SON DAKİKA
Hava Durumu

Seçimler adaletsizlik eşitsizlik kaynağı olmamalıdır

Yazının Giriş Tarihi: 06.01.2019 21:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.01.2019 21:15
İnsan cinsinin tarihinde kavgaların savaşların nedenleri pek çoktur. Ancak bu nedenler sıralandığında belki de birincisi iktidarın, yönetme hak ve yetkisinin kime nasıl intikal edeceği gibi bir konu üzerinde toplanmıştır. En eski ve en çok taraftarı olan bir savaş konusudur. İnsan cinsi bu konu için çok büyük bedeller ödemiştir. Nihayet bütün bu ödenen bedellerin sonunda bulunan seçme ve seçilme yöntemi en makul ve en gerçekçi olanıdır. Çünkü yönetilecek olanların kendilerini yönetecek olanları doğrudan seçmeleri buharla çalışan makinadan daha önemli bir icattır.

Seçimlerin nasıl yapılacağı da en az seçimlerin kendisi kadar önemlidir. Önceden herkesçe bilinen ve herkese karşı uygulanan kurallar ile seçimlerin yapılması seçim sonuçları üzerinde yapılabilecek bütün tartışmaları da bitirir. Seçimi kazananları da kaybedenleri de sonuçlarını kabul etmeye mecbur eder. Meşruiyetin temel kaynağı olur. Hiçbir tarafın seçim sonuçları hakkında ileri geri konuşmasına da imkan bırakmaz.

Ne var ki Türkiye’deki seçim kanunları ve bu kanunların uygulaması için benzer sözleri söylemek neredeyse imkansızdır. Bir defa seçime katılacakların bir kısmı (partili olanlar) hazineden acaip miktarda tahsisat almaktadır. Bu adaletsizliğin ilk halkasıdır. O kadar adaletsizdir ki PKK’nın partisi bile hazine yardımı almaktadır. Türkiye devleti dünyanın dört bir tarafında temsilcileri aracılığı ile “PKK terör örgütüdür, ona yardım emek insanlık suçudur” diye telkinlerde bulunurken kendisi doğrudan hazinesinden PKK’nın partisine seçim yardım yapmaktadır. Bundan daha akıl dışı, hukuk dışı bir örnek bulmak imkansızdır. Hazineden hiç para almayan adaylar, hazineden çuval dolusu para alanlara karşı nasıl yarışacaklardır? Emrinde sayısız gazete ve tv bulunduranlara karşı,  böyle imkanı olmayanlar hangi araçlarla rakiplerine karşı “ey halkım beni seçmelisin” diye seslerini nasıl duyurabileceklerdir? Doğru olan hiçbir partinin ve adayın hazineden yardım almamasıdır.

Seçimlerde aday olanların bulundukları görevlerden ayrılmalarının gerekçesi nedir? “Makamları nedeniyle ellerindeki imkanlar ile seçmeni etkiyebilirler bu da rakipleri aleyhine adaletsizlik” olurmuş. Ne kadar güzel ve anlamlı bir gerekçedir. Gel gelelim Türkiye’de bu kuralın uygulanması doğrudan adaletsizliğin, eşitsizliğin kaynağını oluşturmaktadır.

Konuyu açıklayacak örnek olaylardan birisi Binali Yıldırım Bey’in TBMM başkanı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığıdır. Her hangi bir PTT şubesinde memur olarak çalışan birisi, elindeki imkanları seçimlerde kullanabilir böylece seçimleri etkiler diye istifa ederek aday olmak zorunda iken Binali Yıldırım Bey ise istifa etmeden aday olabiliyor. Kazanırsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, kazanamaz ise de TBMM başkanı olarak hayatına devam edecektir. Bu şanstan öteye büyük bir adaletsizliktir. Her hangi bir memur aday olmak için istifa etmek zorunda iken koskoca TBMM başkanı istifa etmek zorunda olmuyor. Bu nasıl adalet ve eşitliktir? Bu eşitsizlik elbette istifa etmeden aday olan bütün makam sahipleri için geçerlidir. İstifa eden memurların da aday olamaması ya da seçilememesi halinde görevlerine dönebilmeleri bu adaletsizliği ortadan kaldırmaz.

Çünkü istifa etmeyen makam sahipleri ellerindeki imkanlar ile istifa etmeye mecbur bırakılmışlara karşı hem de hazineden çuval dolusu aldıkları seçim yardım paraları ile yarışacaklar. Bir tarafın elleri gözleri bağlı iken diğer tarafın elleri ve gözleri açıkken yarışmaları gibidir. Bu seçim yarışını böylece düzenleyenlere bunun ayıbı yeter de artar da. Binali Yıldırım Bey vb makam sahibi olan herkes hangi olağan üstü özelliklerin sahibidirler   ki seçimleri düzenlemek için çıkarılan kanunlar onlar için geçersiz olmaktadır? Demek ki bunları aday yapan iradeye göre olağan üstü özellikleri vardır. Aksi halde bu şartlarla donatılmış olarak aday yapılmazlardı. Böyle olağan üstü özellikleri olan bu şahısların belki de seçime sokulmaları bile zaman kaybı olması nedeniyle israf olacaktır. Doğrudan istedikleri yere gelmeleri sağlanabilir. Kim bilir belki ilerde bu aşamaları da görmüş olacağız.

Böyle özel imkanlarla, şartlarla donatılmış olan adayların da bu durumlarını olağan saymaları garip değil midir? Hiç yadırgamıyorlar. Adaletsiz eşitsiz bir yarışı kendilerini doğal bir hakkı gibi görüyorlar. Hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermedikleri gibi bu hallerini ülkeye hizmet bile sayıyorlar.

Türkiye’de seçmen kitlesi de bu durumu içselleştirmiştir. Hiçbir itirazı olmuyor. Bir noter havası ile önüne konulan isimleri, listeleri onaylıyor. Oysa seçmen bir karar verici durumundadır. Önüne konulan listeleri sadece onaylayan bir seçmen kitlesi gerçekten seçmen sayılır mı? Böyle bir kitle neyi seçmiş olmaktadır? Seçimler adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak yerine onlara yeni halkalar eklemektedir. Doğrusu ülke adına, gelecek adına bu seçimlerden umutlu olmak için bir neden görünmüyor. Elbette olağan üstü özelliklerle, imkanlarla donatılan adayların geleceği için yeni umutlar yeni heyecanlar söz konusu olabilir.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.