Ecdadımız belediye başkanına “Şehrü’l-emin” yani “Şehrin en güvenilir şahsiyeti”.

Belediye kurumuna ise Şehremaneti demiştir.

Kelimelerin manası ne kadar derin değil mi?

Şöyle bir soru geliyor mu aklınıza;

“Şehrin en güvenilir şahsiyetini seçseniz kimi seçerdiniz”?

Keşke yerel seçimlerde bize böyle sorsalar, değil mi?

Bursa seçmenine bu soru sorulsaydı cevap kesinlikle Mustafa Bozbey olmazdı.

Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesi 2006/1195 esas sayılı dosya ile mal ve hizmet alımında görevi kötüye kullanmaktan Bozbey’e 6 ay hapis ve 3 ay görevden uzaklaştırma cezası verdi. Karar 15 Eylül 2009’da kesinleşti.

Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/653 esas sayılı dosyada güveni kötüye kullanma (Yeşil alana inşaat yaptırma) suçlamasıyla 10 ay hapis 3 ay görevden uzaklaştırma ve memuriyetten men cezası verdi. Karar 3 Ocak 2012’de kesinleşti.

Yine Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/984 esas sayılı dosyasıyla güveni kötüye kullanma suçundan 5 ay hapis 2 ay 15 gün memuriyetten uzaklaştırma cezası verildi ve karar 27 Ekim 2010 tarihinde kesinleşti.

Tarih ve sayısını yazamadığımız daha birçok davası var sayın Bozbey’in hemen hemen aynı suçlardan; usulsüzlük, görevi kötüye kullanma vs.

Emir Koop’ta dönen dolaplar, “aile vakfı” NilVak’ta dönen bağışlar daha nelerneler.

CHP’li seçmen kardeşlerimizin oy tercihlerine sonuna kadar saygılıyım ama 31 Mart 2024 seçimlerinde bize o soruyu sorsalar ve deseler ki.

“Şehrin en güvenilir şahsiyetini seçseniz kimi seçerdiniz”?

Yani Bozbey’i tüm şehir yıllardır tanıdığı için CHP’li seçmen dahil kimsenin aklına Mustafa Bozbey adı gelmezdi.

Hadi davaları bir kenara bırakalım, bildiklerimizi tüm şehrin bildiklerini bir anlık unutalım yine de Mustafa Bozbey’in seçim sürecinde verdiği beyanatlara, seçim bildirgesinde verdiği sözlere ve 11 aylık sürece baktığımızda Şehrü’l Emin olmadığı olamayacağı ne kadarda belli değil mi?

“Bursa’da ulaşım çok pahalı, kesinlikle ucuzlatılmalı” dediği halde 11 ayda toplam yüzde 116 zam yapan bir insan elbette şehrü’l emin olamaz.

“Çocuklara kantin kart” sözü verip hala sözünü tutmayan insan şehrü’l emin olamaz.

“Her emekliye aylık 2000 TL “söz verip sözünü tutmayana şehrin en güvenilir insanı ünvanı verilmez değil mi?

Daha ne sözler ne sözler, kırtasiye yardımı, her mahalleye kreş, şu kadar km raylı hat…

Şubat ayı büyükşehir belediye meclisi oturumları yapıldı bizde webden izledik not aldık, inanın ben izlerken utandım.

Nerede şehrin en güvenilir şahsiyeti nerde Mustafa Bozbey ve yönetimi.

Önce CHP grup sözcüsü Yücel Akbulut’un konuşmasıyla başlayalım, Yücel Bey yardım almadan konuşamıyor bunu yazmıştım, genel siyaseti seviyor ama hiç beceremiyor, tutarsız cümleler kuruyor.

Yücel Bey konuşurken içindeki başka bir Yücel tam tersi şeyler söylüyor veya Yücel Bey kendisine gönderilmiş bir metni okuyor ki okuduğu metinde çok eklektik bir metin.

Nasıl mı?

