Korku dolu aylar geçiriyoruz. Kendimizi bıraktık sevdiklerimiz, yakınlarımız insanlık için kaygılar içindeyim.
Büyüklerimiz uzun süredir dışarıya dakika sayarak çıkabiliyor. Dışardakiler içeriye korku ile giriyor. Mikrobu onlara taşımayayım diye.
Evlatlar evlerde uzun süredir.
Okullar kapalı.
Bilgisayar, tablet, telefondan eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Okulu özlediler, sokağı özlediler, oyunları arkadaşlarını özlediler.
Evlerde sıkıldılar.
Esnaf zorda, hayatımız zorda. Tüm dünyamızı bulaş işgal etmiş durumda. Milyonların derdi bu, kaygısı bu.
Yeniden normale döneceğimiz günlerin özlemi ile sabrediyoruz.
Ama bir kesim var ki dünya yansa umurlarında değil. Kendi zevklerinden, arzu ve isteklerinden başka hiçbir şey düşünmüyor.
Kaçak düğün yapıyor mesela. Kaçak kumar oynuyor.
Alem yapıyor kaçak. Kısıtta sokağa çıkıyor sırf yasak olduğu için belki de.
Milyonlar korkuyor bunlar keyfine bakıyor. Süreçte uzadıkça uzuyor. Ne hakları var? Nasıl yaparlar bunu? Bu ne cüret? Bu ne aymazlık?
Hapis cezası ama öyle 10 dönüm bostan yan gel yat osman değil. Kurallara uymayanlar örneğin gariplerin odunlarını kırsın 15 gün. Taş ocağında taş kırsın 1 ay. Her güne yeme içme bilmem ne bir de bedel ödesinler ceza olarak.
Zor bozsun keyfiyeti.
Diyanet İşleri Başkanlığı…
Fetva verse…
Kul hakkı, yaşam hakkı, toplum hakkı gasp edilirken, bunun için bir fetva verse. Belki devletin sözüne bakmayanlar Diyanetin sözüne bakarlar.
Belki büyükler küçüklerini o zaman evde tutabilirler, düğünlerini erteler, çocuklarını yasaklara uymaları konusunda ikna ederler.
Kuldan utanmayan belki Allah’tan utanır, kuldan korkmayan belki Allah’tan korkar…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deniz Akın
Salgın günleri...
Korku dolu aylar geçiriyoruz. Kendimizi bıraktık sevdiklerimiz, yakınlarımız insanlık için kaygılar içindeyim.
Büyüklerimiz uzun süredir dışarıya dakika sayarak çıkabiliyor. Dışardakiler içeriye korku ile giriyor. Mikrobu onlara taşımayayım diye.
Evlatlar evlerde uzun süredir.
Okullar kapalı.
Bilgisayar, tablet, telefondan eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Okulu özlediler, sokağı özlediler, oyunları arkadaşlarını özlediler.
Evlerde sıkıldılar.
Esnaf zorda, hayatımız zorda. Tüm dünyamızı bulaş işgal etmiş durumda. Milyonların derdi bu, kaygısı bu.
Yeniden normale döneceğimiz günlerin özlemi ile sabrediyoruz.
Ama bir kesim var ki dünya yansa umurlarında değil. Kendi zevklerinden, arzu ve isteklerinden başka hiçbir şey düşünmüyor.
Kaçak düğün yapıyor mesela. Kaçak kumar oynuyor.
Alem yapıyor kaçak. Kısıtta sokağa çıkıyor sırf yasak olduğu için belki de.
Milyonlar korkuyor bunlar keyfine bakıyor. Süreçte uzadıkça uzuyor. Ne hakları var? Nasıl yaparlar bunu? Bu ne cüret? Bu ne aymazlık?
Hapis cezası ama öyle 10 dönüm bostan yan gel yat osman değil. Kurallara uymayanlar örneğin gariplerin odunlarını kırsın 15 gün. Taş ocağında taş kırsın 1 ay. Her güne yeme içme bilmem ne bir de bedel ödesinler ceza olarak.
Zor bozsun keyfiyeti.
Diyanet İşleri Başkanlığı…
Fetva verse…
Kul hakkı, yaşam hakkı, toplum hakkı gasp edilirken, bunun için bir fetva verse. Belki devletin sözüne bakmayanlar Diyanetin sözüne bakarlar.
Belki büyükler küçüklerini o zaman evde tutabilirler, düğünlerini erteler, çocuklarını yasaklara uymaları konusunda ikna ederler.
Kuldan utanmayan belki Allah’tan utanır, kuldan korkmayan belki Allah’tan korkar…