SON DAKİKA
Hava Durumu

28 Şubat mağruruyum!

Davutkadı’dan Amerika’ya uzanan başarı hikayesinin kahramanı ve soyadının Gürcüce’deki manasıyla “uzun adam” Doç. Dr. Osman Kand

Haber Giriş Tarihi: 08.12.2014 14:53
Haber Güncellenme Tarihi: 08.12.2014 15:53
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
28 Şubat mağruruyum!
Davutkadı’dan Amerika’ya uzanan başarı hikayesinin kahramanı ve soyadının Gürcüce’deki manasıyla “uzun adam” Doç. Dr. Osman Kandara, 28 Şubat sürecinde uğradığı haksızlıkları ve devamındaki mücadelesini anlattı. Kendisini “mağrur” olarak tanımlayan Kandara, “Dindar bir insan davasında haklıysa, mağdur değil mağrur olmuştur” dedi.
Şehir Gazetesi: Hocam; sizi sosyal medyadan epey bir kişi tanıyor ama sizi tanımayan okurlarımız için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Osman Kandara: “Hayatımızı yazsak roman olur” derler ya, bizim ki o misal. Kısaca bir deneyelim bakalım. Hadi Bismillah! Ben Osman Kandara. Meslektaşlarım arasında kısaca "Dr OK" olarak tanınırım. Kütükte doğum tarihi 1970 yazılı. İnşaat isçisi bir baba ve okuma yazma bilmeyen bir ananın 5 çocuğundan biriyim. İlk okulu Davutkadı'da, orta ve liseyi Bursa Süleyman Çelebi'de bitirdim.
Lisansımı Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Bilgisayar Teknolojileri bölümünde tamamladım. Eğitim sürecimin büyük bir bölümünü Milli Görüş Vakfı’na bağlı yurt/evlerde geçirdim. Yüksek lisans ve doktora Louisiana State Universitesi, USA. Halen Southern Üniversitesi'nin Türkiye liaison (direktörü) olarak görev yapmaktayım. Ayni zamanda Bilgisayar Bilimleri bölümünde Associate Profesör olarak da çalışıyorum. Ayriyeten Louisiana'nin başkenti Baton Rouge'da faaliyet gösteren KANDARA, LLC aile şirketinin de sahibiyiz. Evliyim. Esim Baton Rouge'daki Brighter Horizon imam hatip okulunun müdüresi. 4 çoğumuz var; 3’ü kız, 1’i erkek. Hemen belirteyim, oğlumuz en küçük çocuğumuz değil…
Bir de 28 Şubat YÖK “mağruruyum” elhamdülillah.
28 Şubat "mağruruyum" derken neyi kastediyorsunuz Hocam?

 

Üniversiteyi bitirdikten sonra yaklaşık 2 yıl Kadıköy Anadolu Kız Meslek Lisesinde teknik öğretmen olarak görev yaptım. 1993 yılı sonlarına doğru o zaman yeni kurulan üniversitelere öğretim üyesi yetiştirilmek maksadı ile yurtdışına lisans ustu eğitim için gönderilmek üzere devletimiz merkezi sistemle araştırma görevlisi sınavı açtı. Bu sınav neticesinde YÖK burslusu olarak Abant İzzet Baysal Üniversitesi adına Amerika Birleşik Devletlerine gönderildim. 1996 sonlarına doğru Kemal Gürüz’ün YÖK’ün başında olduğu 28 Şubat surecinde bursumuz kesilerek geri çağrıldık.
Geri çağrılma sebebiniz neydi Hocam? Başarısızlık mı?

 

Asla... Eşimiz tesettürlü olduğu için, camiye gittiğimiz için, sakallı olduğumuz için, Filistinli arkadaşlarımız olduğu için, içki içmediğimiz için, konuşmalarımıza selamun aleykum ile başladığımız için... Kendi ifadeleri ile "aşırı dinci" olduğumuz iddiası ile bursumuz kesilerek eğitimimizi tamamlamadan geri çağrıldık.
Daha sonra neler yaşandı?

 

Ülkeme geri dönüp adına gönderildiğimiz Düzce Teknik Eğitim Fakültesinde (o zaman Abant'a bağlıydı) göreve başladık. Bir yıl kadar sonra da YÖK meslekten men cezası ile bizi üniversiteden ihraç etti. Bu süreç zarfında biz yasal haklarımızı aradık. YÖK'ü ve Üniversiteyi mahkemeye verdik; ilk etapta davaları kazandık. Lakin, mahkeme kararlarına uyulmadı. YÖK meslekten men cezası ile adeta kazandığımız yargı kararlarının bir rövanşını alır gibiydi.
Amerika'da doktorayı bitirdim demiştiniz…
Sizden de hiç bir şey kaçmıyor… Yüksek lisansı tamamlandığım Louisiana Devlet Üniversitesi bizi burs vererek geri çağırdı. Doktora eğitimimizin tamamını Amerikan hükûmetinin bursuyla bitirdik. 28 Şubatçılar bu süreç zarfında da bizleri rahat bırakmadılar.
28 ŞUBATÇILARDAN 400 BİN DOLARLIK TAZMİNAT DAVASI


Ne yaptılar Hocam?

