SON DAKİKA
Hava Durumu

Sen kendi işini doğru yap Hayri Başgan!

Yazının Giriş Tarihi: 12.02.2020 21:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.02.2020 21:53

Bizim Hayri Başgan (Türkyılmaz) kendi yapması gereken iş olan belediye başkanlığı dışında her işin uzmanı. Herkese akıl verir, ayar verir, racon keser kendince. 
28 Ocak 2020 tarihli Bursa Şehir Gazetesi’nin manşetinde benim imzamla yayımladığımız “Özür Dile Yaşar Paşadan” başlıklı haberimiz için kendileri tekzip yollamış. 
Çok tekzip metni gördüm ama Nezir ağabeyle de konuştum (Asaroğlu) bunu çerçeveletip asacağız. Oturduk bir miktar güldük. 
28 defa ben 17 defa Nezir ağabey okudu anlamlandıramadık. Avukatlarının ne demek istediğini anlayamadık. 
Biz neden bahsetmişiz, Hayri Başgan’ın bilen avukatları ne yazmış…
Bu olağanüstü (!) tekzip metninden kimseyi mahrum bırakmayalım dedik. Hayri Başgan’ın sayısız defa gönderdiği hatta Basın İlan Kurumu’na savcılığa, mahalle bakkalına (!), şehir hatlarına (!), şikâyet kutularına (!) gönderdiği şikayet ve tekzip metinleri arasında mümtaz bir yeri olan bu metinde Başgan ve ekibinin neye itiraz ettiği meçhul. 
Hayri Başgan ve ekibi benim yazdığımı vurguladıkları  “Hizmetleriyle değil skandallarıyla tanınan CHP’li Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, ilçede imara aykırı uygulamaları nedeniyle kendisi hakkında binlerce dilekçe veren emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz'ün dilekçe vermesinin önüne geçmek için kısıtlama talebiyle mahkemeye başvurmuştu” İfadeleri ile haddimi aştığımı vurgulamış mesela. 
Bu süreçte Hayri Başgan ve avukatlarına Basın İlan Kurumu’nun Basın Ahlak Esasları kararlarını da ezberletmiş olduk. 
Maşallah sular seller gibi ezbere biliyorlar. Yorumlama noktasında sıkıntıları var ama bir yerden başlamış olmaları da gelişme tabi. 
Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu ve öncelikle hukukun esas alındığını da göz önünde bulundurmaları gerekiyor ayıltayım. 
Dahası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karaları da avukatları biraz gözden geçirirse, bunun da kendilerinin gelişiminde faydalı olacağını düşünüyoruz. 
Hayri Başgan ve avukatları gazeteciliğe o kadar meraklılar ki bildiğiniz bize ders verme mertebesine ulaşmış durumdalar. Nirvana bile olabilir bu seviye.
Bosna kahramanı Yaşar Karagöz Paşa ile ilgili Hayri Başgan sınırlandırma (dilekçe vermesini bir vasiye bağlama. Yani akli melekeleri yerinde değil anlamına gelecek bir başvuru) kararı aldırmak için başvuru yapmıştı. 
Bu süreç devam ederken Yaşar Paşa da Türkyılmaz’ı şikayet etmişti. Cumhuriyet Savcılığı bu başvuru için takipsizlik kararı vermişti. İşte bizim tamamen ilk başvuruyu yani Bosna savaşı komutanı ve kahraman bir Türk generaliyle ilgili Hayri Başgan’ın büyük bir ayıba imza atarak sınırlandırma kararı verilmesiyle ilgili davada ilgili sağlık kuruluşunun verdiği rapor üzerinden belgeli bir haber yaptık. 
Hayri Başgan’ı çok rahatsız etmiş olacak ki bu durum çünkü mahkemeyi büyük ihtimalle kaybedecek ve ardından tazminat tavasıyla yüz yüze kalacağını da bildiği için sözüm ona bizim belgeli bilgili yaptığımız haberi algı çekerek yalanlamaya ve tekzip etmeye yönelmiş. 
Haberimiz Hayri Başgan’ın yaptığı başvuruyla ilgiliyken tekzip metninde Yaşar Paşa’nın başvurusuna yapılan işlemi içeriyor. Böylesini gerçekten ne gördük ne duyduk. 
Anayasal hakkı varmış mesela Hayri Başgan’ın ve hakkını arıyormuş iyi mi? Yani Bosna Kahramanı Yaşar Paşa’nın Anayasal hakkı olan dilekçe verme hakkını kısıtlatınca hakkına kavuşmuş olacakmış Hayri Başgan… Ört ki ölem ben…
Neyse Mudanya Belediyesi de biliyor ki yargı kararı olmayan tekzip metinlerini yayımlamıyoruz. Bu da bizim yasal hakkımız. 
Gelelim haberin Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ı halkın karşısında küçük düşürme ve rencide etmeye yönelik olduğu yönündeki iddianıza.
Siyasetçiler ve dolayısıyla belediye başkanları bilerek ve isteyerek bu makamlara talip oluyorlar. Alkışlanacakları gibi yerileceklerini, eleştirileceklerini de baştan peşin peşin kabul ediyorlar. Bu çerçevede halkın sağlıklı ve doğru haber alması da basının kamusal görevi. 


