SON DAKİKA
Hava Durumu

Yıldırım: Fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız

Başbakan Yıldırım, "Terör örgütleri vasıtasıyla bizleri, mezhep, meşrep hatta etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan fitne odaklar

Haber Giriş Tarihi: 21.03.2017 13:00
Haber Güncellenme Tarihi: 21.03.2017 15:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Yıldırım: Fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız
Başbakan Yıldırım, "Terör örgütleri vasıtasıyla bizleri, mezhep, meşrep hatta etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Dede Garkın Eğitim, Kültür ve Araştırma Derneği'nin ev sahipliğinde, ATO Congresium'da düzenlenen "Uluslararası Hacı Bektaş Veli ve Sultan Nevruz Cem'i Buluşması"na katıldı.


Konuşmasına "Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Efendimizi selam ve salat ile yad ediyorum. Hazreti Peygamber, Hazreti Ali, Hazreti Fatıma, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin'i, Ehlibeytin bütün fertlerini, Hacı Bektaş Veli hazretlerini hürmetle yad ediyorum. Allah'ın rahmeti, bereketi üzerlerine olsun. Allah bizi onların yolundan ayırmasın." diyerek başlayan Yıldırım, Almanya, Irak, Makedonya, ABD, Romanya, Arnavutluk, Kosova ve Arjantin'den gelen misafirleri selamladı.


"Bizler acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz." ifadesini kullanan Yıldırım, Horasan erenlerinin getirdiği manevi rüzgarın, Anadolu'yu, İslam'ın, imanın, sevginin ve merhametin adeta merkezi haline getirdiğini vurguladı.


Alevi irfanının bu topraklardaki merkezi konumunun, yüzyıllardır ruhları, sözleri güzelleştirdiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:


"Bu vesileyle Anadolu'nun manevi mimarlarından Dede Garkın'ı da rahmetle yad ediyorum. Hacı Bektaş Veli Hazretleri, Makalat eserinde Alevi-Bektaşi yolunu tarif ederken, 'Yolumuz irfan ve insanlık sevgisi üzerinedir.' diye ifade etmiştir. İslam tasavvufu düşünce geleneğinin merkezinde insan vardır. Eşrefi mahluk olan insanın saadeti, hakkı, hukuku, insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi, Horasan mektebinin en temel değerleri arasındadır. Alevi-Bektaşi irfanı, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin mayasında çok önemli bir yer alır. Osmanlı, üç kıtaya bu kültür, irfan, hoşgörü ve merhameti taşımıştır. Bu kültür, bin yıllık kardeşliğimizi besleyen en güçlü pınarlardan bir tanesidir."



"Fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız"

İslam dininin, barış dini, Peygamberimizin de barış elçisi olduğunu belirten Yıldırım, Allah'ın, iyiliği, adaleti, doğruyu emrettiğini, buna karşın çirkin işleri, kötülüğü ve haksızlığı da yasakladığını ifade etti.


Bu emirleri açıkça ihlal eden hiç kimsenin, İslam adına söz söyleyemeyeceğini, Müslümanları temsil edemeyeceğinin altını çizen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Adına DEAŞ, IŞİD denen bir terör örgütünden yola çıkarak, hiç kimsenin İslam'ı terörle yan yana getirmesine asla razı olamayız. DEAŞ, Boko Haram, Şebab, PKK, YPG gibi terör örgütleri, sadece terör örgütüdür. İslam'la, dinimizle hiç ama hiç alakası yoktur. Bu örgütler en büyük zararı da maalesef dinimize, Müslümanlara zarar vermektedir. Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen bir terör eylemini tasdik etmeyiz, kabul etmeyiz. Bu tür eylemlere girişenlerin inançlarına, söylemlerine bakılmaksızın terör örgütü kabul olarak etmeliyiz. İslam, terörün, şiddetin, zorbalığın, ırkçılığın tam karşısındadır. Terör örgütleri vasıtasıyla bizleri, mezhep, meşrep hatta etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız."



"Farklı olmak insanın fıtratından gelir"

Binali Yıldırım, günümüzde İslamofobi'nin, Batı medeniyetini zehirlediğini, demokrasi, insan hakları ve özgürlük değerlerinin yerini ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ve İslam karşıtlığının almaya başladığını vurguladı.


