SON DAKİKA
Hava Durumu

Truva atı!

Yazının Giriş Tarihi: 03.01.2020 19:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.01.2020 19:26

Hikâyesi topraklarımızda geçen Truva savaşının ünlü “Truva atını” anlatacağım bugün size. Mitolojik hikâyemiz Çanakkale Biga yarımadası, Hisarlık mevkiindeki “Troia” yani bizim deyişimizle Truva antik şehrinde geçer. Şair Homeros’un anlattıklarıyla öğreniriz üç bin küsur sene önce olup biteni. Antik masallarda gerçekler de gizlidir elbet. Bakın şu meşhur Truva savaşındaki Truva atı nasıl kullanılmış;

“Odysseus’un (Akhalılar) Truva surlarını aşmak ve şehre (Troia’ya) gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketidir. Savaş yaklaşık 10 yıldır sürmüştür. Askerler bıkkın ve yorgundur. Zekâsı yüzünden Athena tarafından da sevilen Odysseus’un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada’nın arkasına, Truvalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlerler. Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truva’nın surlarından içeri girmesini sağlamak olan bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhalıların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler. Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker, Yunanlardan nefret ettiğini, onu Akhalıların geri dönüşleri için gerekli rüzgârın çıkması adına kurban seçtiklerini ve kendisinin kaçarak kurtulduğunu söyler ve şöyle devam eder:

Tahta at Tanrıça Athena’ya kutsal bir sunak olarak yapılmıştır. Büyük olmasının sebebi Troialıların onu dar şehir kapılarından şehrin içine almalarını engellemek içindir. Akhaların beklentisi Troialıların bu atı yakıp yıkmalarıdır. Böylece Tanrıça Athena’nın öfkesini Troia üzerine çekmiş olacaklardır. Ama Troialılar atı şehrin içine alıp onu korurlarsa Athena’nın lütfu Troialılara yönelecektir.

Ahkalı askerin sözlerine inanan barışmak isteyen Truvalılar bu sözlere inanırlar ve tahta atı içeri alırlar. Gece barış kutlamalarıyla eğlenen ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içindeki Akhalı Savaşçılar tarafından avlanır. Bu sırada Truva’nın surlarına yaklaşmış olan Akhalı Ordusunun da takviyesiyle Truva Şehri tamamen yıkılır. Truva’nın baştan sona yakıldığı bu katliam sonrasında Menelous Helen’i alarak Yunanistan’a yelken açar.”

Bu hikâyemizin ardından günümüze dönelim ve gelişmelere bir göz atalım. Önceki günkü yazısında Alparslan Yıldız kardeşim çok önemli bir noktaya değindi;

"Bülent Arınç bir kez daha konuştu. Damadının dosyası için dolu diyen Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı yargıya müdahale etmekle suçladı. Tam iki sayfa hem de TBMM antetli kağıda yazdı ibretlik açıklamasını. Başsavcı’nın açıklamalarının gazeteciliği tetikçilik ve haysiyet cellatlığı yapanlar müthiş malzeme çıkardılar diye başladı hem de açıklamalarına. Yani Bülent beyi eleştirmenin karşılığı tetikçilik ve haysiyet cellatlığı…"

Ardından şu sözlerle sürdürüyor yazısını;

“Başsavcıyı HSK ve Adalet Bakanlığı’na hedef gösterdiniz TBMM antetli açıklamanızla. Üstelik Cumhurbaşkanlığı Yüksel İstişare Kurulu üyesi olarak halen görev yaparken. Başsavcı itiraz edilen bir dosyayla ilgili içinin dolu olduğunu söylemesi yargıya müdahale oluyor ancak Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın FETÖ ’den yargılanan damadını savunmaya geçmesi ve Başsavcıya ayar vermesi yargıya müdahale olmuyor. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar hukuksal açıdan beraat ancak en iyi Bülent Arınç bilecek ki kamunun vicdanı o beraatı vermiş değil.

Üstelik bunun bir de Mahkeme-i i Kübra’sı var ki, kimse oraya milletin hakkıyla gitmek istemez. Yargı şimdilik bir karar vermiştir ve sonuna kadar saygımız var. Milletin vicdanı da bir karar vermiş ve ona da ister saygı duyun ister duymayın mahkeme kararının aynısı değil. Üstelik kamu vicdanının TBMM antetli A-4 kağıda da ihtiyacı yok.”

Kendisini yürekten tebrik ediyorum. Yazdıklarının altına imzamı hiç düşünmeden atarım.

Bülent Arınç nereden bu hisse kapıldıysa kendini lâyüs'el zannediyor. Hatta lâyüfna zannediyor. Bulunduğu mevkiin her raddesini ve artık bulunmadığı meclisin antetli kağıdını kullanıyor.

Şu anki mevkiinde neden bulunduğunu bilemeyiz.

Vardır bir hikmeti elbet.

Bulunduğu mevkileri işgal edip de böyle davranması, böyle konuşması sizce de garip değil mi?

Size de mitolojik bir hikâyeyi hatırlatıyor mu?

                   *****                             *****                             *****

        

Her gelişmede Türkiye’nin değil, Paganların menfaatini koruyup kollayan Kemal yine bekleneni yaptı.

Euronews Türkçe sitesinde yayınlanan haber çok ilginç. Bakın ne diyor ve nasıl diyor;

“Libya Tezkeresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildiği oylama öncesi konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkeye Türk askerinin değil, Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü'nün gönderilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, yine Twitter hesabı üzerinden "Mehmetçiğimizi, Libya Çöllerinden uzak tutun!" başlıklı bir video da paylaştı.”

Bu haberin veriliş şekli BM’ye açık çağrıdır. Buna alet olan da Kemal elbette. Türkiye’nin Akdeniz’de söz sahibi olması Paganlardan çok bunu rahatsız ediyor.

Ne çok “Truva Atı” var bu memlekette?

Buna rağmen yıkılmıyor, yükseliyoruz…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.