1993’de devlet bursuyla yurt dışına çıkarken bir kefalet senedi imzalatmışlardı. Başarısız olma durumunda bizlere harcanan masrafın geri tahsiliyle ilgili. Başarısızlık gibi bir durum olmadığı halde ( ki bize verilen 2 yıllık yüksek lisans suresini 1,5 yılda tamamladığımız halde) çağırdıklarında geri dönüp göreve başladığımız halde, en son olarak da meslekten men cezasıyla bizi meslekten men etmelerine rağmen bize 400 bin dolar gibi afaki bir tazminat davası açtılar.

Dava sonucunda ne karar verildi?


 

Kaderin üstünde bir kader vardır. Yani Şu anda Louisiana eyaletindeki Southern Devlet üniversitesinde profesör ve üniversitenin Türkiye özel temsilcisi olarak görev yapıyorum.
Türkiye özel temsilcisi olarak çalışıyorum dediniz hocam. Biraz açar mısınız?
Southern üniversitesi ile Türkiye’mizdeki üniversiteler arasında öğrenci ve  öğretim üyesi değişimi ile ortak akademik ve kültürel çalışmaları öngören faaliyetler içerisindeyiz. Bu bağlamda Bursa Teknik, Artvin Çoruh, Siirt,  Abant İzzet Baysal ve Kırıkkale üniversitelerimiz ile kardeş üniversite anlaşmalarımız var. Bu anlaşmalar çevresinde 40'in üzerinde Türkiye’den öğretim üyesi hocalarımızı Southern üniversitesinde 3-12 ay arası misafir ettik. Siirt’te, Siirt ve Kırıkkale  üniversitelerimizle ortaklaşa uluslar arası eğitim liderliği konferansını organize ettik. üniversitemizde Türkiye köşesi açtık. Southern ve Southern hukuk üniversitelerimizin iki rektörü ile alanlarında tanınmış, benim onları tanımladığım isimleriyle "kara derili, ak yürekli" dekan ve hocalarımıza Türkiye’mizde konferanslar verdirdik.

Hocam maşallah Southern'nin Türkiye’den farkı kalmamış.


 

Olayı sadece Southern ile sınırlandırmak bence tevazuda israf etmek olur.

Nasıl yani hocam?


 

Bursa Teknik, Siirt, Kırıkkale ve Abant İzzet Baysal üniversitelerimizin kıymetli rektörlerini misafir ettik. Kardeş Kırıkkale üniversitesi rektörümüzün ziyareti esnasında Louisina tarihinde bir ilk olarak hükümet konağının önünde ay yıldızlı bayrağımızı, İstiklal marşımız eşliğinde göndere çektik.

Hocam Southern'in Türkiye özel temsilcisinden ziyade Türkiye’nin Southern konsolosu gibisiniz.


 

Bakıyorum tevazuda israf etmemeyi siz de öğrendiniz. Şaka bir tarafa, AK Parti dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcımız Prof. Dr. Yasin Aktay hocamızı, AK Parti MKYK üyemiz Prof Dr. Osman Can hocamızı, AK Parti Bursa vekilimizi, ÖSYM başkanımızı, ÖSYM Başkan yardımcımızı, YÖK yürütme kurulu üyemizi ve MUSİAD üyesi is adamlarımızı Southern üniversitemizde misafir ederek konferanslar verdirdik.

Facebook sayfanızda Bursa Teknik üniversitesi ile ilgili 2+2 anlaşmasından bahsetmiştiniz. Bu nedir hocam?


 

Bu şu demek; Bursa Teknik üniversitesi makina mühendisliği bölümünü kazanan bir öğrenci öğreniminin  2 yılını Bursa Teknik'de 2 yılını da Southern üniversitemizde tamamladığı takdirde çifte diploma almaya hak kazanacaktır. Bu anlaşmamız YÖK tarafından da onaylanmıştır. İnşallah 2015 ÖSYM kataloğunda yerini alacaktır.

28 Şubatta size yapılanlara rağmen Türkiye’ye hiç küsmemişsiniz.


 

Ülkeme niye küseyim? Bu ülkenin sahibi 28 Şubatçılar değil bu ülkenin esas sahibi bizleriz. Bizde pire için yorgan yakılmaz.
Kendinizi neden 28 Şubat mağduru değil de "mağruru" olarak tanımlıyorsunuz?
Bir Müslüman haklı olduğu davada yenik düşse dahi mağdur olmaz.

Sadece bir profesör değil aynı zamanda felsefecisiniz de. Peki hayat felsefenizi sorsam?
İşini ciddi yapacaksın lakin hayat, fazla ciddiye almaya değmez.

