SON DAKİKA
Hava Durumu

Yalan siyasetinde marka olmak

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2021 19:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2021 19:58


Ülkemiz tarihinde her gün çok kıymetli elbette ama bazı günler, aylar ve seneler var ki inanın belki yüz seneye bedel olayları bir yılda yaşamış olabiliriz.

Mesela 1993 bence böyle bir sene ve 20 yıl sonra 2013 yılı da öyle.

Neden ve sonuçlarına bu yazıda değinmeden 2013’e kısaca şöyle göz geçirdiğimizde; Devlet ve FETÖ arasında yaşanan dershane tartışması, Gezi olayları, 17/25 Aralık FETÖ polis/yargı darbe girişimi.

Neler atlattı bu ülke 2013 yılında.

Gelelim Bursa’ya

Tarih 18 Kasım 2013 hatırlarsınız Gezi darbe girişiminin hemen ardından şehrimizin eNÇağdaş Gazeteciler Derneğinin 24. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlediği törende; “gazeteci” İsmail Saymaz’dan, Beşiktaş Çarşı grubuna kadar birçok insan ve gruba ödüller dağıtılmıştı (Gezici olma ön koşuluyla)

Ödülleri dağıtan ÇGD’nin o dönemki başkanı Yüksel Baysal, Eğitim Ödülü’nü KESK’e bağlı Eğitim-Sen başkanına verir değil mi?  (Ki Yüksel Baysal, solcu olduğunu iddia eder, dernek çağdaş?) ödül birdenbire Baysal’ın faşist dediği, katil dediği Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim Sen şube başkanı olan Selçuk Türkoğlu’na veriliyordu.

Ya, Selçuk Türkoğlu Gezi darbe girişiminin kripto katılımcısıydı ya da Yüksel Baysal kripto “ülkücü”.

Gerçi, Devlet ve FETÖ arasında yürüyen mücadelenin 2013 yılında görünen başlığı olan dershaneler kapatılmalı tartışmasında, devlet okulunda öğretmenlik yaparken “dershaneler kapatılamaz” açıklaması yapan Selçuk Türkoğlu’nun bu açıklamasıyla tarafını beyan etmesi de ÇGD başkanı Yüksel Baysal’dan ödül almasına yol açmış olabilir.

Selçuk Türkoğlu 2014 yılında bir açıklama yapıyor “Ülkede devlet kurumlarında bir paralel yapı var onun da adı Eğitim-Birsen’dir”. Diyordu

Devletin, FETÖ nün inlerine girdiği süreçte, devlette bir paralel yapı var oda Eğitim-Bir-Sen’dir bizde onların inlerine gireceğiz” diyordu.

2014 yılında kapatılan FETÖ medyası yayın organı olan Zaman gazetesi Bursa bürosuna gidiyor, orada “Biz bu anlamda yaşananları, ülkemiz adına, ülkemiz demokrasisi, ifade hürriyeti adına olumsuz, kötü bir gelişme olarak görüyor ve bir an önce bu kaosun sona ermesini bekliyor ve diliyoruz. Sizlere çalışmalarınızda başarılar dilerken, sendika olarak, kamu çalışanları olarak bu süreçte yanınızda olduğumuzu da ifade etmek istiyorum." Diyordu.

Bu ziyaret Türkoğlu’nu kesmemiş olacak ki, FETÖ’cü teröristlerin Bursa adliyesi önünde yaptıkları ve adına “demokrasi nöbeti” dedikleri terör örgütünün medyasının kapatılmasını protesto eylemlerine de katılıyor, orada yaptığı açıklamada “özgür basının susturulmak istendiğinden, medya özgürlüğüne yapılan müdahaleye kadar bir yığın laf ediyor.

*******

Ödül töreninin ardından ÇGD Başkanı Yüksel Baysal, FETÖ’nün iş adamları derneği olan TUSCON’un Fas gezisine katılıyor, maklube yerken Fas’taki Fetöcülere kürsüden hitap edip dönüşte bu örgüte övgüler dolusu sözlerle hitap eden yazılar kaleme alıyordu.

O tarihten sonra Yüksel Baysal’ın üç yazısından ikisi FETÖ, bir yazısı Selçuk Türkoğlu övgüsünü konu ediyordu.

ÇGD ödül töreninden sonra sayın Baysal, kendisinde bulunan 3 birim akıldan 1 birimini Selçuk Türkoğlu’na veriyor. 3’ün 1’ini alan Selçuk Türkoğlu o tarihten sonra yalan ve iftira siyasetinde marka oluyordu.

Yalan, iftira ve algı üzerine yaptığı siyaset onun en büyük hedefi olan meclis koltuklarına oturma ihtimali veriyor 2013-2015 yıllarında başarıyla yürüttüğü bu siyasetle milletvekili adayı olma şansını alıyor ama seçilemiyordu.

7 Haziran 2015 seçim sonuçlarında tek başına iktidar çıkmayıp, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, HDP’nin desteklediği bir koalisyona onay vermeyince, küresel güçler Meral abla liderliğinde İP’i kuruyor ve bizim Selçuk’ta elbette İP’in ucunu sıkı sıkıya tutuyordu.

Taze şeye çok şey konar misali İP’te sivrilmek gerekiyordu Selçuk için ve bunun yöntemi sendikayı kullanıp, yalan ve iftira siyasetiyle popüler olup İP’in önce İl başkanlığı sonra İP kalırsa meclis koltuklarına oturmak istiyordu.

Ve amaca giden her yol mubahtı. Ne yapıp edip o koltuğa oturmalıydı ama çok çalıştı, çok yalan söyledi, çok iftira attı.

