SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye'nin görevi Irak'ın toprak bütünlüğü müdür?

Yazının Giriş Tarihi: 23.09.2017 22:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.09.2017 22:15
Irak Kürt bölgesinde bağımsızlık referandumu yapılması beklendiği gibi bütün haberlerin önüne geçti. Irak-İran ve Türkiye hükümetleri de biri birlerine fena halde yakınlaştı. Karşılıklı dostluk ve kardeşlik vurgularının ağır bastığı konuşmalar yapılmaya, peş peşe üst seviyede ziyaretler yapılmaya başlandı.

Barzani yönetiminin referandumu kararına açıktan destek veren tek ülke İsrail oldu. ABD her ne kadar “karşıyım” falan diyor ise de ABD’nin evetleri hayır, hayırları da çoğu kere evet anlamına geldiği için ABD’nin açıklamalarına güvenmek beyhudedir. Buna rağmen Barzani’nin referandum ısrarı “bir bildiği olmalı, ABD kendisine kesin bir garanti vermeli” gibi sorularını daha anlamlı hale getiriyor. Çünkü Barzani her ne kadar 16 yaşında eline silah alıp dağa çıktığını söyleyerek bununla övünse de diplomasi alanında da çok yeni acemi olduğu söylenemez. En azından babasının başına gelenlerin canlı şahididir. Onun referandum ısrarı pazarlık gücünü imkanını arttırmak olarak da açılanıyor ki bu da dikkate alınması icap eden ayrı bir seçenektir.

Bu referandumun Türkiye’de ki tepkileri de giderek bütün gündemi doldurmaya başladı. Tartışmalar o kadar heyecanlandı ki 1926 Ankara Anlaşmasının Türkiye’ye “böyle bir durumda Irak’a müdahale hakkı verdiği” bile iddia edilmeye başlandı. Anlaşma metnini bile okumaya tenezzül etmeyenlerin atıp tutmalarında elbette bir sınır yoktur ve atış serbesttir. Türkiye’nin resmi söyleminde “Irak’ın toprak bütünlüğü” kutsal ve değişmez bir ilke olarak tekrarlanmaya başladı. Irak toprak bütünlüğünü korusun da kimin için korumuş olacak? Bu korumanın Iraklılara ne faydası var? Bu gün Irak’ta Türkmenlerin, Sünni Arapların Irak’ın toprak bütünlüğünden elde ettiği bir barış, huzur, can ve mal güvenliği gibi temel insani meselelerin hangisi vardır? Hiç birisi yoktur. Türkmenler, Sünni Araplar, Irak’ın toprak bütünlüğünden dolayı görülmemiş tarifsiz felaketleri yaşarken onlara iki de bir “Irak’ın toprak bütünlüğü diye tekrarlamanın ne anlamı vardır? Şimdi bu tekrarın Kürtlerin için de yapılması Irak’ta ki sorunları görmemek ya da yok saymak anlamına gelir.

Irak’ın bu günlere ulaşmasının son aşaması 2003 ABD işgaliyle yaşanmıştı. O işgale karşı ölümüne direnenler yalnızca Sünni Araplardı. İşgalci ABD ise karadan havadan bütün gücüyle Sünni Arapları başta Felluce şehirlerde kitleler halinde katletmişti. ABD’nin bu işgal ve katliamlarına Barzani’nin Peşmergesi, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyinin bedir Tugayları her zaman ortak olmuştu. Ayıp, günah değil miydi? ABD’lilerin, Bedir Tugaylarının katliamlarının nedenleri açıktı da Barzani’nin bu katliamlara katılmasının nedeni açık değildi. Neyin intikamını almaktaydı? ABD’nin yardımı ile Barzani, Kürt milliyetçiliğinin yayılmacı özelliğinin verdiği hava ile Musul’un yarısını, Kerkük, Selahaddin ve Diyala’nın tamamını da “tartışmalı bölge” ilan etti. Şimdi tartışmalı bölge saydığı yerlerde de referandum yapıyor. Adalet mantık bu referandumun neresinde vardır? Geçmişte Irak hükümetinin maruz bıraktığı katliamlara karşı Kürtlerin korunma isteği son derece doğal ve haklı da, o hükümetin yaptıklarının bir benzerini Kürtler tekrarlar ise, ABD’nin üfürmesini kalıcı bir rüzgar sayarak yayılmacı heveslere kapılırsa bunun sonu yeni felaketler olmayacak mıdır?

Tartışmalı bölgelerden Kerkük’e Arapların sonradan iskan edildiği dolayısı ile Arap nüfusun oradan tehcir edilmesini bazı Kürtler bir hak sayıyor. Sonradan Kerkük’e gelen Arapların oradan çıkarılması bir hak oluyor da ABD işgalinden sonra Kerkük’e getirilen Kürtlerin oraya zorla yerleştirilmesi nasıl adalet olabilir? Barzani ve ona yakın olanlar münasebet düştükçe “dört parçalı Kürdistan” nakaratına karşı duydukları zaafı tekrarlıyorlar. Bu da Kürtlerin komşuları için büyüyen bir kaygı nedeni olmaya devam etmektedir.

Görünen odur ki Irak’ın mevcut haliyle toprak bütünlüğünü sürdürmesi imkânsızdır. Bu imkânsızlığın içine Kürtleri katmak da yanlıştır. Irak, Şii Araplar, Sünni Araplar, Türkmenler ve Kürtler için dört ayrı bölgeye ayrılmadıkça, bu dört ayrı bölgenin sakinleri biri birlerinin haklarına saygılı olmadıkça Irak’ta yaşanmakta olan kaos ve katliamlar devam edecektir. Türkiye tarafı bu gerçeği görmek yerine eski tas eski hamam misali “Irak’ın toprak bütünlüğünde” ısrar etmektedir. Bu bütünlüğün Iraklılara kan ve göz yaşından başka bir faydası yoktur ve olmayacaktır. Türkmeneli bölgesinin, Kürt yönetimi yerine İran’a bağımlı Şii Arap yönetiminde olmasının hangi mantıklı nedenlerle tercih edildiğinin makul bir açıklaması da yoktur. Türkmeneli Kürt yönetimine bağlı olmasın da Şii Arap yönetimine neden bağlı olsun?

Kürt bölgesi yönetiminin referandumuna Türkiye’den yükselen tepkinin ayarı o kadar kaçtı ki sanki Kürtler Irak’tan değil de Türkiye’den ayrılıyor gibi bir sonuç ortaya çıktı. Irak’ın toprak bütünlüğünü savunma görevi de Bağdat hükumeti yerine Türkiye’nin üstünde kaldı gibi. Bu kadar tepki için ölçüyü kaçırmaya gerek var mıydı?
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.