Peki siyaset hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Bizler İbadeti siyaset, siyaseti ibadet olan bir dinin mensubuyuz.

Zamanlarınız nasıl geçiyor hocam?

 

Valla hayatımın üçte biri Amerika’da üçte biri Türkiye’de kalan üçte biri ise uçakta geçiyor.

Hocam peki Türkiye’deki vaktinizi nasıl geçiyorsunuz?

 

Türkiye'ye bu kadar sık gelmemin bir sebebi de çeşitli konferans ve toplantılarda konuşmacı olarak davet ediliyor olmamız. Bu bağlamda Bursa özelinde konuşacak olursak İlim Yayma, TURGEV, Birlik vakfı, Gürsu Ziraat Odası, Bursa Teknik üniversitesi gibi kuruluşlarda konferanslar verdik.

Faaliyetlerinizin çoğunu Bursa'da yapıyorsunuz. Niye Bursa?

 

Çünkü ben bir Bursalıyım da. Yeşilkaya’da dairelerim ve dukanım var. Mudanya'da yazlığım var. Annem, ablalarım ve akrabalarım da Bursa'da yaşıyorlar. Bursa da benim memleketim yani.

 

 

ARTIK “TURKEY” DENİLİNCE “HİNDİ” SANMIYORLAR

Klasik bir soru olacak ama Amerika’dan bakınca Türkiye nasıl gözüküyor?

 

Bu soruyu 10 yıl önce sorsaydınız cevabım farklı olurdu. Şu anda devlet ile milletin barıştığını görüyorum. Bunun bir göstergesi olarak son bir yıl içerisinde 8 defa daha önce gidilmesi zor olan Siirt, Şırnak, Diyarbakır ve Batman illerimize gittim. Oralarda iyilikten gayri hiç bir kötülük görmedim. Açılım/ kardeşlik sürecinin meyveye durduğunu gördüm. Diğer bir gösterge olarak sağlıktaki değişimi örnek verebiliriz. Artık vatandaşlarımız istediği doktora ve hastaneye gidebiliyor. 18 yaşına kadar tüm vatandaşlarımız devlet güvencesi altına alınmış. Bu tam bir sosyal devlet göstergesi. Türkiye’nin her bölgesine uçak gidiyor. 24 saate gittiğimiz Artvin’imize artık 1,5 saatte gidilebiliyor. Üstelik otobüs ile hemen hemen ayni fiyata. Her ilimize üniversiteler açılmış. Daha önce, Türkiye’deki üniversiteler bir elin parmaklarıyla sayılıyordu. Kısaca devlet merkezli yönetim anlayışından millete hizmet merkezli yönetim anlayışına geçiş yapıldığını gözlemledim.


Hocam sizin görüşünüzü anladık. Peki Amerikalılar Türkiye’yi nasıl görüyor?


 

Bundan 10 yıl öncesinde Amerikalılar "Turkey" deyince akıllarına ya şükran gününde yedikleri hindi ya da bir üçüncü dünya ülkesi olarak görüyorlardı. Simdi ise dünya politikalarına yön veren bir denge ülkesi olarak görüyorlar.

Hocam 2800 kişinin dinlenmesi olayında dinlenenler arasında sizin de isminiz geçti. Bu konuda ne dersiniz?

 

Valla sözü dinlenen olmak güzel bir şey. Umarım sadece dinlememişler ve dersler de çıkarmışlardır.

Amerika deyince birçoğumuzun aklına okyanus ötesi ve Pensilvanya geliyor. Louisina, Pensilvanya’ya yakın mı?
Okyanusun bir tane ötesi yok. Louisina okyanusun öteki ötesinde. Pensilvanya’ya da madden ve manen uzağız. Uçakla bile 3 saat sürüyor. İşlerimizi seri olarak halledenlerdeniz elhamdülillah.

Hocam size özel bir soru sorabilir miyim?


 

İstediğiniz her şeyi sorabilirsiniz. Sosyal medya icat edildi, nerdeyse özel diye bir şey kalmadı zaten.

 

“BİZ DE KIZIMIZI YURTDIŞINDA OKUTUYORUZ”
Facebook hesabınızdan gördüğüm kadarıyla kızınız üniversite eğitimini Türkiye’de alıyor. Herkes çocuklarının yurt dışında eğitim almasını isterken siz neden böyle bir secim yaptınız?

 

Bizim başımız kel mi? Biz de kızımızı yurtdışında okutuyoruz. Şakası bir tarafa Türkiye’de özellikle tıp alanında üniversitelerin eğitim kalitesi hayli arttı. Sonuç olarak kızımız Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyor.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı hocam?

Bursa Büyükşehir Belediyemizin davetlisi olarak Kültür AŞ’nin de katkılarıyla “Başkanlık sistemi ve demokrasi algısı” üzerine bir konuşmam var. 12 Aralık günü İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde 19:00’da bir programda konuşmacı olacağım. Yüz yüze tanışmak, sohbet etmek isteyen tüm dostları bekliyorum.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.