SON DAKİKA
Hava Durumu

TÜRKİYE'YE KÖTÜLÜK

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2020 20:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2020 20:00

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine (CHS) Karşı Çıkmanın Dini ve Tarihi Temelleri başlığını görünce kendi kendime “Galiba yeni bir keşifle karşı karşıyayız” dedim. Bu keşif konusunu şimdiye kadar nasıl atlamış olduğuma da teessüf ettim.

Başlıktan da anlaşılacağı gibi yazı tümüyle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin mana ve önemine tahsis edilmiştir. Türkiye tarihinde İtilaf Devletleri istedi diye, Osmanlı Devletinin tasfiye edilmesi ve sadece bir kişinin “Arkadaşlar yarın cumhuriyet ilan edeceğiz” demesiyle ülkenin kurtulduğunu, düğün bayram havasında yüz yıldır tekrar etmiş olanların şimdi CHS’ni sorun etmeleri teslim edelim ki her şeyden önce bir anlama meselesidir. (Mehmet Ali Verçin, 26 Kasım 2020 Karar Gazetesi)

Çünkü CHS denilen idari yapı için TBMM’de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirildi. Bu değişiklik referanduma götürüldü. Özgür bir ortam içinde bir taraf CHS’nin önemini, gereğini anlatırken diğer taraf tam aksini söyledi. Bu hava içinde yapılmış olan referandumda halkın % 52’si bu değişikliğe evet dediği ve 2018’de yapılan seçimlerin ardından sistem fiilen uygulanmaya başlandı.

Teslim edilmelidir ki bu CHS’nin gelişi, halkın rızası ile olmuştur. CB Erdoğan’ın “Arkadaşlar yarın CHS’ne geçiyoruz” demesiyle ve ertesi gün 41 pare top atışı ile gerçekleşmiş değildir. Bir kişinin kararlarını 41 pare top atışı ile kutsal ve kurtarıcı bilenlerin, yüz yıldır bununla övünmüş olanların, şimdi halkın onayı ile yapılmış olan bir değişimi iki yıl geçmiş olmasına rağmen, hala hazmedememiş olmaları ciddi bir hazım sorunudur.

Parlamenter Sistem nedir? Türkiye kesintilerle de olsa 1876’dan 2018’e kadar bunu yaşadı. Elbette arada Abdülhamit’in 30 yıl, CHP’nin 27 yıl, askeri darbelerin 7 yıllık kesintileri de olmuştu. Ancak Türkiye’de askeri bir cumhuriyet olarak kurulmuştu. Asker seçilmiş hükümetleri kendi amiri olarak kabul etmezdi. Askeri hiyerarşinin ve askeri harcamaların denetimini seçilmiş hükümetler yapamazdı. Askerler kendilerini ölmüş bir şahsa bağlı sayarlar, bunun dışında bir emir komuta kabul etmezlerdi. Kendileri için geçerli saydıkları emir komuta zinciri içinde de bağlı oldukları şahıs adına, gerekli gördüklerinde seçilmiş hükümetleri alaşağı edip cezalandırırlardı.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra bu hiyerarşik yapıya göre idari düzen yeniden şekillendirildi. Yüksek yargıda bile askerin temsilcileri olurdu. Yüksek yargı organları biri birini seçerlerdi. Askerin yanında yüksek yargı organları, en başta Anayasa Mahkemesi seçilmiş hükümetlere karşı bir muhalefet partisi gibi davranırdı.

Seçilmiş hükümetler ise çoğunlukla koalisyon hükümetleri olurdu. Bölünmüş siyasi yelpaze içinde çoğu kere bir parti tek başına seçim kazanamazdı. Bu yüzden birden fazla partinin ortağı olduğu hükümetler yani koalisyonlar kurulurdu. Koalisyonlar kısa ömürlü olurdu ve devlet kurumları üzerinde etkisi sınırlı kalırdı. Yüksek yargı ve askeri bürokrasi devlet kurumları üzerinde daha çok belirleyici olurdu.

