Sadece cumhuriyet dönemi değil, Osmanlı’da da son yüzyıl batıya karşı edindiğimiz kompleksleri sırtımızdan atmamız, bu sarmaldan kurtulma mücadelemiz sürüyor.

Adı batılılaşma olan ancak zavallı bir taklitçilikten öteye geçemeyen edinilmiş komplekslerimiz,ne yazık ki zamanla bir milletin özgüvenini kaybedecek, kendi değerlerinden uzaklaştıracak, kendine yabancı hale getirecek bir döngüye dönüştü. 

O batı kompleksi yüzünden ülkemizin gelişimi, sanayisi, tarımı aklınıza gelecek her alanı olması gereken yere bir türlü gelemedi. 
Olması gereken yeri hayal edenlerin adım atmasına da oluşturulan baskı müsaade etmedi. 

Çok şükür ki son yıllarda bu kompleksi üzerimizden atmaya yönelik çok önemli adımlar atılıyor. Milletimizin özgüveni her geçen gün daha da yerine gelirken, kompleksin esiri olanların oranı gittikçe azalıyor.

Milletimiz kendine gelirken devletimizde attığı adımlarla bunu destekliyor ve ülkemizin üzerindeki bu gölge ve perde de yırtılıyor.

Komplekslerden birisi de Türkiye isminin uluslar arası alanda İngilizceleştirilmesi. Turkey, Turkei, Turkquie gibi saçma sapan kelimeler resmi belgelerin, Türk ürünlerinin üzerine yazıldı. Pasaportlarımız, uluslararası belgelerimiz hep bu saçmalıklarla dolduruldu. 

Dahası milyonlarca dolar verilerek bu kelimelerin kullanılması için kampanyalar yapıldı. Komplekslerimize bir de para ödedik anlayacağınız. 
AK Parti ile başlayan ve Cumhur ittifakı ile daha da güzlenen yeni dönemde adım adım öz kültürümüze ve öz değerlerimize dönerken, komplekslerimizi de birer birer buruşturup çöpe atıyoruz. 

Bizim olanlara sahip çıkarken, üzerlerindeki vesayetleri, baskıları da parçalıyoruz. Türk Dünyasına sahip çıkıyor, ortak kültürümüzü ve ortak kaderimizi yeniden birleştiriyoruz. 

Uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir hakkımız konusunda geri adım atmıyor, taviz vermiyoruz. Dün bizim olana bugün daha fazla sahip çıkarken, artık gelen baskıya boyun eğmiyoruz.

En önemlisi artık kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye doğru hızlı adımlarla yürüyoruz.

Başa dönecek olursak. Turkey, Turkei, Turkquie gibi saçma sapan kelimelerle dünya kendimizi ifade etmekten önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı genelge ile vazgeçtik. 
Doğru bir adımla artık tüm uluslararası kurum ve kuruluşlarla gerçekleşen her türlü faaliyet ve yazışmalarda “Türkiye” ifadesi kullanılacak. 

Devletimizi kendi ismi ile kullanacak Türk Devleti ile işi olan. Uluslararası alanda artık Türkiye ismi yankılanacak. Zahmet buyurup Türkiye ismini telaffuz etmeyi öğrenecekler.

Sadece bu adım bile Türk Devletinin geçen bu süreçte ne kadar kendine olan özgüvenini ele aldığı, komplekslerden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. 
Her alanda yapılan atılımların, dik ve Türk’e yakışır duruşun sonuçları hemen hemen her sahada elde edilen kazanımlar ve başarılarla perçinleniyor. 
Günlük siyasi polemiklerin dışına çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne büyük fotoğraftan bakınca devletimizin kafamızda algıyla uzun yıllar boyunca çizdikleri kalıbın çok daha ötesinde çok daha büyük bir devlet olduğunu zaten görüyoruz. 
Bu adımlar ilerledikçe de çok daha güzel günler milletimizi ve ülkemizi bekliyor olacak. Durdurulmaz bir kervan çıktı yola. Türk devleti büyüyor ve o kutlu yürüyüşün sonu Turan olacak inşallah…
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ile vücut bulan bu yeni devlet anlayışı, geleceğimizi sağlam temellere oturtuyor.