SON DAKİKA
Hava Durumu

PKK NATO’NUN GİZLİ ORDUSU-2 

Yazının Giriş Tarihi: 19.03.2021 19:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.03.2021 19:50

PKK (NATO’nun Gizli Ordusu) adlı yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. 


Yazımızın başlığını ilginç bulan arkadaşlar olduğu gibi abartılı bulan arkadaşlarda oldu ama ben başlıkta ısrarcıyım hatta bana bu başlığı attıran önemli gerekçelerden biri de Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalandıktan sonra İmralı’da verdiği müthiş başlıktır. “Ben burada NATO’nun rehiniyim”. 

Öcalan, Türkiye’ye teslim edilişini NATO operasyonu olarak görmüştü haksızda değildi, NATO yıllarca kullandığı APO’ nun son kullanım tarihinin dolduğunu artık ılımlı İslam maskesi takmış bir oyuncuyla yoluna devam edeceğinin kararını vermişti ve 1999 Şubat ayında elemanı terörist APO’yu bize vererek tasfiye ederken, yerine 19 Mart 1999 tarihinde Fetullah Gülen adlı başka bir terörist elebaşını alıyordu. 
NATO bu büyük takastan sonra silahlı kuvvetlerin komuta kademesindeki elemanlarını da “yeni dünya düzeni” tasarımına uygun olarak değiştirme kararı alıyor, kullanım tarihi geçmiş elemanlarını yenileriyle değiştiriyordu. (15 Temmuz sonrası tüm elemanları tasfiye olacaktı.) 
 
Komünizmle mücadele derneği toplantılarının müdavimi olan Öcalan 1960’ların sonunda çok ilginç yerlere takılmaya başlar. 
 Bu kez yeni görev yeri Türkiye Fikir Ajansı Ankara şubesidir. Ajansı özel yapan şey CIA/MİT ortaklığında paravan bir yer olmasıydı. Milliyetçi gençler buraya takılır, burada bildirilerini bastırır oturur sohbet eder çay içerlerdi. İşte CIA’nin çaycısı unvanını Öcalan burada kazandı. 
Bu olay Z kuşağı için dayanaksız kalmasın diye iddiamızı ispat edelim. 

Türkiye Fikir Ajansının diğer bir müdavimi gazeteci Avni Özgürel’di, Avni Bey 1993 yılında Panaroma dergisinin yazı işleri müdürü olarak görev yaparken PKK Bekaa kampında uluslararası basına açıklama yapacaktır toplantıya Avni Özgürel katılır. 
 Toplantı bitiminde dergi yazı işleri müdürü sıfatını kullanarak Öcalan’la baş başa görüşme fırsatı yakalar ve görüşmede Öcalan’a ‘Ankara’da Fikir Ajansı diye bir yer vardı. Galiba seninle orada karşılaşmıştık. Yanlış mı hatırlıyorum’ diye sordum. ‘Yo doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir süre sonra açıklayacağım’ der ve kestirip atar. 
 

Peki bu Öcalan’ın MİT ajanı olduğunu kanıtlar mı? “O ajansta çalışan birinin illa MİT görevlisi olması gerekmeyebilir ama MİT’le ilişki içinde olması gerekir” 

MİT? NATO? diye aklında soru işareti kalanlara MİT’in efsane başkanı FUAT Doğu şöyle cevap veriyor “Biz maaşımızı CIA dan alıyorduk” .


Rahmetli Uğur Mumcu bu ilişkiyi yakalamıştı hatta daha ileri giderek 1972 yılında bildiri dağıtmaktan gözaltına alınan Öcalan’ın diğer iki arkadaşı okuldan atılıp, cezaevinde yattığı halde kendisinin neden ceza almadan okumaya ve burs almaya devam ettiğini araştırdı.  
Elde ettiği bilgiler ilginçti. Mahkeme hâkimi Baki Tuğ’ du, Sıkıyönetim Hakimine CIA/MİT’ten gelen bir emirle Öcalan ismi karalanarak başka bir isim yazdırılmış Öcalan serbest kalmıştı. Rahmetli Uğur Mumcu bu bilgiye ulaşınca önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı aradı ve görüştü “çok önemli bir delile ulaştığını” söyledi. 
Özal hemen Mumcunun sözünü keserek “Eşref Paşayla görüşün ve birlikte gelin” dedi, Mumcu hemen Jandarma Genel Komutanı Eşref Paşa’yı aradı. Paşa konunun önemli olduğunu anladı “Ankara dışındayım gelince mutlaka görüşelim” dedi.  

