Türkiye’nin hızla değişen gündeminde iki konu var ki gündemdeki  yerini hiç kaybetmiyor.

Bunlardan ilki şiddet. 

Ne yazık ki sokaktaki şiddet olayları bir türlü bitmiyor. Her ne kadar kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerin algısı daha fazla olsa da şiddet toplumun her kesiminde maalesef sıradanlaşıyor.
Şiddet ayrım yapılmaksızın çok sert cezalandırılması gereken bir eylem. 
Şiddet uygulayan eğer bu yaptığının karşılığında devlet gücünün kendisine hayatı zindan edeceğini, nefes aldığına pişman edeceğini bilse, bırakın şiddet uygulamayı bir başkasına belli bir mesafeden fazla yaklaşmaz. 
Bebeğinden yaşlısına, kadınından erkeğine bu toplumda bir çok insan şiddete maruz kalıyor ve bunu uygulayanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Cezası olmadıkça da olaylara her gün bir yenisi ekleniyor. 
Bir devletin en önemli görevi vatandaşının o ülke sınırları içinde güvende olması. Bunu sağlamak en önemli vazifeyken. 
Sokağa taşan şiddeti önleyecek adımların atılmaması gerçekten yazık bir durum.
Bu ülke ivedi bir şekilde bu utançtan kurtulmalı. Değil kadına hiçbir canlıya bu ülkede kimsenin şiddet uygulamayı aklından bile geçiremeyeceği bir şiddet yasası ve uygulaması o kadar elzem ki!

İkinci konu ise yolsuzluk ve rüşvet.

Ne yazık ki son yıllarda belli kamu kurumlarının yanı sıra belediyelerde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları gündemde düşmüyor. Kamu görevlilerinin lüks yaşamları zaman zaman gündeme gelirken kamuoyunda bu durum ciddi rahatsızlık oluşturuyor. 
Özellikle belediyeler açısından durum oldukça vahim. Her partiden belediyelerde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları hiç eksik olmuyor. 
Bunun en önemli mahsuru ise toplumun moralinin ve motivasyonunun bozuluyor olması. Toplumun güven ve inancını kaybetmesinden daha kötü bir şey olabilir mi? 
O nedenle mutlak suretle yolsuzluk ve rüşvetle mücadele etmek için devletin seri bir şekilde net bir mücadele sürecini başlatması şart. 
Bu siyasetinde mücadelede birinci maddeleri arasında olması gereken bir konu. Kamu ve belediyelerdeki bu çark engellenemezse bunun faturası her zaman olduğu gibi hem siyasete hem halka çıkacak. 
Ne siyaset ne de halk yolsuzluk yapan hırsızla rüşvet alıp veren ahlaksızların oluşturduğu yükü taşımak zorunda değil.  
Bir yandan ülkesi için canını malını ruhunu veren insanlar varken bir yanda onların sırtından haklarını yiyen asalaklara bu ülke artık fırsat vermemeli. 
Devlet şeffaflaştıkça ve bu asalaklar temizlendikçe ülkenin gücü yükselerek arşa değecek. 
Yeter ki bu olumsuzluklarla devlet ve millet mücadele etsin.