Yeni Türkiye resmen kuruldu. Artık hizmetin önü tıkanamayacak. Cumhuriyet tarihinin ilk defa seçilmiş bir Başkanı var. Üstelik üçüncü defa seçilerek demokratik şekilde başa geldiğini üç defa ispatlamış bir Başkan bu. Birincisi referandumdu. Halk seçilmiş bir cumhurbaşkanı istediğini söylemişti bu referandumla. İkincisi ise 2014 seçimleriydi. Hani şu çatı adaylı, Ekmeleddinli seçim. Orada da yüzde 52’ye yakın bir oranla seçilmişti Sayın Başkanımız. 24 Haziran’da perçinlendi halkın iradesi. Türkiye’nin halkın oylarıyla, tam demokratik şekilde seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı bu defa yüzde 53’e varan halk oyuyla seçildi. Yani ne kendini başkan ilan etti Sayın Erdoğan ne de milletvekilleri tarafından turlar boyu süren pazarlıklarla seçildi. Halk oylarıyla Başkan oldu.

Memleketimiz ve milletimize hayırlı olsun.

Bakan pazarlıkları olmayacak artık. Milletvekili milletvekilliğini yapacak (yapabilen, yapacak yüreği olanlar yani.) bakan da işini. Kabineler Cumhurbaşkanı veto eder mi? Korkusuyla hazırlanmayacak bundan böyle. Görevi kurulmuş bürokrasi sultasını korumak olan, Başbakan’ın yüzüne Anayasa kitapçığı fırlatan türden bir Cumhurbaşkanı değil, memleketi yönetmek olan bir Başkanımız var artık. Üstelik SEÇİLMİŞ bir başkan. Yani demokratik şekilde başa gelmiş olan bir Başkan.

Gerçi bu Batılı veya içerideki Paganlar için demokrasi lafı biraz muğlak. Batılılara göre katılımı yüzde 18 olan bir seçim demokratik ama yüzde doksana ulaşan katılım “Tek adam rejimi” doğuruyor. Bizdekiler ise iyice isyanda. Oy kullananlardan diploma istiyorlar. Bunlar “Eğitimsiz pis halk nasıl oluyor da oy kullanabiliyor?” diyen tipler. Onlara göre halk eğitilmeli. Kendilerini seçecek şekilde eğitilmeli üstelik. Bunların aydın diye pazarladığı beyinsizler, istedikleri seçim sonucu çıkmayınca “Demokrasi eğitimsiz halka göre değil.” Diyebiliyor.

Muhteşem seçim başarıları kazanmış, zaferlerle adını siyaset tarihine yazdırmış, (canım, kendi partisi içinde dedik.) üstün insan Kemal ne düşünüyor şimdi acaba?

Yerel seçimlerde hangi adamlarına hangi garanti belediyeyi vereceğini düşünüyordur elbet. Eğer hesapları tutar, kendi seçmeninden daha büyük bir tokat yemezse tabii.

Hal böyle olunca, bunların mücadeleyi bırakacaklarını düşünmeyin. Zaten öyle bir iddiamız yoktu. Bunların vazgeçmeyeceğini biliyoruz. Konu “Tayyip’ten kurtulmak” olunca bunların vazgeçmesi düşünülemez. Gözlerini nefret bürümüş ecnebi Paganlar, içimizdeki maşalarını da kullanmaya devam ederek hâlâ tezgâh kurmaya devam ediyor, edecek. Dolarla da oynayacaklar, çeşitli ekonomik tezgâhlar da açacaklar.

Gördünüz mü Fatih Altaylı’nın ağzı kulaklarındaydı “Dolar ilk tepkisini yükselerek verdi.” Derken.

Ellerinden geleni artlarına koymayacaklar mutlaka.

Zaten Sayın Başkanımız bunları hesaba katarak ekonomiyi liyakati olan en güvendiği kişiye teslim etmedi mi?

BBC “Türkiye’ye şeriat geldi.” Diye bağırtmaya devam edecek bulabildiği muhalifleri.

Beklendik, beklenmedik daha nice saldırı planlandı ve planlanmakta.

En komiği de bunlar hâlâ “Bu memleket yaşanmaz.” Demeye devam edecekler.

Yaşanmazsa gelmeyin, buradaysanız da defolup gidin. Sizi zorla tutan mı var?

Böyle deyince de başka türlü bağırıyor bunlar ya neyse…

Bunların işi o. Kış kışlığını yapar…