SON DAKİKA
Hava Durumu

Sakarya Savaşı ve bilinmeyenleri

Yazının Giriş Tarihi: 26.08.2021 20:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.08.2021 20:03

Tarihi, bir partinin, bir şahsın açıklamaları içinden görmeye çalışmak, hiçbir bilimsel temele dayanmaz. Tarih bilgisi, bilinci emir komuta zinciri içinde ortaya çıkmaz. Tarihte bir olayın tarafı durumunda olan kişilerin susturulması, engellenmesinden sonra bir kişinin, halkın inanması için gerekli gördüğü görüşlerinin, sabah akşam yüzyıl boyunca tekrarlanması, o görüşleri hakikat durumuna getiremez. Emir komuta zinciri içinde belki bayındırlık işleri yapılabilir ama bilimsel çalışmalar yapılamaz. Özgür düşüncenin olmadığı yerde bilimde, bilinç de olmaz. Sadece fanatizm olur. İnsan aklını, vicdanına yok sayan davranış bozuklukları olur.
Nitekim Türkiye’de bazı çevrelerin bulutlarda Kemal Paşa silüetlerini aramak için dağ yamaçlarında, her yıl pusuya yatarak heyecanlanmaları, yurdun dört bir yanından hayali silüetleri görmek için otobüslerle yolcu taşımaları, en nihayet iktidara her kızdıklarında tanınmış bir mezarlığa koşarak, iktidarı mezara şikayet etmeleri, iktidarı cezalandırmak için Kemal Paşa’nın kalkıp gelmesini istemeleri, psikoloji ilminin imkanları ile incelenmesi, bu ilim dalının gelişmesine önemli bir katkıda bulunabilir ise de emir komuta zinciri içinde icat edilip kurgulanan, hurafelere dayalı tarih bilgilerinin vatandaşları nasıl iflah olmaz bir fanatizm içinde düşürdüklerini anlamak bakımından son derece ibretliktir.
Türkiye’nin bütün resmi tatil ve bayram günleri CHP Genel Başkanı Kemal Paşa’nın geçmişini süslemeye göre kurgulandığı için, yılın bir kısmı o bayram günlerine hazırlık ile diğer kısmı ise o bayram günleri için bıkkınlık veren hurafelerin tekrarlanması ile geçmektedir. Tarihin dönüm noktalarından birisi olan Malazgirt zaferini gölgede bırakmak için her yıl Ağustos ayında büyük harcamalı törenler yapılmaktadır. Zaten 1932 Tarih Kongresinde “Türklerin Anadolu’ya Malazgirt Zaferinden sonra gelmedikleri, daha önce buranın yerlisi oldukları, Sümer, Hitit, Firig, Lidya vb. uygarlıklarında Anadolu’daki Türkler tarafından kurulduğu” Kemal Paşa’nın emriyle kongre kararı olarak “Türk Tarih Tezi” diye açıklanmıştır. Bu akıl dışı tezi belki “Kemalist Tarih Tezi/KTT” veya “Parti Tarih Tezi/PTT” diye adlandırmak daha gerçekçi olabilir.
Bu akıl dışı tezin içinde, elbette Malazgirt zaferine yer kalmamıştır. Zaten Kemal Paşa’nın görüşlerini okuyan Afet İnan, Malazgirt Savaşını “bir Haçlı/İslam savaşı görüntüsü vermesinden dolayı Türklerin zararına olduğunu” bile söylemiştir. Her yıl 22 Ağustos’ta başlatılan Zafer Haftası” ile Malazgirt savaşı örtülmeye çalışılmaktadır. Sakarya Savaşı’nın başlangıç günü olan 23 Ağustos ile Zafer Haftası törenleri başlatılmaktadır.
Sakarya Savaşından önce Türk tarafı büyük bir hezimet yaşamış, Ankara/Polatlı’ya kadar çekilmiştir. Bir hafta içinde Afyon-Bilecik-Eskişehir ve Kütahya gibi dört ili, Yunanlılar işgal etmiştir. 10 Kasım 1920’den beri Batı Cephesi komutanı İsmet İnönü için hayali zafer hikayeleri icat edenler, bu dört ilin nasıl kaybedildiğini İsmet İnönü’ye hiç sormamıştır. Kemal Paşa ise cepheye gitmek için önce başkomutan yapılmasını, sonra TBMM’nin yetkilerinin kendisine verilmesini istemiştir. Üstelik muhaliflerin başkomutanlık tekliflerini ise aşırı kuşkuları nedeniyle, kendisine karşı bir komplo diye nitelendirmiştir.
Dünyanın hiçbir yerinde, cepheye gönderilmek istenilen bir komutan, böyle bir şart ileri sürmemiştir. Bunun için George Washington’u hatırlamak öğretici olabilir. Çünkü Washington, 1776’da başkomutan yapıldığında, cepheye gitmek için o tarihteki Amerikan Kongresi yetkilerinin, kendisine verilmesini istememiştir. Ülkenin, halkın kendisine ihtiyaç duyduğu bir komutanın, kendisine meclisin ve hükümetin yetkisinin verilmesini istediği bir örnek, Kemal Paşa’dan başka dünyada yoktur.
5 Ağustos 1921’de çıkarılan başkomutanlık yasası ile birlikte TBMM yetkilerini bir kişiye, Kemal Paşa’ya devretmiştir. Bu tarihten sonra Kemal Paşa’nın ağzından çıkan her söz, TBMM kararı, yani kanun sayılmıştır. Padişahların bile böyle bir yetkisi yoktur. Bundan sonra TBMM’nin adı var, kendisi yoktur. Çünkü kararları Kemal Paşa tek başına kimseye sormadan ve kimseye hesap vermeden almıştır. Başkomutanlık yasası, aynı zamanda Türkiye’de tek parti/tek adam yönetiminin de başlangıcıdır. Tek başına yasama yetkisine sahip olan, verdiği kararların TBMM kararı sayıldığı bir komutan örneği, dünyada yoktur.
Benzersiz, emsalsiz yetkilerin sahibi olan Kemal Paşa, Sakarya Savaşında Türkiye’ye ne kazandırmıştır? Polatlı ilçesine kadar gelmiş olan işgalci Yunanlılardan kaç il, kaç ilçe ve kaç köyü geri almıştır? Ne bir il ne de bir ilçeyi geri alamadığı gibi bir köyü bile işgalden kurtaramamıştır. Sakarya Savaşı, bırakın vatan kurtaran savaş olmasını, bir köyü kurtaran savaş bile değildir. Sakarya Savaşı, iktidarı yalnızca bir kişiye vermenin bahanesi olmuştur. Çünkü Kemal Paşa, üç aylığına, başkomutanlık yasası ile kendisine verilmiş olan yetkileri, ömür boyu bırakmamıştır.
Ancak savaş Türkiye’ye “bir gazi, bir mareşal” kazandırmıştır. Savaştan önce tuğgeneral olan Kemal Paşa, savaştan sonra dört rütbe atlayarak mareşal olmuştur. Bir köyü bile geri alamadan mareşal ilan edilen dünyada bir benzeri örnek te yoktur. Mareşal unvanı da paşa için yeterli sayılmamış, bir de kendisine “gazi” denilmiştir. Kur’an’da (Al-i İmran 3/156) geçen gazi kelimesini Kemal Paşa’nın unvan diye alması ve ömür boyu kullanması da önemli bir çelişkidir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.