Doların yükselişine kafayı öyle bir taktık ki bazı gerçekleri göremez hale geldik. Kemalist ve CHP taifesi bir yandan “Vatan için üzülüyoruz.” Ayağına yatarak zil takıp oynuyor bir yandan da İslam’a saldırmaya çalışıyor. Kendi kurmuş oldukları Paganist sözde Müslümanlığı körüklemeye çalışıyorlar artık esamisi okunmasa, artık üç beş kişinin kahvehane sohbetini aşacak durumda olmasa bile…

Diğer yandan Ak Parti yanlısı ve Sayın Başkanımızı destekleyen bir gurup cühela da kılıf bulma, ört bas etme gibi yollara başvuruyor “Aman bu saldıran CHP ve Kemalist taifesinin ağzına sakız vermeyelim, aman Fetöcü köpeklerin algı yönetimine çanak tutmayalım.” diyerek panik yapıyor.

Arada derede kalan halk ise olan bitene bakıp “Acaba panik yapsam mı yoksa sakin mi dursam?” kaygısıyla mürekkep yalamış olduğunu bildiği tanıdıklarına başvuruyor durumun tefsiri için. Pek sağlıklı cevaplar da alınamıyor tabii ki…

Ben ekonomist değilim. O yüzden kalkıp da ahkam kesecek halim yok. Ama ben araştırmacıyım, stratejiyle ilgilenen bir yazarım ve gözlemciyim.

Sayın Bakanımız Berat Albayrak’ın yaptığı açıklamalardan sonra doların mucizevi biçimde hemen düşmesini bekleyen vatandaş, algı yönetimi yapan TV kanalının da etkisiyle anlatılanların çözüm olup olmadığı konusunda kararsız kaldı. Bu da yetmiyormuş gibi sosyal medya, cep telefonlarına gönderilen mesajlar ve fısıltı gazetesi “Euro pazartesi günü 9 lira olacak.” Diye bas bas bağırıyor.

Bu döviz kuru meselesinin aynen Gezi gibi, 15 Temmuz gibi memleketimizi dize getirmek üzere hazırlanmış bir saldırı olduğunu biz biliyoruz. Ne var ki sokaktaki adamın aklı karışık.

Bunların mantığındaki bir tanıdığım dün “Bak gördün mü bu sefer Türkiye battı. Bu adamın acilen gitmesi lazım. Bu olay onu da memleketi de bitirdi.” Mealinde bir cümle kurdu. Aslında papağan gibi duyduklarını tekrarlıyordu. Ona hafta başı Euro’nun 9 lira olacağı, ekonomik bir çöküş yaşadığımız ve bunun tek çözümünün de Amerika’nın dediklerini yapmak, papazı serbest bırakıp Ak Parti ve Sayın Başkanımızdan “kurtulmak” olduğu söylenmişti ve bunu tekrarlıyordu garibim.

Öğretilmiş korkuları ve algı yönetimiyle beyni iyice yıkanmış olan bu zata şu cevabı verdim;

“Bu ekonomik krizin Sayın Başkanımızı iktidardan düşüreceğini düşündürmüşler sana. Öyle bir ihtimalin varlığına inandırmışlar. Memleket batıyor zannediyorsun. Ben de sana şunu söyleyeyim: Sayın Başkanımız ve bu millet yaratılan bu krizden de başarıyla çıkınca artık bizi kimse, hiçbir tezgâh etkilemeyecek. O kadar güçlenmiş olacağız.”

Bu dediklerimin ardından düşünmeye başladı. Uzaklaşırken hâlâ “Ama Almanya’dan aradılar pazartesi günü Euro 9 lira olacakmış.” Diye söyleniyor ama bu defa düşünüyordu…

İşte bu yüzden bu döviz olayını biri halka anlatmalıdır. Ekonomi terimleriyle falan değil. Düz, herkesin ve her kesimin anlayabileceği bir dilde. Dağdaki çobanın da manav İsmail’in de Doktor Hayrettin’in de…

Sonra hangi tedbirlerin alındığı veya alınmakta olduğu da yine aynı açıklıkla anlatılmalıdır. İş çevrelerine yapılacakları anlatmak ne kadar önemliyse halka anlatmak iki katı önemlidir. Çünkü düşman halkı ayaklandırmak üzere savaş başlatmıştır.

Sayın Başkanımızın The New York Times’a yazdığı makalesinde Amerikan halkına anlattığı kadar açık anlatılmalıdır;

"Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız. ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir. Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek."

Türkiye bu saldırıdan da güçlenerek çıkacak, çıktıktan sonra da milli birlik içinde olmak yerine düşmana yardım edenler kaçacak delik arayacak ama bulamayacaktır.