Korona virüs salgını ile 9 aydır sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Mart ayında okullar kapandı bir daha açılamadı.
Nisan ve Mayısta sokağa çıkma yasaklarını yaşadık. Biraz gevşetilince yine halaya durduk, restoranlara aktık. Ve acı gerçekle yeniden yüzleşmek zorunda kaldık.
İkinci dalga çok daha sert geldi. Her gün 200’e yakın insanımızı kaybediyoruz. On birlerce vaka.
Uzmanların yetkililerin ağzında yara çıktı uyarmaktan, tedbirleri hatırlatmaktan ama yok bir türlü çözüm olmuyor. Geriye devlet yasakları kalıyor. Yasak koymayla da ne yazık ki sorumsuz insanı yolundan çevirmek mümkün olmuyor.
Malum iki haftadır yasaklar uygulanıyor bu hafta daha da genişletilerek. Sokağa çıkma yasağını hafife alan, uymayan onlarcasının haberini dinliyor ve okuyoruz.
Ancak dün Yıldırım’dan gelen bir görüntü sözün bittiği yerdeyiz diyordu adeta.
Virüs yayılmasın bulaş artmasın diye devlet dışarı çıkma yasağı ilan etmiş. Milyonlarca insan evinde hastalanmaktan, büyüklerini kaybetmekten, hastanelere düşmekten korka korka yaşıyor aylardır.
Yasakta gençler toplanmış çift kale maç yapıyor. Bu ne kepazeliktir ve bu ne rezilliktir. Bu ne vurdumduymazlık ve ne aymazlıktır Allah aşkına.
Cezalar acaba az mı? Çok daha sert ve ağır cezalar mı gerekiyor?
Örneğin ihlal para cezaları iki üç katına çıkarılsa, ihlalciler başta ehliyet almak, kamu görevi zorunluluğu ve hatta hapis cezası ile mi cezalandırılmalı?
Milyonların yüreği ağzında, korkular içindeyken kimse keyfiyet içinde olmamalı, olamaz. Ya ne nasıl olabilir böyle bir şey. Nasıl bu kadar umursamazca davranabilir insanlar?
Belki evde büyükleri, belki hastaları var onlara götürecekler hastalığı.
Belki kendileri. Belki hastanelerde bir başka can için lazım olan yatağı hekimi hemşireyi meşgul edecekler.
Belki en sevdiklerini oradaki yarım saat eğlence yüzünden kaybedecekler. Akıl alır gibi değil. Yazık çok yazık!
Bu kafayla aşı olsa ne olur? İlaç olsa ne olur? Önlem alsa milyonlar ne olur?
Sadece bu dünyada değil ahirette bile verilmez bunun hesabı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deniz Akın
Şaka değil maalesef gerçeğimiz!
Korona virüs salgını ile 9 aydır sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Mart ayında okullar kapandı bir daha açılamadı.
Nisan ve Mayısta sokağa çıkma yasaklarını yaşadık. Biraz gevşetilince yine halaya durduk, restoranlara aktık. Ve acı gerçekle yeniden yüzleşmek zorunda kaldık.
İkinci dalga çok daha sert geldi. Her gün 200’e yakın insanımızı kaybediyoruz. On birlerce vaka.
Uzmanların yetkililerin ağzında yara çıktı uyarmaktan, tedbirleri hatırlatmaktan ama yok bir türlü çözüm olmuyor. Geriye devlet yasakları kalıyor. Yasak koymayla da ne yazık ki sorumsuz insanı yolundan çevirmek mümkün olmuyor.
Malum iki haftadır yasaklar uygulanıyor bu hafta daha da genişletilerek. Sokağa çıkma yasağını hafife alan, uymayan onlarcasının haberini dinliyor ve okuyoruz.
Ancak dün Yıldırım’dan gelen bir görüntü sözün bittiği yerdeyiz diyordu adeta.
Virüs yayılmasın bulaş artmasın diye devlet dışarı çıkma yasağı ilan etmiş. Milyonlarca insan evinde hastalanmaktan, büyüklerini kaybetmekten, hastanelere düşmekten korka korka yaşıyor aylardır.
Yasakta gençler toplanmış çift kale maç yapıyor. Bu ne kepazeliktir ve bu ne rezilliktir. Bu ne vurdumduymazlık ve ne aymazlıktır Allah aşkına.
Cezalar acaba az mı? Çok daha sert ve ağır cezalar mı gerekiyor?
Örneğin ihlal para cezaları iki üç katına çıkarılsa, ihlalciler başta ehliyet almak, kamu görevi zorunluluğu ve hatta hapis cezası ile mi cezalandırılmalı?
Milyonların yüreği ağzında, korkular içindeyken kimse keyfiyet içinde olmamalı, olamaz. Ya ne nasıl olabilir böyle bir şey. Nasıl bu kadar umursamazca davranabilir insanlar?
Belki evde büyükleri, belki hastaları var onlara götürecekler hastalığı.
Belki kendileri. Belki hastanelerde bir başka can için lazım olan yatağı hekimi hemşireyi meşgul edecekler.
Belki en sevdiklerini oradaki yarım saat eğlence yüzünden kaybedecekler. Akıl alır gibi değil. Yazık çok yazık!
Bu kafayla aşı olsa ne olur? İlaç olsa ne olur? Önlem alsa milyonlar ne olur?
Sadece bu dünyada değil ahirette bile verilmez bunun hesabı.