Tam 28 yıl önce temmuz sıcağında Türkiye’nin acılarla kavrulduğu 4 günde, bir soykırım projesi kurgulanmıştı. Önce Sivas’ta insanlar diri diri yakıldı sonra Başbağlar’da kundaktaki bebeğe bile kahpece kurşun sıkıldı. 
Birbiri ardına sistematik olarak yapılan bu alçakça saldırıların aklı aynı olmasına rağmen birkaç taşeron dışında ne yazık ki bu akıl sahipleri ve düğmeye basanlar bunca yılda bir türlü ortaya çıkarılamadı. 

Ve ne yazık ki birbiriyle bağlantısı olduğu çok açık bu olaylardan Madımak hep gündemde oldu. Gündemde tutulurken de kurgulayıcılar için değil toplumun önemli bir kısmını ve inançları hedef almak için tutuldu. Yani aslında Madımak’ta kibriti çakanların istediği sonucu almaya yönelik bir algı oluşturulmaya çalışıldı yıllarca. 
Oysa büyük oyunu oynayanlar da bunu istiyordu. İç savaş ve kan davası. Çok şükür onca tahrike rağmen milletimizin feraseti oyuna gelmedi. 

Ve Başbağlar…

Bugün orada katledilen çocukların, masumların, gariplerin fotoğraflarına baktığınızda hala aynı sızıyı duyuyorsunuz içinizde. Hale yüreğiniz yanıyor tıpkı Madımak’ta canlı canlı yakılan insanları düşündüğünüzde yaşadığınız acı gibi. 

Tam 33 insan… 
Kendisini savunacak silahı yok, zalimlere karşı korunağı yok. Bugün karnını doyurup yarına çıkmanın gayreti içinde insanlar. 
Bir çoğu oyun çocuğu, süt bebesi. 
Erzincan’a 220 kilometre uzaklıkta kendi halinde bir Anadolu köyü. 
Köydeki kadınları derede topladıktan sonra evleri yağmalayıp evleri ateşe verdi oyunu kuranların kiralık katilleri.
Ve bu zulme ses çıkaran 5 insanı tıpkı Madımak’ta olduğu gibi yanan evlerin içine atarak yakıp katletti alçaklar. 
Öyle gözleri dönmüştü ki alçakların doymadılar can almaya doymadılar zulmetmeye. Akşam namazı cami çıkışında 28 erkeği köy meydanında topladılar. 
Birazdan kurşun yağdırıp öldürecekleri insanlara terör örgütünün propagandasını yaptılar. Böyle ruh hastası böyle zalim ve gözü dönmüş bir yaratık sürüsüydü Başbağlar’a gönderilen katiller. 
Katliamdan sonra Başbağlar’a ulaşan emniyet güçleri yüzlerce boş kovan bulacak, kurşuna dizilmiş masum çocukların insanı çıldırtan o kahredici görüntüsü ile yüz yüze gelecekti. 

Bir süre örgüt propagandası yapan teröristler daha sonra bu kişileri de kurşuna dizdi. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede, yüzlerce boş kovan bulundu.
Başbağlar’da bir soykırım girişimi yaşandı. Bunun en büyük kanıtı da sadece insanları öldürmekle kalmadılar. Evleri yakıp yok ettiler.  Büyük ve küçükbaş hayvanları yok ettiler. Köyün altyapısı, tarihi, bunun yanında cami, okul, köy odaları ve tarihi ile yok edilmeye çalışıldı.
O dönem katliamdan büyük bir mucize eseri yaralı olarak kurtulan Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar’ın geçen yıl AA’ya yaptığı açıklama özetliyor aslında her şeyi. Muhtar, Başbağlar davasının kanuni olarak sonuçlandığını ama insanlık vicdanı ve kamuoyunun vicdanında sonuçlanmadığını belirterek "Çünkü adalet yerine gelmedi ki. Bizim amacımız o tetiği çeken el değil, Başbağlar'ı, Sivas'ı ve benzeri olan yerlerde gizli el kimse onun adalet önünde hesap vermesini istiyoruz.”

Bu kadar net. 

Tetiği çeken aşağılık katiller değil o tetiği çektiren oyun kurucular hesap vermeli. Bugüne kadar vermediler ve kaçtılar. Ancak artık Türk devleti o kadar güçlü ki Madımak’ın da Başbağlar’ın da oyun kurucularını bulup hesabını soracak kudrete sahip. 
Umuyoruz ki Türk Devleti bir an önce harekete geçer ve bu soykırım girişimini yaptıran kuklacıları bir an önce bulup en azından milletin yüreğine su serper. Acılarını biraz da olsa dindirir.