SON DAKİKA
Hava Durumu

“Sosyal medya” deyip geçmeyin

Yazının Giriş Tarihi: 26.06.2022 20:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.06.2022 20:18

Her bireyin vatandaşlık kimliği, meslek tanırım kartı, pasaportu gibi “sosyal medya hesabı” da sanki zorunlu ve somut bir belge haline geldi. İnsanların “görünür olma ihtiyacı” o kadar baskın ki, her hamlesini artık sosyal medya hesaplarında paylaşan ve başkalarının paylaşımlarının takipçisi olanların sayısı azımsanmayacak düzeyde. Bu takiplerin eğlenceden bağımlılığa dönüşmesi ise toplumumuzun ciddi bir değişime doğru evrilmesine yol açacak. Üstelik bu risk giderek daha alt yaş grupları arasında yaygınlaşıyor. Özellikle lise öğrencileri arasında girerek artan tehlikeyi fark eden Üsküdar Üniversitesi, bu alanda bir çalışmaya imza attı. Üsküdar Kaymakamlığı ve Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığında yürütülen ‘Değişim Benden Başlar Sosyal Medya Farkındalığı’ Projesinin tamamlandı ve  Üsküdar’daki çeşitli türdeki liselerden seçilen 8 uygulama okulundaki 1453 öğrenciye 6 ay boyunca sosyal medya okuryazarlığı eğitimi verildi. Proje kapsamında yapılan araştırma ise çarpıcı sonuçlarıyla dikkat çekti. Araştırmada lise öğrencilerinin zihinsel meşguliyet yaratan bir sosyal medya bağımlılığına sahip oldukları ortaya çıkarken; liseli kız öğrencilerin sosyal medya bağımlılık puanları erkeklere oranlara daha yüksek çıktı. Araştırma sonuçları, yalnızlık arttıkça sosyal medya bağımlılığının da arttığını gösterdi. 


Araştırma sonuçlarını değerlendiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bizim kültürümüzün yalnızlığı teşvik etmeyen bir kültür olduğunu vurgulayarak ancak gençlerin kendini yalnız hissettiklerine işaret etti. Kimlik oluşumu ve kültür aktarımında ailenin yerini artık sosyal medyanın aldığını kaydeden Tarhan, “Böyle gidersek 30 yıl sonra küresel kimliğin çocuklarına sahip olacağız. Yani kendi milli kimliğimiz değişmiş olacak. 20-30 yıl sonra Hollywood kimlikli gençler Türkiye’yi yönetecek.” uyarısında bulundu. Bu yaş kuşağının buyurgan ebeveynlik tarzını reddettiğine dikkat çeken Tarhan, “Buyurgan tarzı olan anne ve babaların çocukları sosyal medyaya daha çok yöneliyor.” dedi.


Değişim Benden Başlar Projesi kapsamında Üsküdar’da 1453 öğrenciye ulaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, araştırmaya dair de açıklamada bulundu: “Aslında bu araştırmadan hareketle bütün Türkiye için bir bakış açısı çıkarabiliriz. Manchester Üniversitesi’nin yalnızlık üzerine yaptığı bir çalışma vardı. O çalışmada yer alan 16-24 yaşlarındaki gençte ‘Kendimi çok yalnız hissediyorum’ deme oranı yüzde 40’tı.   Tüm dünyada 50 bin civarında gencin katıldığı bir araştırmaydı. Türkiye’nin de dünyadaki rakamları yakaladığını söyleyebiliriz. Gençlerin ‘Kendimi bazen çok yalnız hissediyorum’ deme oranı yüzde 42, ‘Her gün yalnız hissediyorum’ deme oranı ise yüzde 15 olarak tespit edildi. Sık sık, hiçbir zaman, her gün ve bazen diyenlerin toplamı da yüzde 80’i buluyor.” 


Gençler kendini yalnız hissediyor, peki ama neden?
Bizim kültürümüzün yalnızlığı teşvik etmeyen bir kültür olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buna rağmen gençlerin yalnızlık hissetmesi küresel faktörlerden İngiltere’deki gençlere kıyasla daha çok etkilendiğini gösteriyor. Kimlik dediğimiz zaman kültürel kimlik var, aileden alınan çevresel kimlik ve cinsel kimlik var. Kimlik oluşumunda ailenin yerini sosyal medya almış. Araştırma sonuçları da gösteriyor ki sosyal medyada 7 saatin üzerinde zaman geçiren, bağımlı olarak değerlendirilen ve yalnız hisseden gençlerin oranı oldukça yüksek. Öyle ki yalnızlık yükselince bağımlılık da yükseliyor.” Dedi.


