SON DAKİKA
Hava Durumu

Rojava efsanesi çöktü

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2019 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2019 21:00
Türkiye CB Tayyip Erdoğan ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlığında 17 Ekim 2019 günü, heyetler arasında yapılan uzun görüşmelerin anlaşma ile sonuçlandığı açıklandı. Buna göre ABD’nin boşalttığı Kuzey Suriye’de 460 km uzunluğunda ve 30 km derinliğinde güvenli bölge kurulacaktır. Türkiye operasyonlarına beş gün ara verecektir. Bu süre içinde ABD tarafı, Güvenli Bölgedeki YPG(PKK)’lıların tahliyesini temin edecek ve onlar eliyle yapılmış olan tahkimatları da yıktıracaktır. Anlaşma böyle özetlenebilir.

Türkiye CB Erdoğan ilk defa Güvenli Bölge teklifini Temmuz 2012’de yapmıştı. ABD yöneticileri o tarihten beri sürekli ipe un sererek, Türkiye tarafını sürekli oyalayarak, yaptıkları anlaşmaları da çiğneyerek o bölgede bir fiili durum oluşturmaya çalıştılar. IŞİD ABD için önemli bir bahane ve örtü oldu. On binlerce TIR ile taşıdığı silahlar ile orayı ciddi bir savaş için hazırladı. Ancak Türkiye’nin 9 Ekim 2019’da başlattığı Barış Pınarı harekatı karşısında PKK ciddi bir askeri varlık gösteremedi. Bütün hazırlıklar üç beş gün içinde çöktü. ABD’nin Türkiye’yi engellemek için yaptığı tehditlerde bir işe yaramadı.

ABD tarafı Türkiye’nin Temmuz 2012’de yaptığı Güvenli Bölge teklifini kabul etmiş olsaydı, orada bir IŞİD faciası yaşanmazdı. Türkiye’ye gelen mültecilerin belki yarısı gelmemiş olurdu. IŞİD bahanesiyle PKK’nın o bölgeyi işgali de mümkün olmazdı. Ancak ABD, sayısını kimsenin bilmediği ölçüde insanın katledilmesine, milyonların evsiz barksız mülteci olmasına yol açtı. 2012’de reddettiği Güvenli Bölge Teklifini de kabul etmek zorunda kaldı.

ABD gerçekten PKK’lıları bütünüyle bölgeden çıkarır mı? Ya da PKK’lıların bir kısmı bölgede kimlik ve kılık değiştirerek bölgede kalır mı? Böyle bir ihtimal imkansız değil ise de uygulanması oldukça zor olur. ABD korumasından ve kendi tahkimatlarından, hazırlıklarından kopmuş olan PKK’lıların gelecekte Güvenli Bölgede önemli bir sorun oluşturmaları neredeyse sıfır bir ihtimaldir.

PKK’lıların bölgeyi boşaltmaları ile birlikte Rojava efsanesi de çökmüş oldu. Tarihin hiçbir döneminde Kürtlerin egemen olmadığı, çoğunluk olmadığı bu bölgenin “Kürdistan” sayılması Meksika’nın Rusya olması kadar akla ziyan bir iddiadır. Rojava efsanesinin çökmesi kadar, PKK’lıların bütün iddialarına, ABD’nin yıllar boyu hazırlamasına rağmen TSK karşısında üç beş günde perişan olmalarını da engelleyememiştir.

Ancak ABD her nedense Türkiye’ye karşı ezeli rakibi Rusya’nın Suriye’de daha avantajlı olmasını tercih etmiş ve Münbiç vb yerleri Türkiye’ye değil Rusya’ya terk etmiştir. ABD’nin Güvenli Bölge dışında, Rakka ve Deyrizor çevresinde toplayıp iaşe ve teçhiz etmeye devam edeceği PKK’lıların İran’a karşı muhtemel bir operasyonda ne ölçüde kullanılmaya elverişli olduğunu ise zaman gösterecektir.

Türkiye PKK’lılara karşı Suriye topraklarında yaptığı operasyona ara veren anlaşmasını Suriye ile değil ABD ile yaptı. Fırat Nehri’nin doğusunda Rakka ve Deyrizor çevresinde ABD varlığını sürdürecektir. Türkiye denetimi dışında kalan bütün Suriye’de ise Rusya’nın tartışılmaz bir işgali, hakimiyeti vardır. Türkiye’nin denetlediği bölge ile birlikte artık fiilen Suriye üçe bölünmüştür. Savunmasız, çaresiz Suriye halkının katledilmesinde Ruslara büyük bir hevesle yardım eden İran’ın Suriye’deki rolü de hesaba katılırsa artık Suriye’nin üçe değil üç buçuğa bölündüğünü söylemek daha gerçekçi olacaktır.

 

ABD Başkanı Trump’ın sabah başka akşam başka şekilde saçmalamaları nedeniyle Türkiye’nin Suriye’de “Orta Doğu bataklığına saplandığını” tekrarlayan ve Türkiye’nin asla bir askeri operasyon yapamayacağını iddia eden muhalefet çevrelerinin bütün iddiaları da iflas etmiştir. Çünkü Türkiye son Barış Pınarı Harekatı ile Kuzey Irak’tan Akdeniz’e uzanması hayal edilen İsrail destekli bir projeyi şimdilik tarihin çöplüğüne göndermiştir.

Bu sonuç Türkiye için yeterli midir? Çünkü Türkiye mazlum Suriye halkının, barbar bir diktatör tarafından katledilmesine karşı durarak, Suriye halkının yanında yer almıştır. Bunun için büyük ekonomik bedeller ödemiş, can kayıpları yaşamıştır. Türkiye hükümeti doğrudan Barbar Esat ile temas kurmayarak bu politikasını sürdürmektedir. Türkiye son askeri operasyonu ile siyasi açıdan daha da güçlenmiş olarak ay sonunda başlayacak olan Cenevre görüşmelerinde, Suriye halkının en önemli güvencesi olacaktır. Türkiye ile kader birliği yaparak Türkiye’nin yanında binlerce şehit veren Suriye Muhalifleri için de en önemli güvenilir güç olmaya devam edecektir.

Ak Parti Hükümetinin başlattığı Çözüm Sürecini, ABD ve İran’ın telkinleri ile PKK bozarak Kuzey Suriye’yi Rojava yapmayı hayal etmişti. Şimdi aynı ABD eliyle PKK, Kuzey Suriye’den tasfiye ediliyor. Bu tasfiyede Tayyip Erdoğan’ın tayin edici bir rolü olmuştur.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.