Küçük siyasi hesaplar için büyük insanlık değerlerinin kurban verildiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:


"Bu durum insanlık, Batı dünyasının geleceği adına hem üzüntü hem de endişe vericidir. Ümit ederiz ki insanlık değerlerini yok etmeyi hedef alan bu sapkınlığa karşı güçlü bir itiraz yükseltirken, birileri de bizim yanımızda yer alsın. Farklı olmak insanın fıtratından gelir. Biz farklılıklarımızı insanlığın, medeniyetin zenginliği olarak gördük, görüyoruz. Bunun bir örneği de benim. Alevi-Sünni vatandaşlarımızın birlikte yaşadığı köyde doğdum. Benim adımın da çok sevdiğimiz, sevdikleri için adını verdikleri komşumuzdan geldiğini sizlerle paylaşmak isterim.


Biz birbirimizin çocuklarına isim verecek kadar güçlü bağlarla, güçlü bir hukukla birbirimize bağlıyız. Aynı sofrada, aynı tastaki çorbaya birlikte kaşık salladık. Düğünlerimizi, sünnetlerimizi birlikte yaptık. Birlikte semaha, birlikte halaya durduk. Cenazelerde beraber olduk, acılarımızı, hüzünlerimizi, mutluluklarımızı paylaştık. Bu kardeşiniz Alevi kültürüne çok yakın ve çok sıcak bir komşudur. Bu kültürün içinde büyüdüm. Biz iç içe yaşadık, birlikte yaşadık, bundan sonra da ilelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz."



"İlelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz"

"Biz iç içe yaşadık, birlikte yaşadık, bundan sonra da ilelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz." ifadesini kullanan Yıldırım, "Bin yıldır ne başardıysak hep beraber başardık. Bin yıldır bütün sevinçlerimiz hep ortak oldu. Bin yıldır bütün sorunlarımızı, badirelerimizi dayanışmayla birlikte aştık." dedi.


Bugünün tabiatın uyanmaya başladığı gün olduğunu; dünya döngüsü içinde tabiatın 20 Mart'ta uzun uykusundan uyanıp yeni bir bahara, yeni berekete, bolluğa, neşe ve sevince uyandığını dile getiren Yıldırım, "Havamıza, toprağımıza, suyumuza düşen cemreleri artık gönlümüze de düşürme zamanı gelmiştir." şeklinde konuştu.



"Ehlibeyt'i Kerbela'da zalimce katledenleri asla akıldan çıkarmayalım"

Hizmet amacıyla burada bulunduklarını anlatan Yıldırım, insana hizmetin Allah'ın rızası için olduğunu, saygı için yarıştıklarını, aynı Yaradan'ın kulu olduklarını ve ona döneceklerini belirtti.


Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Hikmetli sözlere gelince, onun sahibi Hz. Ali Efendimizdir. Hz. Ali Efendimizin doğum günü kutlu, sultan nevruzumuz hayırlı olsun. Bizler birbirimizin musahibiyiz. Birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Yunus Emre'yi, Taptuk Emre'yi, Hacı Bektaş-ı Veli'yi, Pir Sultan'ı, Aşık Veysel'i, lafızdan manaya geçirdiğimizde tevhitimiz sapasağlam olsun. Bize düşen Hz. Ali'yi de ve Hz. Hüseyin'i de temsil ettiği değerlerle yüceltmek ve yolunu devam ettirmektir. Bilginin kapısı, Allah'ın aslanı Hz. Ali'den ve şehitler serdarı Hz. Hüseyin'den de öğrenecek çok şeyimiz var. Bugün evlatlarımıza, Hz. Ali'yi de Hz. Hüseyin'i de hepimiz için ideal birer şeref tablosu olan Ehlibeyti de mutlaka öğretmeliyiz. Ehlibeyt, Peygamber Efendimizin en yakınında olan ve ondan en çok nasiplenen insanlar olarak, hepimizin müstesna örnekleridir.