Misal şöyle bir cümle kurdu;

“Bağımsızlık ve bütünlüğünü savunduğu için 1 Şubat 1979'da haince öldürülen Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi'yi saygı ve rahmetle anıyoruz.

Pençe kilit operasyonu bölgesinde şehit düşen piyade komando Binbaşı Murat Kemal yetişen Allah'tan rahmet yakınlarımıza ve milletimize sabır diliyoruz.

İdlib'de hava saldırısı sonucu şehit olan 33 asker askerimizi şehadetlerini.

Yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz hepsine minnettarız Ruhları şad olsun”.

Ne kadar vatansever cümleler değil mi? elbette 85 milyon hepimiz bu satırlara katılıyor saygı ve rahmetle anıyoruz.

Ardından şu cümleyi kurdu;

“Esenyurt belediye başkanımız sayın Ahmet Özer'in daha sonra Beşiktaş belediye başkanı sayın Rıza Akpolat tutuklanması, Cumhuriyet Halk Partili Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları.

Üsküdar,Sancaktepe,Fatih, Tuzla, Adalar Şişli ve Beyoğlu Belediye Meclis Üyelerinin tutuklanması bunların hepsinin bir anda olması ülkemiz açısından endişe verici gelişmeler olarak takip ediyoruz”.

Şimdi bu cümleye 85 milyonun katılması mümkün değil, çünkü;

Ahmet Özer PKK üyeliği iddiası ile tutuklandı,

Rıza Akpolat ihaleye fesat karıştırmaktan tutuklandı.

Cumhuriyet Halk Partili Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları PKK üyeliğinden tutuklandı.

Üsküdar Sancaktepe Fatih Tuzla Adalar Şişli ve Beyoğlu Belediye Meclis Üyeleri de PKK bağlantılarından dolayı tutuklandı.

Yani bizce endişe verici bir durum yok ortada, aksine terörün sonlanması teröristin ceza alması tüm insanlığın hayrına olan bir durum.

Yücel Akbulut bu teröristlerin tutuklanmasından niçin tedirgin olduğunu bize açıklamalı veya bu tedirginliğin gerçek adresini bizlere anlatmalı ve esas tedirginliği “Bu kadar PKK’lıyı içimize nasıl yerleştirdik” şeklinde düşünerek hissetmeli.

Yani böyle birbirine zıt iki Yücel Akbulut dinlemek Allah muhafaza sağlık sorunu bile olabilir.

Yücel Bey’e acil şifalar dileyerek Meclis gündemiyle devam edelim.

AK partili meclis üyesi Ali Sait Adiloğlu söz alarak “gündemimiz deprem dediniz, göreve geldiğinizde Arabayatağı ve İstanbul yolundaki kentsel dönüşüm projelerini iptal ettiniz bir yıl geçti çalışıyoruz dediniz ama hala bu projelerden bir haber yok, Sayın Başkan sosyal yardımlarla ilgili seçim öncesinde vaatlerin arasında emeklilere her ay destek olunacak diye önce her heremekliydi sonra ihtiyaç sahiplerine oldu önce her aydı sonra Bayram Bayram bayramdan bayrama oldu önce 2.500 L idi sonra 2.000 oldu destek verdiğiniz sayıda çıkardığınız ses verdiğiniz Reklamdan çok çok az bizim arkadaşlarla Üye olduğumuz bir vakıfta bile sizden daha fazla destek veriyor ihtiyaç sahiplerine ulaşıyoruz yapılan yardımları da billboardlara insanların gözüne sokmuyoruz, diğer bir sosyal yardım vaadiniz de kantin kartı seçim öncesinde ulusal bir kanala demeç verdiniz şimdi çok kısaca Onu da bir dinleyelim neler demişsiniz kesinlikle bir ablamız kardeşimiz geldi neler vereceksiniz çocuğum dedi sabah okula giderken bir simit parası veremiyorum çocuğuma dedi gerçekten çok üzücü bir şey hiç merak etmeyin dedim biz onu da çözeceğizonunla ilgili de hazırlığımız yaptık vatandaşlarımıza o Bursalılara o çocukları için kantin kart verip kantinden çok rahatlıkla simit almasını ya da yanında bir içecek almasını sağlayacağız şimdi o aileler çocuklar anneler sizden simit bekliyor kantinkarttan haber yok”.

