SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye için insani bir görev

Yazının Giriş Tarihi: 11.09.2018 21:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.09.2018 21:15
Türkiye hala ABD ve AB kamuoylarına İdlib için çağrılarda bulunuyor. Bu çağrılardan hiçbir sonuç çıkmaz. İran-Esat ve Rusya şer üçlüsüne de İdlib’e sivil insanlara saldırmayın çağrısından da bir sonuç alamaz. Zaten bu şer üçgeni Suriyelileri katletmeyi varlık nedeni biliyor.

Türkiye bu çabaları ile şer üçgeninin İdlib’de katliam yapmasını durduramaz. Türkiye’ye milyonu aşkın yeni bir mülteci akınını da engelleyemez. Türkiye için tek gerçekçi yol hemen hazırlıklarını tamamlayıp İdlib’i tümüyle denetim altına almaktır.

HTŞ gibi gruplarla savaş ihtimali vardır. Bu ihtimalin neden olabileceği can kayıpları, Türkiye’nin müdahale etmeden diplomasi yoluyla engel olmaya çalıştığı sonucun getireceği can kaybından belki de daha fazla olmayacaktır.

Türkiye, İdlib’in denetimini tümüyle ele geçirdiğinde dört milyon Suriyeliyi kurtarmış olacaktır. Onların bir bölümünün katledilmesine, göç etmelerine engel olacaktır. Suriye’de siyasi ve askeri açıdan daha avantajlı olacaktır.

Suriye sınırları içinde kamp alanları oluşturmak elbette insani açıdan gereklidir. Ama bu kamplar Suriyeliler için yeterli olmayacaktır. Bir şehri denetimlerinde tutanların, iyi kötü kendi evlerinde yaşayanların saldırı sonunda sığınacakları kamplardaki hayatları çok daha kötü olacaktır.

Türkiye’nin denetiminde ki Suriye nüfusu daha fazla olacaktır. O nüfusla yapılacak organizasyonla Suriye’nin geleceğinde Türkiye’nin siyaseti daha çok etkili olacaktır. Fırat’ın doğusuna yapılacak bir hareket için de bu nüfusun katkısı kat be kat artacaktır.

Suriye’nin büyük bölümünü Rusya ve Esat desteği ile işgalinde tutan İran bile dünyanın dört bir tarafından Şii gönüllüleri oraya toplayarak kendine taban olacak bir nüfusu sahiplenmeye çalışırken, Türkiye’den başka yardım edecek kardeş bir ülkesi dostu kalmayan Suriyeliler, İdlibliler için Türkiye’nin tümüyle İdlib’i denetim altına alması askeri ve siyasi dengeleri Türkiye’nin lehine önemli ölçüde değiştirecektir.

İdlib’i denetimi altına alacak olan Türkiye ile Esat çetesinin çatışma ihtimali neredeyse yok hükmündedir. Çünkü Esat’a bağlı bir ordu kalmamıştır. Tükenmiştir. Esat orada Rusya ve İran’ın kuklası durumundadır. Ne Türkiye’yi engelleyecek gücü vardır ne de onunla savaşacak ordusu vardır. İdlib’i denetleyecek bir Türkiye, mülteci kamplarına harcayacağı parasının çok daha azı ile orada daha etkili bir silahlı güç oluşturabilir. Türkiye siyasetinin oradaki karşılığı olacak o silahlı güç Suriye’nin geleceğinde daha çok belirleyici olabilir.

Hatırlanmalıdır ki ABD bile devasa gücüne rağmen Suriye’deki gayri meşru işlerini PKK’ya havale etmiştir. Türkiye’nin savaşa katılmama çekingenliği ne Suriye’nin enkaza dönüşmesini engellemiş ne de milyonu aşkın Suriyelinin katledilmesini onun birkaç katının ise Türkiye’ye sığınmasını engelleyememiştir.

Türkiye çok gürleyen ama az yağan dış  siyasetini terk etmelidir. Günümüz şartlarında İdlib’e Türkiye’nin müdahalesi neredeyse hiç tepki almayacak bir duruma gelmiştir. Türkiye’nin oraya müdahalesi İran, ABD ve Rusya’nın Suriye’deki nüfus dengelerini bozma değiştirme çabalarına da önemli bir engel olacaktır. Gelecekte işgal edilen ülkelerini geri almaları için Suriyelilere de bir köprü başı bir dayanak olacaktır. Yoksa Fırat Kalkanı bölgesi diye adlandırılan Halep’e ait üç beş ilçenin alanı da nüfusu da böyle bir hedef için asla yeterli olmayacaktır.

Türkiye’nin Suriyelilere karşı bir kardeşlik görevi de onların kendi yurtlarında, evlerinde yaşamalarını temin etmesidir. Evet sığınmacı kamplarında yapılan yardımlar değersiz değildir. Ama geçen sekiz yılın gösterdiği gibi bu tür yardımlar Suriyelilerin daha fazlasının ölmesini daha fazlasının sığınmacı olmasını engelleyememiştir. Suriyelilerin temel sorunu katledilmeleridir ve sığınmacı durumuna düşürülmeleridir.

Suriye’deki Nusayri azınlık diktası ve onu aşkla şevkle benimseyen Fars işgali ise Suriye’de daha çok insan katlederek daha çoğunu göç ettirerek kendi sapkın hayalleri için bir gelecek hazırlama peşindedir. Türkiye’nin bugüne kadar ki Suriye siyaseti maalesef Suriye’deki nüfus dengelerinin değiştirilmesine engel olamadı.

İdlib ise aynı zamanda Türkiye için giden zamanın harcanan fırsatların belki son halkasıdır. İdlib zaten Üçlü zirvede “çatışmasızlık” bölgesi ilan edilmişti. Ancak çatışmasızlığın İran ve Rusya tarafı şimdiye kadar çatışmasızlık alanı dedikleri yerleri Dera, Doğu Guta gibi büyük katliamlarla işgal ettiler. Türk makamlarının üst perdeden ve samimi olarak kınaması ayıplaması o katliamlara bir çözüm de olamadı.

Bir diktatörlüğün işgalcilerin suç ortaklığı ile bir halkı göz göre göre öldürme hakkı olabilir mi? Şu anda Suriye’de olup biten bundan başka bir şey değildir. Türkiye’nin müdahalesi bu zulmü ortadan kaldıracaktır. Kendisine yönelecek yeni milyonluk göçü de durduracaktır. Türkiye hem insani bakımdan hem de kendisinin sosyal dengeleri bakımından bu müdahaleyi yapmak zorundadır.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.