Gençlerin sosyal medyayı sosyalleşme aracı olarak gördüklerinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aslında sosyal medya, sanal medya olarak adlandırılmalı. Sosyal medya olarak ifade ediliyor ama vakit geçirenler hiç sosyal değil. Sosyal medya adı altında biz kendimizi kandırıyoruz. Kişi en güvenilmeyecek kişileri evin güvenli ortamına davet ediyor. Bunun için sosyal medyayı ve interneti evin açık kapısı olarak tanımlıyoruz. Ev güvenli sanıyoruz fakat evin açık kapısı var, o kapıdan farkında olmadan çocuğumuzun odasına birçok bilgi giriyor. Bunu da bilmek gerekiyor. Kız çocukları toplumda fazla kısıtlanıyor. Onlar da sosyal medya aracılığı ile bir anlamda by-pass oluşturuyor. Erkek çocukları dışarıda daha rahat zaman geçirebiliyor. Tiktok gibi küresel projeler var. Örneğin Güney Kore’de kız çocukları bu projelerin en çok kurbanı olanlardır. O platformdaki rol modellere aşık olarak onları takdir etmeye çalışıyorlar. Kimlik gelişiminde eğer böyle gidersek 30 yıl sonra küresel kimliğin çocuklarına sahip olacağız. Yani kendi milli kimliğimiz değişmiş olacak. 20-30 yıl sonra Hollywood kimlikli gençler Türkiye’yi yönetecek. Anne ve babaların bunu bilmesi gerekiyor.” diye konuştu.


Sosyal medya bağımlılığı ile mücadele etmek gerektiğini anlatan Tarhan, uyarılarda bulundu: “Prensip olarak 0-3 yaş arasında çocuklara tek başınayken tablet ya da akıllı telefon verilmemesi söyleniyor. Ebeveyn gözetiminde çocuğun dijital okuryazar olması gerekiyor ama erken ergenlik dönemine kadar tek başınayken eline tablet ya da akıllı telefon vermek onu sokakta tek başına bırakmaktan farklı değil. Eğer ebeveynler çocukları ile konuşabiliyorsa, birlikte zaman geçirme oranı fazla ise çocukta risk azalıyor. Anne ve babası ile zaman geçirme oranı yüksek ve ev ortamı sıcak olan sosyal medya bağımlılık oranı düşük çıkıyor. Çocuk evi seviyorsa sosyal medya ve internet ile biraz ilgilenip kenara bırakıyor ve günlük yaşamına devam ediyor. Eğer sevmiyorsa stres azaltma tekniği olarak kullanıyor ve böyle olunca da sahte bir rahatlama oluyor, kendilerini kaptırıyorlar. Ev ortamı iyiyse çocuk sosyal medyanın tutsağı olmuyor. Ebeveynlerin evi nasıl sıcak ve cazip bir ortam haline getireceklerine odaklanmaları gerekiyor. Ergenleri karşımıza alıp düzeltmek için uğraşmayı değil onunla birlikte yürümeyi tavsiye ediyoruz.

Aileler çocuklarının yol arkadaşı olabilir.”
Bu yaş kuşağının buyurgan ebeveynlik tarzını reddettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buyurgan tarzı olan anne ve babaların çocukları sosyal medyaya daha çok yöneliyor, kendilerini güvende hissediyorlar. Erken ergenlik dönemine kadar çocuklar ebeveynlere muhtaç oldukları için dinleme potansiyelleri daha çok oluyor. Ancak ergenlikle birlikte artık arkadaşlar ebeveynlerden daha önemli hale geliyor, etki – tepkiye daha açık oluyorlar. Aileden kopması çocuğun biyolojik doğasının bir parçasıdır. Bireselleşmesi lazım. Evdeki ortam güzelse ve severek eve geliyorsa ailenin kurallarını bozmaktan kaçınıyorlar. Çocuğu yetiştirirken hayalleri ve kuralları olan bir aile ortamı kurulmalı. Böyle yapılabilirse çocuk evdeki kurallara uyuyor. Anne ve babaların eve geldiklerinde hemen bilgisayarı açıp öyle vakit geçiriyorsa çocuğa verdikleri nasihatlerin hiçbir anlamı kalmıyor. Örnek olmak ve buyurgan yaklaşmamak çok önemli.” dedi.


Bağımlı çocukların genelde anne ve babası ile konuşamadıklarını ifade ettiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı: “Böyle olunca da streslerini sosyal medyada çözmeye çalışan gençler oluyorlar. Araştırma sonuçları gösteriyor ki yüzde 51’inde uyku bozukluğu gelişiyor. Bu çok ciddi bir oran. Bu durum Google’ın ‘En büyük rakibimiz uyku’ sloganını hatırlatıyor bana. Oranlara bakılınca aslında başarılı olduklarını yani gençlerin uykusunu bozduklarını söyleyebiliriz. Göz kuruluğu oranı da yüzde 42 olarak tespit edildi. Bu veri de maruziyetin yüksek olduğunu ve bu yaş grubunda göz hastalıklarındaki artışın şaşırtıcı olmayacağını da gösteriyor. Araştırma sonuçları, gençlerin ebeveynlere değil sosyal medyaya baktığını ortaya koydu. O halde ebeveynlerin çocuklarla daha çok ilgilenmeleri gerekiyor. 50 yıl önce anne ve babalar çocukları ile yarım saat vakit geçiriyorsa bu zamanda 1 saat geçirse de daha kaliteli geçirecek. Vakit ayırılamayacaksa çocuk dünyaya getirilmemeli. Çocuklarımız yoksa popüler kültürün çocuğu olur.”


Ebeveynler olarak bizlere düşen sorumlulukların bilincinde olmalı ve çocuklarımıza örnek olmalıyız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.