Aynı anlarda Özal konuyu Adnan Kahveci’ye telefonda anlatıyordu. 


Uğur Mumcu, konunun muhatabı Baki Tuğ’u aradı. Konuyu kısaca anlatarak randevu istedi. Baki Tuğ 27 Ocak Çarşamba günü görüşmek üzere sözleştiler. 
Uğur Mumcu-Baki Tuğ randevusuna sadece iki gün kalmıştı ve Mumcu çok heyecanlıydı.  
 
Bu gerçeğin farkına varıp bunu canıyla ödeyen ilk kişi Haki Karaer’den sonra gerçeği öğrenen herkes ortadan kalkmalıydı. 
24 Ocak 1993 tarihinde Uğur Mumcu katledildi. 
Rahmetli Uğur Mumcu arabasına konan bombanın patlamasıyla kalleşçe öldürüldü ve katiller katliamlarını kullanılacak bir malzemeye dönüştürerek halkı sokaklara topladı, hiç alakası olmayan şekilde NATO emriyle ülke laik-anti laik kutuplara ayrıldı ve gerçek katiller elini kolunu sallayarak hala dışarda geziyordu.  

Uğur Mumcu öldürüldükten 12 gün sonra 
5 Şubat 1993 tarihinde Adnan Kahveci “trafik kazası” geçirerek hayatını kaybetti. Her şeyi yazdık madem bunu da inandığımız gibi yazalım Adnan Kahveci (eşi ve kızıyla birlikte) trafik kazası süsü verilerek öldürüldü. Gerede yakınlarında yol yapım çalışması yapılan alanda ters yöne girmiş ve bir kamyonun altında kalmıştı. İlginçtir yol yapım çalışmasında görevli “eleman” firma tarafından hemen Honduras’a gönderildi. Honduras Türkiye ile suçluların iadesi anlaşmasına imza atmayan nadir ülkelerdendi. 
 

Adnan Kahveci PKK’ya silah bıraktıracak “Kürt Sorunu Nasıl Çözülmez” projesini yazmış ve bir ekip kurarak çalışmaya başlamıştı (Yıllar sonra raftan inen bu dosya hayata geçecekti ve yine bu projeyi hayata geçirenler baldıran zehrini içeceklerdi.) 

Adnan Kahveci’nin öldürülmesinden yine 12 gün sonra 
17 Şubat 1993 tarihinde Orgeneral Eşref Bitlis Paşa uçağı düşürülerek şehit edildi. Eşref paşa NATO/ABD ortak yapımı Çekiç Güç’e karşı çıkıyor, çekiç Güç’ün PKK ya yardım yaptığını ispat ediyordu. Eşref Paşa’ya ilk uyarı çok manidar bir tarihte 17 Aralık 1992 günü verilmişti. Irak’ın Selahaddin şehrine giden Paşa’nın uçağı önceden bilgi verilmesine rağmen Çekiç Güç’e bağlı ABD askerleri tarafından taciz ateşine maruz kalmıştı. 
17 Nisan 1992 tarihli Milliyet gazetesinde manşette çok ilginç bir demeç vardı. Başbakan Süleyman Demirel “ÖZAL’IN YERİNDE GÖZÜM YOK” ifadesi yer alıyordu. 
Manşetin hemen altında ise 1988 yılında Özal’a suikast düzenleyen Kartal Demirağ’ın elinde silahla bir açıklaması yer alıyordu “İNTİKAM ALMAYACAĞIM” 
 

Tam bir yıl sonra 17 Nisan 1993 tarihli Milliyet gazetesi “TÜRKİYE SAĞ OLSUN” manşeti atmıştı. 
Eşref Paşanın öldürülmesinden tam 60 gün sonra 
 Cumhurbaşkanı Turgut Özal bence öldürülmüş kimilerince ölmüştü. 
PKK&NATO ilişkisi üzerinde duran insanlar yok ediliyor, PKK’yı silah bırakmaya ikna eden iktidarlar devriliyor veya devrilmeye çalışılıyor, Cumhurbaşkanları, askerler, gazeteciler, bürokratlar hedefe giriyor ve/veya öldürülüyordu. 
Öcalan’ın son kullanma tarihi tükenmiş olsa da NATO/ABD’nin atadığı yeni müdürlerle yeni ihaleler almaya devam ediyor. 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.