Geçmişle avunarak, ya da her fırsatta geçmişin içinde dolaşarak, bugünü kuramayız. Aramızdaki itilaflar varsa, bunu çözmek bizim en önemli görevimizdir, en önemli sorumluluğumuzdur. Bu topraklarda bizi ancak ayrıştırarak, kavga ederek birbirimizin sevgisini azaltmaya çalışıyorlar. Bizim o hain planlayıcılarından öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Dün kardeşi kardeşe düşürüp, Hazreti Peygamber'in ashabı arasına nifak sokanları, Ehlibeyt'i Kerbela'da zalimce katledenleri, fitnede başrol oynayanları asla akıldan çıkarmayalım. Çorum'da, Maraş'ta, Malatya'da, Madımak'ta, aynı fitne, aynı zihniyet benzer amaçlarla işbaşındaydı. Olayları beraber okumak, entrikaları birlikte değerlendirmek zorundayız."



"Aynı değerleri paylaşıyoruz"

Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, telkin ve iradeleri doğrultusunda 2009'da Alevi açılımı başlattıklarını, Bakan Faruk Çelik'in çok uzun bir mesai harcadığını anımsattı.


Milletin, birbirini daha yakından tanımasını, birbirinin sorun ve taleplerine duyarsız kalmamasını, devletin vatandaşına kulak vermesini arzu ettiklerini belirten Yıldırım, Aleviler ve Sünniler'in, bu cennet vatanda kardeş, özgür olduğunu kaydetti. Yıldırım, "Her ikimizde ayrı değerleri paylaşıyoruz, bütün mezhepler aynı değerleri paylaşıyor." dedi.


Bu çalışmalardan büyük mesafe alındığına işaret eden Yıldırım, bugün bunu gördüklerini, geldikleri noktanın önemli, değerli olduğunu bildirdi.



"Alevi olsa ne olur Sünni olsa ne olur?"

Kendilerine düşenin, bundan böyle aralarındaki kardeşlik köprülerini daha güçlü kılma zamanı olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, bu coğrafyada birlikte yaşama ahlakının çıtasını hep beraber yükselteceklerini kaydetti.


Yıldırım, çocukların daha emin, daha huzurlu bir ülkede yaşama hakkına sahip olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:


"Bize düşen görev, konuşarak, anlaşarak meselelerimizi, mesele olmaktan çıkarmaktır. Birbirimizi ötekileştirmeden dinleyeceğiz, birbirimizi anlamak için daha çok çaba harcayacağız. Farklılıklarımıza değil, ortak yanlarımıza daha fazla yoğunlaşacağız. Bizler aynı bedenin, aynı inancın, aynı ruhun unsurlarıyız. Yaradanımız, kitabımız, hayat rehberimiz bir. Dahası aynı medeniyetin, tarihin, toprakların çocuklarıyız. Köklerimiz bir. Geçmişten gelen kader birliği, bizim birbirimizi daha doğru anlamamamıza, daha çok sevmemize yeter de artar bile. Biz birbirimizden güç alacak, ortak değerlerimiz etrafında birbirimizin hakkını, hukukunu koruyarak, kardeşçe yaşayacağız. Husumeti değil kardeşliği bu topraklarda daim kılacağız. Birlik lokmasını birlikte yiyeceğiz.


Ehlibeyt'e kim hürmet etmezse ne Alevi ne Sünni'dir. Kerbala'da zalimlerce şehit edilen Hz. Hüseyin Efendimize, resulu Ekrem Efendimize de hürmet etmeyen Alevi olsa ne olur Sünni olsa ne olur? 12 imam, hepimizin değeridir. Nasıl ki Hz. Fatıma annemizi bilirsek, bu imamların hepsini de Ehlibeyt yolunun uluları olarak görürüz. Horasan'dan gelip dergahını bu topraklarda kuran Hacı Bektaş-ı Veli, Hz. Mevlana ile aynı kutlu yolun farklı sesleri, nefesleridir. Mevlana'nın ney ve sema ile aşkını dile getirdiği gibi Hacı Bektaş-ı Veli de saz ve semah ile aynı aşkı dile getirmiştir. Yol birdir, maksat birdir, menzil birdir. Hacı Bektaş-ı Veli'nin edebinden, erkanından eline, beline, diline sahip olacaksın öğüdünden nasiplenmek mecburiyetindeyiz. Bu muhteşem söz, sadece tablo olarak odalarımızda asacağımız birşey değildir. Siyaset dahil bütün hayatımızın merkezine oturtmamız gereken bir ahlak, yaşam ilkesidir. Bu öğretiyi, geleneğini ayakta tutmaya, yaşatmaya memuruz. "

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.