara isyan eden küresel güçler ve onların paralı askerleri “özerklik” ilan ederek ülkemizin birçok şehrinde hendekler kazarak terör estiriyor, bürokrasi, emniyet ve orduda yuvalanmış FETÖ nün vatan hainleri PKK’ya destek veriyor, aylar süren bu alçakça saldırı sonrası tüm terör unsurları hendeklere gömülüyor ve yine istediklerini alamıyorlardı.

2016 yılı sadece terörle değil siyaseten de bir saldırı yaşanıyordu. 2015 Haziran seçiminde HDP destekli koalisyonlara evet demeyen MHP içerden parçalanmak isteniyor, kongre tiyatroları sergileniyor Devlet Bey’in dirayetli duruşuyla bu saldırı püskürtüldükten sonra “Erdoğan gitsin de biz HDP ile koalisyona bile razıyız” sevdasına düşenler kendilerine İYİ partiyi kuruyordu.

2015 de avucunu yalayan küresel çete, içerdeki siyasi taşeronlardan ümidi kesmiş olmalı ki bu kez aklı, uçağı, bombası, tankıyla kendi elemanları da direkt sahada olmak üzere darbeyi deniyor, bu toprakların insanlarından, polisinden, askerinden çok büyük bir şamar yiyordu.

Darbe girişiminin hemen sonrası hainlerden alabildiğine temizlenen kahraman ordumuz, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı terör koridorunu üç noktada keserek dünyaya çok önemli mesajlar veriyordu. 

Ve o tarihten itibaren hiçbir terör örgütü kafasını kaldıracak gücü kendinde bulamaz hale geliyordu.

2017 yılı S-400 tartışmasıyla geçti, ABD’den gelebilecek bir saldırıya karşı korunmak için Rusya’dan aldığımız hava savunma sistemi en az ABD kadar ülkemiz muhalefet partilerini rahatsız ediyor, bir muhalif genel başkan “bunları saraya koyacaklar, sarayı koruyacak” gibi zeka düzeyi çok aşağılarda bir açıklama yapıyor, diğer genel başkan “kim bize saldıracak ki ne var bu kadar masrafa” şeklinde küçücük ufkunu seçmenlerle paylaşarak ABD’ye destek oluyorlardı.

Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Kıbrıs’ta, Dağlık Karabağ’da ülkemiz çok çok önemli kazanımlar elde ediyor, masaların yeniden kurulduğu dünya denkleminde hem diplomatik hem askeri güç anlamında bende varım diyordu.

Dünya denkleminde bu kadar oyunu bozan ve kendi oyununu kuran, bir ülkenin hem dışarıdan hem de içeriden kuşatılması elbette beklenen hareketlerdi.
2021 yılın da da bu mücadelenin hala diri olduğunu bizlere gösteren önemli olaylar meydana geldi; İlker Başbuğun erken seçim, darbe ve Menderesin sonu benzetmesi, İstanbul sözleşmesi tartışmaları, emekli monşerler bildirisi, emekli amiraller bildirisi, emekli CHP vekilleri bildirisi, Boğaziçi üniversitesi eylemleri, Ermeni sözde soykırım tartışmaları, CHP’li vekilin “bunları yargılayacağız TRT’den canlı yayınlayacağız naraları, “aşı nerede” yalanının sosyal medya yoluyla yayılması, “128 milyar dolar nerede” adlı yalanın sosyal medyada günlerce sergilenmesi, PKK’nin Drone ile saldırı girişimleri….
Çok oldu farkındayım ama, sizde farkındasınız bunları hep birlikte yaşadık.

Tüm bunlar gerekli etkiyi bırakmamış olacak ki veya bunlara destek olsun diye kirli işleriyle meşhur bir mafya artığının FETÖ’nün siyaset yapış tarzına benzeyen videoları eklendi sürece.

Şuana kadar ortaya saçtığı kirli videolarda hedef; PKK ve FETÖ’ye karşı uyku uyumadan, cansiperhane başarılı çalışmalar yapmış olan Süleyman Soylu gibi gözüküyor.

15 Temmuz darbesinin önemli faillerinden ve PKK’nın en önemli destekçilerinden, Suriye’de, Libya’da da karşımızda olan, dünya kara para trafiğinin temizlenme ülkesi Birleşik Arap Emirliklerin de misafir edilen Sedat Peker adlı bu tip, uydurduğu, açık kaynaklardan okuyup üzerine uygun senaryo kurduğu birçok konu hakkında yukarıdaki birçok örnekte olduğu gibi videolar çekerek muhalefete başladı.

Muhalif partiler “Erdoğan karşıtı olsun da kim olursa olsun” kıvraklığıyla bu kez Pekerci oldular, hem o kadar oldular ki 128 milyar dolar yalanını bile unuttular.

Sütten çıkmış ak kaşık pozlarında videolar çekerek “turpun büyüğü heybede” oynayan bu mafyamız 2000’li yılların başında ABD’nin Türkiye Büyükelçisi, CIA ve DAE ajanlarıyla İstanbul’da Swiss otelde kral dairesinde saatlerce süren bir toplantıya katılıyor.
15 Temmuz darbesini dört ay önceden haber veren ABD’nin etkili ve yetkili “adamı” Michael Rubin darbenin üç ay sonrasında yazdığı makalede “Erdoğan’ın hayatını kaybetmesine yol açacak üçüncü bir darbeden” bahsediyor makalede Erdoğan adıyla birlikte en çok bahsedilen isimler Sedat Peker ve Mehmet Ağar oluyordu.
Yani bu videolar elbette boşuna değil, dikkatli olmakta, Reis’i çok iyi korumakta ve 15 Temmuz ruhuyla bir gözümüz sokakta, bir kulağımız haberlerde uyumakta fayda var, gelsinler yine yenilecekler.
Ak parti ve MHP karşısında yerli muhalefet görmeden ömür tüketiyoruz.

Küresel bağlantıları bu kadar güçlü olan bu mafya artığının adaletten kaçarak adalet arama videoları bende Kemal Kılıçtaroğlu’nun FETÖ’cü ve PKK lılarla aynı kortejde günlerce süren “adalet yürüyüşü” izlenimi bıraktı.
Hatırlarsanız o yürüyüşte Kemal Bey’in ayakkabıları Koç tarafından müzeye alınmıştı, sanırım Amerikan bülbülü Sedat’ın Tripot’da aynı müzeye gidecek.

Selam ve Saygıyla.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.