SON DAKİKA
Hava Durumu

Paralel yapı fikri değil adli vaka!

Uludağ Üniversitesi İnsani Değerler Topluluğu’nun düzenlediği “Ümmet Coğrafyasının Geleceği ve Sorumluluklarımız” konulu seminere Mısır di

Haber Giriş Tarihi: 04.05.2015 15:39
Haber Güncellenme Tarihi: 04.05.2015 16:39
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Paralel yapı fikri değil adli vaka!
Uludağ Üniversitesi İnsani Değerler Topluluğu’nun düzenlediği “Ümmet Coğrafyasının Geleceği ve Sorumluluklarımız” konulu seminere Mısır direnişinin idama mahkum edilen lideri Muhammed El- Bitaci’nin oğlu ve şehit Esma El-Biltaci’nin ağabeyi olan Ammar El-Biltaci ile Özgür-Der Genel Başkanı Araştırmacı Yazar Rıdvan Kaya konuk oldu. Seminer öncesi Şehir Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Kaya, Ortadoğu’daki zulüm, İran’ın politikaları, hükümetin iç ve dış politikası üzerine düşüncelerini dile getirdi. Hükümetin paralel yapı ile mücadelesini değerlendiren Kaya, “Burada çarpıcı olan nokta Gülen cemaatinin devlet içinde örgütlenip bir anlamda tepeden inme yöntemlerle siyaseti, devleti ve dolaylı olarak toplumu yönlendirme çabası içerisine girmiş olması. Dolayısıyla Gülen cemaatini herhangi bir oluşum, bir grup, cemaat ya da siyasal yapı gibi değerlendirmemiz mümkün değil.” dedi.

Herhangi bir sol, liberal ya da İslamcı oluşumun devlet tarafından kontrol altına alınmasını doğru bulmadığına dikkat çeken Kaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Gülen cemaati açık bir kimlikle fikri bir mücadeleye girmekten ziyade illegal bir yapı olarak devletin kadrolarına sızarak provokasyon yaptı. Dolayısıyla mevzu burada fikri bir mücadeleden adli bir noktaya dönüştü. Bu cemaat mensuplarının da karşılaştıkları bir takım tutumların mağduriyet ya da mazlumiyet noktasında algılanmamasının ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından kendilerine hak verilmemesinin en temelinde bu tavır yatıyor. Çünkü bu cemaatin ne yaptığı ve neyi hedeflediği konusunda temelde var olan bir takım kuşkular şimdi gerçeklerin ortaya çıkmasıyla açık bir kanaate dönüştü. Hükümetin de bu yapıyla mücadelesinde zaman zaman hukuk zemininden uzaklaştığını görüyoruz fakat açık bir kimlikle ve mücadele ile oluşum göstermeyen bir yapıyla başka türlü bir mücadelenin mümkün olamayacağını düşünüyorum. Örneğin; son yaşanan tahliye hadisesi… Paralelci kimliğini gizleyen iki tane hâkimin hiçbir hukuki kıstas gözetmeksizin, örgütsel mantıkla verdikleri karar adeta harakiri yapmak oldu.”

"30 MART TOPLUMUN CEMAATE CEVABIDIR!"

Paralel yapının, kaosu ve istikrarsızlığı beslemeye yönelik yaklaşımlarının toplumda itibar görmediğine dikkat çeken Kaya, 30 Mart yerel seçimini örnek gösterdi. Paralel yapının seçim sürecinde açıkça hükümete karşı taraf olduğunu ve halkın itibar etmediğini hatırlatan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Gülen cemaatinin diğer İslami hareketlere karşı tutumunu da şu sözlerle ifade etti: “Diğer İslami hareketlere karşı serzenişler söz konusu. ‘Biz bu kadar mağduriyet yaşıyoruz siz Müslümanlar olarak neden sessiz kalıyorsunuz’ şeklinde tepki gösteriyorlar. Hükümetle çatıştıkları noktalara bakarsak, hükümeti yıpratma adına ABD ve İsrail’in yanında yer alan, hükümetin Ortadoğu’da ki ümmetçi politikasına karşı çıkan ve bunu ulusun zararına diyerek provoke eden, Filistin sorunu gündeme geldiğinde İsrail’in, Mısır’da Sisi’nin, Suriye’de zalim Esed’in yanında yer alan bir zihniyet hiçbir İslami hareket tarafından mazur görülemeyeceği gibi bizim tarafımızdan da mazur ve meşru görülemez. Gülen cemaati legal yoldan fikri bir mücadele içinde olsaydı biz anlayış gösterir hatta belki destek bile olurduk fakat bir taraftan ABD ve İsrail adına hükümeti yıpratmaları bir taraftan da ümmetten destek beklemeleri doğrusu açık bir çelişki.”

“HÜKÜMET, SURİYE DİRENİŞİNE SİLAH DESTEĞİ VERMELİ”

Türkiye’nin dış politikadaki duruşunu değerlendiren Rıdvan Kaya, Irak’ın işgaline yakın bir politika izlenmesine dair eleştirilerini hatırlatarak, “Hükümet Irak’ın işgaline yakın duran bir politika sergilemişti. Biz o dönemde meydanlarda bu tutuma itiraz ettik. Yine aynı şekilde 2009 Gazze saldırısına kadar hükümetin İsrail ile ilişkilerini sürdürmesini eleştirdik. Fakat 2009 Gazze saldırısından ve Ortadoğu’da ki intifadanın başlamasından sonra Ak Parti hükümetinin uyguladığı dış politikanın Müslümanların yararına ve ümmetin maslahatına olduğunu görüyoruz. Bu çerçeve’de Suriye’de, Mısır’da, Yemen’de, Libya’da Müslümanların yanında ve İslami hareketlerden yana tavır alınması bizim açımızdan sevindirici gelişmeler oldu. Ak Parti Suriye’de muhaliflerin yanında olduğunu açıkça ortaya koydu fakat biz Müslüman bir Ülke olarak oradaki direnişe silah ve diğer desteklerin sağlanmasını da talep ederiz. Eleştiriler ve beklentileri bir yana koyup şu kıyasın yapılması da gerekir ki bizler bu ülkede 28 Şubat diye bir süreç yaşadık. Türkiye, ABD ve İsrail’in emir eri konumunda hareket ettiği bir dönemden bugünlere geldi. Bunun için Allah’a hamd ediyoruz.” dedi.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.