07/07/2015 tarihinde PTT de bankamatiklerinden 285.000 TL’nin kaybolduğu anlaşılıyor, PTT konuyu savcılığa bildirip görevlileri görevden el çektiriyor. Sendika başkanı olan Selçuk Türkoğlu bu olaydan altı ay sonra PTT önünde mangalda para yakarak sözde olayı protesto ediyor, yetmiyor dar ağacı kurup kendilerini asma şovu yapıyordu.

07/03/2016 tarihinde yanına FETÖ’nün sendikası Aktif Eğitim-Sen başkanı Aydın Damar’ı alıp, görevden el çektirilen FETÖ şüphelisi okul müdürlerinin haklarını korumak için basın açıklaması yapıyordu

2017 yılında S-400 tartışmaları yaşanırken bir basın açıklaması yapıyor  “S-400 beklenirken MTV zammı ile vatandaşa güdümlü füze atıldığını” beyan ediyor, kartondan füze yaptırıp Fomara meydanında uzaylı havası atıyordu.

17 Ocak 2018 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenleri değerlendirmek için kurduğu alo 147 hattını protesto ediyor, sendika binasında dayak yemiş makyajı olan sekiz dokuz öğretmen var, Selçuk Bey’in alnına sargı bezi sarılmış üzerine salça sürmüşler, kolda alçı süsü verilmiş bir bant, gözlerine mor çekmişler sanırsın tiyatro var, birkaç öğretmen daha bu vaziyete sokulmuş, en ilginç olanları kalbine bıçak sapladıkları öğretmen makyajı ile başına balta saplanmış öğretmen makyajı. Bu makyajları akıl sağlığı yerinde olan bir insan yapar mı? ve bunlar öğretmen, bunları gören öğrencinin ruhsal durumu ne olur? sonra da bu tipler çıkıp eğitimin yetersizliğinden, uluslararası sınavlarda alınan kötü sonuçlardan dert yanıyordu.

Her yol mubah nasıl olsa, öğrenciyi düşünen kim?

Kamyonetle ezilen memur maketi, mahkemelerin göreve iade ettiği okul müdürlerinin tekrar görevden alınmasını kınamak için ipe bağlayıp yaktığı mahkeme tutanakları şovu.

2016 yılında bir basın açıklaması yaparak “Bursa’da TEOG sınavının tekrar edilmesini istiyor çünkü bir okulda sınav 1 saat geç başlamış”. Milli Eğitim Müdürlüğü açıklama yaparak bu yalanı da çürütüyor, “okulun bir sınıfına eksik soru kitapçığı gittiği için sınavın bir süre sonra başladığını” açıklıyor.

Yalanlar, şovlar bitmek bilmiyordu

Ve tüm bu acınası hallere düşmenin karşılığını, adı FETÖ ve Demirtaş’la kahvaltı yapılmasıyla anılan İP’in Bursa İl başkanlığı koltuğuna oturuyordu.

İP il başkanı olunca da bu sistematik yalanlar ve şovlar aynen devam ediyordu yeni amaç meclis koltuğuydu ve bu yolda da her yol mubahtı.

Genel ve yerel siyasetteki toyluğunu atlatması için elinden ödül aldığı “Solcu” gazeteci Yüksel Baysal’ın yazılarına, ilanlarına ve reklamlarına ihtiyaç vardı ve elbette karşılanıyordu.

Yüksel ve köşe arkadaşları yazacak Selçuk oynayacaktı, oyunculuğu yukarıdaki satırlarda özet geçilerek başarılı bulunmuştu.

Yüksel ve arkadaşları 0-1 sistemiyle çalışırdı, yani bunların sesinin duyulması için karşılarında bir düşman olması gerekir, düşman yoksa başkalarının düşman olduklarına taşeronluk yaparlar. Karşılarına Cumhurbaşkanını alıp muhafazakar kesimle arayı bozmak yerine yereldeki AK parti büyükşehir belediye başkanını hedefe oturtup, onunla ilgili yazılabilecek her türlü yalan, iftira, çamur, algı ne varsa yazıyorlar, Selçuk’ta bunları sahada; oyuncak arabayla, el feneriyle, su sayacının borusuyla, tencere, tavayla, en iyi bildikleri çiçek yağıyla meydanlarda oynuyor, sendikacılık döneminin şovmenliğini yitirmediğini herkese ispatlıyordu.

Yüksel, otomotiv test merkezini yazıyor bizim “bir” alıyor oyuncak arabaları gidiyor orada şov yapıyor.

Yüksel, Rize Meydanı için Bursa Büyükşehir Belediyesinin para aktardığını yazıyor, 1 hemen sokağa fırlayıp Bursa’nın parası çar çur ediliyor diye açıklama yapıyor.

Yüksel, Belediye’de huzur hakkı yazıyor, 1 fırlıyor sokağa arpalık açıklaması yapıyor. Başkan çıkıp huzur hakkının sadece 1250 TL olduğunu, İstanbul’da bunun 5000 TL ile 14.000 TL aralığında olduğunu açıklıyor ama kimin umurunda adamlarda yüz yok ki kızarsın.

Amaca giden her yol mubah diye yola çıkanlarla, yalan ve iftirayı siyaset yapış tarzı olarak benimseyip algı oluşturanların elbette bu düzende oturacakları koltukları olabilir, o koltuklar turuncu renkte olabilir ama adam olmak daha doğrusu insan olmak, insan kalmak hiçbir koltuğa, hiçbir makama değişilemeyecek kadar onurlu bir duruş bence.

Selam ve saygıyla.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.