1982 Anayasası ile birlikte CB’nın yetkileri de fena halde arttırılmıştı. CB yürütmenin ortağı gibiydi. Zaten 1923’den 2007’ye kadar gelen on CB içinde kısmen farklı olan sadece Turgut Özal’dı. Diğerleri hep aynı kumaştan olan kimselerdi. O kumaştan olanları da halka seçtirmek zordu. Bu yüzden CB’nı halkın seçmesine şiddetle muhalefet etmişlerdi. Yürütme yetkisi CB ve Başbakan arasında bölünmüş, iki başlı bir haldeydi. Hükümetler çoğunlukla koalisyon şeklindeydi. Seçilmiş hükümetler CB, yüksek yargı organları, askeri bürokrasi tarafından engellenir, tehdit edilirdi. Seçimlerde Başbakan adayı olan kimseler çoğunlukla, ben çok şey yapacaktım, ortağım engel oldu, CB engel odu, yüksek yargı organları ve askeri bürokrasi engel oldu gibi bahaneler ileri sürerlerdi. Sıkça erken seçim yapılması yönetimde, devlet düzeninde istikrarı da ortadan kaldırmıştı.

Yüz kırk yıl bu şartlar altında idare edilen Türkiye’nin temel sorunları çözülemedi. Hükümetler günü birlik işler yaptılar. Yürütme yetkilerini yalnızca Kemal Paşa’ya sadakatte aradılar. Çünkü o sadakat ile hükümet etmelerine izin veriliyordu. Aksi halde hükümetleri dağıtılıyor hatta partileri bile kapatılıyordu. Halk ise sadece seyirciydi.

Başkanlık sistemini diğer adıyla CHS’ni savunan görüş bütün bu karmaşadan, istikrarsızlıktan iki başlılıktan, sorunların çözülmesi yerine büyütülerek ileri bir tarihe ertelenmesinden dolayı bu idari yapıyı kökten değiştirmeyi bir çare olarak teklif ettiler. Kuvvetler ayrılığı ilkesini esas alan, Başbakanın idari yetkilerini CB’na devrederek, Başbakanlık ve CB’nı birleştiren, hükümet kurma yetkisini TBMM’nin iznine (güven oyuna) değil de doğrudan halkın seçtiği CB’na veren bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme ise referandum ile kabul edildi.

Bugün CHS’ni tek adam yönetimi diye şikayette bulunanların, geçmişteki tek adamlı yönetimleri kutsamalarını, bir mutluluk çağı gibi özlemle ve onuncu yıl marşları ile yad etmeleri, amaçlarının tek adam yönetimini sınırlandırmak olmadığını göstermektedir. Bugünkü CHS’de kararnameler ile TBMM’nin yetkilerinin kısıtlandığı iddiası yersizdir. Çünkü CB, temel haklar konusunda kararname çıkaramayacağı gibi yayınlanmış olan kararname konusunda, meclisin bir karar alması halinde o kararname de hükümsüz sayılmaktadır. Güçler birliği görüşü ve uygulaması yanlıştır. CHP döneminde 1923-1950 arasında uygulanmış ve o dönemde yapılan zulümlerin etkisi bugün bile devam etmektedir.

Bugün CHS’ni tek adam yönetimi diye şikayette bulunanların, geçmişteki tek adamlı yönetimleri kutsamalarını, bir mutluluk çağı gibi özlemle ve onuncu yıl marşları ile yad etmeleri, amaçlarının tek adam yönetimini sınırlandırmak olmadığını göstermektedir. Bugünkü CHS’de kararnameler ile TBMM’nin yetkilerinin kısıtlandığı iddiası yersizdir. Çünkü CB, temel haklar konusunda kararname çıkaramayacağı gibi yayınlanmış olan kararname konusunda, meclisin bir karar alması halinde o kararname de hükümsüz sayılmaktadır. Güçler birliği görüşü ve uygulaması yanlıştır. CHP döneminde 1923-1950 arasında uygulanmış ve o dönemde yapılan zulümlerin etkisi bugün bile devam etmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.