SON DAKİKA
Hava Durumu

Ya istiklal ya ölüm (ıı)

Yazının Giriş Tarihi: 19.03.2020 22:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.03.2020 22:00

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen İttifak Devletleri’nin tamamında (Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan) yönetim krallıktan cumhuriyete geçiş olarak değiştirilmiştir. Bu değişimin ise savaş galiplerinin bilgisi dışında gerçekleştiğini iddia etmek insan aklını yok saymaktır.  Elbette Türkiye’de ki değişim için de aynı nedenler geçerli olmalıdır. TRT ise kendisini vergileriyle finanse edenlerin aklını yok saymaya devam ediyor.
Türkiye tarihinde Milli Mücadele başladıktan sonra, Kemal Paşa gidip ordu müfettişi sıfatıyla sonradan katılmıştır. Milli Mücadele O’nun Samsun’a gönderilmesi ile başlamış değildir. Milli Mücadele’yi il ve ilçeler alanında başlatanlar, “Kuvay-ı Milliye ya da Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla halkı teşkilatlandıranlar ise İTC’lilerdir. Kemal Paşa ise Vahdettin’in kendisine verdiği “ordu müfettişi unvanı” ile ve ordu komutanlarının desteği ile sonradan katıldığı bu mücadelede öne çıkmıştır.
Amasya genelgesini hazırlayanların (Kemal Paşa, Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa, Refet Bele ve Kazım Karabekir) rejim değişikliğine giden kararların, dönemin dış şartları hesaba katılara alındığı ama gizli tutulduğunu sonraki gelişmelerde görülmüştür.
Ancak bu değişiklik nasıl olacaktı? Her ne kadar ordu Anadolu’da idiyse de hükümet, padişah ve meclis İstanbul’daydı. Her şeyden önce, Milli Mücadele öncülerinin sonuna kadar Padişaha bağlılıklarını her aşamada ve her vesileyle tekrarlaması lazımdı. Bunu hakkıyla yaptıkları bilinmektedir. Meclisin Ankara’ya taşınmasında Kemal Paşa yaptığı konuşmada; “İnşaallah alempenah padişahımız, sağlık ve afiyetle ve her türlü yabancı kayıtlarından kurtularak mübarek tahtlarında devamlı kalmasını ilahi lutuftan niyaz eylerim.”
İkinci olarak hükümet ve meclisin Ankara’ya taşınması lazımdı. Padişah’ın İstanbul’da iktidarsız bir duruma getirilmesi lazımdı. İşgalciler, hükümet ve meclisin Ankara’ya taşınması için lazım gelenleri fazlası ile yapmışlardı. Son aşama da ise padişah ve çevresinin hain durumuna düşürülmesi, işgalcilerle işbirliği yapan duruma getirilmesi lazımdı. Vahdettin’in bütün bunları zamanında siyasi bir kavrayıştan yoksun olduğundan anlamadığı açıktır. Vahdettin’in yetersizliği, yeteneksizliği Ankara’dakilerin işini kolaylaştırmıştır.
Resmi mitolojiye ve TRT dizilerine göre, Milli Mücadele içerde padişaha dışarıda ise işgalcilere karşı yapılmıştır. Oysa durum böyle değildir. Padişaha karşı yapılan bir mücadele de sürekli padişaha bağlılık arz edilir mi? Padişah gerçekten işgalcilerle işbirliği yapmış ise o işgalciler, padişahı korumak için ne yapmıştır? Padişahın itibarını, iktidarını koruyan işler mi yaptılar yoksa tam aksine onu iktidar ve itibardan yoksun edecek işler mi yaptılar? Padişahın iktidarını da itibarını da sıfırladılar. Giderken işgallerindeki İstanbul ve çevresini padişaha değil, Ankara hükümetine bıraktılar.
Türkiye’de Milli Mücadele tarihi de onun içeriği de büyük ölçüde tahrif edip kurgulanmıştır. Bu kurguya göre de kahraman ve hain sayılanlara roller yüklenmiştir. Akıl dışı ve tarih biliminin bütün kuralları yok sayılmıştır. Bu kurguya göre eğitim faaliyetleri yapılmaktadır. Kurgunun siyasi karşılığı ise elbette CHP’dir. TRT dizileriyle, CHP’nin tarihi kurgulamasını telkin edip sevimli, kabul edilebilir hale getirmeye çalışmaktadır.
Günümüzün siyasi şartlarında TRT’den bu kurguyu alt üst edecek bir faaliyeti de kimse beklememelidir. Mevcut iktidarın tercihi de ve TRT yönetiminin yapısı da elbette böyle bir işe uygun değildir. TRT seyircisinin içinde CHP’lilerin oranı muhtemelen yok denecek kadar azdır. Ama mevcut TRT yönetimi CHP’li olmayan seyircilere CHP kurgusuna göre yapılan dizileri tekrarlamaktadır. TRT dizilerinde tek parti döneminin istibdat havası devam etmektedir. TRT yönetiminin böyle bir şeye hakkı var mıdır? Nereden kimden aldığı güç ve cesaretle bu dönemde CHP istibdadının reklamını yapmaktadır?
TRT dizilerindeki yanlışlıkları birkaç yazıyla özetlemek bile mümkün değildir. Ancak Ak Parti döneminde TRT yönetimi bu tür icraatları ile sadece CHP propagandasına ayarlı dizileri, programları ile nasıl bir hedefin peşindedir? TRT yöneticileri, kariyerlerini borçlu oldukları toplum kesimlerini yok sayarak, onların vergileri ile onların aldatılmasına yol açan, TRT dizileri yaptırarak hangi sonuca ulaşmak hevesindedir? TRT’de kendi dizilerinin konuları hakkında özgür bir tartışma programı dahi yaptıramamış iken, CHP kurgusuna göre tarih dizileri ile Ak Parti seçmeninin bütün beklentilerini yer ile yeksan etmektedir.
TRT yönetimi doğrudan tarih biliminin konusu olan olaylar hakkında bilgiye, belgeye dayanmaksızın yalnızca CHP’nin siyasi öngörülerine göre davranıp tarihi tahrif ederek mitolojiye dayalı bir tarih kurgusu ile milletin parası ile milleti aldatmayı, kendisi için bir görev olarak seçmiş olmalıdır. Millete karşı milletin imkanları ile suç işlemektedir. Ancak bu TRT yönetimi bilmelidir ki işlenen hiçbir suç övünülecek, şeref duyulacak bir meziyet değildir. Hiçbir suç da ilanihaye yapanın yanında teselli bulacağı bir anı olarak kalmaz. Bir gün adaletin peşinde koşan yürekli bir yargı organında bu işlerin hesabı sorulur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.