Malum ajanslara aylık ödemeleri yapınca kimsenin sizi eleştirmeyeceğini, yanlışları gündeme getirmeyeceğini sanıyorsanız, büyük yanılgı içene düşersiniz. 
Bursa Şehir Gazetesi var mesela. Her yanlışınızda kamuoyunu bilgilendirir. Dahası da var merak buyurmayınız. 
Gelelim rencide etme ve küçük düşürme meselesine…
Daha iki hafta önce Mudanya Gürses Gazetesi’nde bir vatandaşı üstelik yaşadığı barakadan attığınız için kamuoyunda tepki görmeniz nedeniyle torbacı ilan ettirmedi mi sizin basın danışmanınız. Ve Gazete özür dileyip bunu sizin basın ofisinin kendisine yaptırdığını açıklamadı mı? 
Senin basın sorumlunuz ODA TV aracılığı ile hemen her gün bu şehrin yüzakı Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı hedef almıyor mu?
 Ve siz kendi partilileriniz dahil, kendi meclis üyeleriniz dahil onca rencide edici uygulama ve açıklamalarla gündeme gelmediniz mi? Kendi meclis üyelerinize tazminat ödemek zorunda kalmadınız mı? 
Bu ülkenin kahraman bir askerine sırf sizi verdiği dilekçelerle köşeye sıkıştırıyor diye akıl sağlığı raporu alması için mahkemeye vermediniz mi? 
O kahraman asker ki Tunceli dağlarında canını seve seve vatan uğruna feda etmek üzerine mücadele veren bir isim. O asker ki Bosna Savaşı’ndaki en üst rütbeli Türk askeri ve komutanıyken. 
Sizin algı operasyonlarınız bize vız gelir tırıs gider. Kusura bakmayın. 
Akıl vereceğinize gidin kendi görevinizi layıkıyla yerine getirin. 
CHP Bursa büyük bir Afattan kurtuldu…
CHP’de haftasonu yapılan il kongresinde İsmet Karaca beklendiği gibi fark atarak il başkanlığına seçildi. Orhan Sarıbal, Erkan Aydın, Yüksel Özkan, ağabeyler, ablalar ve dahi bazı algıcıların büyük desteğine rağmen Hüseyin Akkuş koltuğu bırakmak zorunda kaldı. 


Böylece CHP’de bir dönem sona ererken yeni bir dönem start aldı. 
Peki ben bu yazıyı neden yazıyorum…
Tane tane anlatayım. Hüseyin Akkuş’tan örgüt oldukça mustaripti. Partili arkadaşların yüzlerce binlerce olumsuz hikâyesi var anlattıkları. 
Bilinen gerçekler üzerine enteresan öyküler yazabilen bir isim Akkuş. Gerçekten hayal gücü ve bunu anlatım yeteneği parmak ısırtacak cinsten. 
Mesela bir gün önce meclis üyelerinin mesaj grubuna hiçbir zaman Nilüfer’e aday olmak gibi bir niyetinin olmadığı yönünde bir metin attı. Bunun doğru olmadığını bütün CHP bilir. 
Parti Meclisi’nde Orhan Sarıbal’ın ne kadar mücadele ettiğini de bütün CHP Genel Merkezi bilir. 
Evet anormal hızlı bir gündem yaşayan Bursa ve Türkiye’de her şey kısa sürede unutulabilir ama bu kadar da değil gerçekten. 
Dün devir teslimin ardından listeye giremeyen ya da altlarda kalan bir meclis üyesi adayına bir ilçedeki listenin nasıl oluşturulduğu konusunda yine akıl almaz bir söylemde bulunmuş. 
Seçilen meclis üyelerinden birini işaret ederek ona sorun demiş, hedef göstermiş. Yiyin birbirinizi bence sorun yok ama doğruları söylemek erdemdir. 
Bursa CHP’de listelerin nasıl oluştuğunu, kimlerin kimlerle hareket ettiğini, kimlerin kontenjan kullanmak için mücadele ettiğin herkes biliyor. Ancak her zamanki gibi Akkuş, ayıp ediyor. 
Giderken bile insanları töhmet altında bırakmaktan geri durmuyor. 


Bu doğru bir davranış asla değil. Zaten kongredeki hüsrana götüren ana nedenlerden biri bu tavır ve davranış şekli. 
CHP’de sokağın çocukları yani örgütün temsilcileri yok sayılmayı kabul etmiyor. Demek ki 2 yıl boyunca gereğini yapmamışsın. Şimdi sana yakışan başarılı olamadığın siyaseti bir kanara bırakarak, normal yaşamına dönmek. 
Bu saatten sonra kongrede sokağın çocuklarının cezalandırdığı ekibinle birlikte CHP’nin geleceğine yönelik rol oynamanız hemen hemen imkansız. 
Bozbey’le ilgili hırsınızın gözünüzü kör ettiği ortada. Ancak bu yarıştan öyle ya da böyle Bozbey sizi yenerek çıktı. Hedefi sizdiniz ve o hedefe ulaştı. 
Şimdi eğer bir şey yapmak istiyorsanız, oturun ve 2 yıllık dönemde baştan aşağıya nasıl bir süreç hatalarla yanlışlarla yönetilir onun muhasebesini yapın bence. Öyle insanları hedef yapmaktan da vazgeçin…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.