Gerçekten güzel bir konuşmaydı, kısaca verdiğiniz sözleri neden tutmadınız? Yardımdan çok, yardım reklamına para harcadınız şeklinde özetlenecek bir konuşmaydı.

Tabi bu gerçekleri duymak, sözünü tutmayan Mustafa Bozbey’i çok sinirlendirdi ve her zaman yaptığı gibi konuyu değiştirme gayretine girdi.

Elinde bir dosya kağıdını sallayarak “senin bu derdini ben biliyorum senin derdin bunlar bunlar bunlar burada sadece Ali Sait Adiloğlu 41 tane faturayı belediyeye 2024'e kadar kestiğini göstermek istiyorum size, sebebi ondan arkadaşlar”.

Şeklinde elleri titreyerek bir konuşma yapmaya daha doğrusu meclisi kışkırtmaya çabaladı ve başarılı oldu ama inandırıcı olamadı.

“Adiloğlu 41 fatura kesmiş” ee fahiş fiyatla mı keşmiş, faturada yer alan mallar belediyeye alınmamış mı, kayıp mı? yani ne olmuş fatura kestiyse?

Sayın Bozbey bu hizmetin faturasız olmasını mı tercih ediyor? Veya bu hizmet karşılığı NilVak’a” bağış”mı istiyor anlaşılmadı

Bozbey, 11 ay yan gelip yatınca bir kâğıda sığınmayı siyasi kurnazlık sanıyor O kağıtla ilgili bir şüphe oluşturmak, o kâğıtta bir yolsuzluk var gibi bir algı oluşturmaya çabaladı ama elbette tutmadı.

Yani Şehrü’l emin olması gereken Mustafa Bozbey’in düştüğü duruma bakar mısınız “bana vaatlerimi ve gerçekliği hatırlatırsanız bende size algıyla, yalanla, iftirayla karşılık veririm” demek istiyor, acınası bir durum.

Sayın Bozbey “AKP”’li ortaklarıyla mesela bıyıklı kralla masada, sahada bu şekilde çalışıyor olabilir ama karşısındaki AK partili bir meclis üyesi yani bir dava adamı, dava adamlarına bu tür sahte masa başı algı oyunları, çocukça “sakın ha” naraları, iftiralar filan sökmez dava adamı her koşulda Bursalının hakkını korur, hakkını arar, vatandaşından aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanır.

Tabi Bozbey provokasyonda başarılı olunca emekliye her ay 2000 TL sözünün bayramdan bayrama olması unutturuldu sanıyor, bayramda bile emekliye para vermediği anlaşılmadı sanıyor.

Bozbey mecliste provokasyon yapınca kantin kart vaadini unutturduğunu sanıyor, çocuklara vaad ettiği simidin hakkını meclis üyeleri bir daha sormayacak sanıyor.

Her meclis oturumunda bu sözler sorulacak sayın Bozbey, bu devletin gönderdiği paranın, emekliye, çocukların bir simidi yerine; reklamlara, araç kiralamalara, heykellere, konserlere nasıl harcandığının hesabı her oturumda sorulacak.

Toplantının sonu Anadolu Arastası’na Bozbey’i yetkili kılma kararı ile bitti, bu arasta hikayesi başlı başına bir Bozbey portresi, şöyle ki temeli FETÖ'CÜ Vali Şehabettin Harput ve Bozbey tarafından 2014 yılında atılan bu proje için yüz milyonlarca lira çöpe gitti, alan çürümeye terk edildi. Şimdi tamamlamak için 800 milyon TL daha gerekiyor, bakalım yetkiyi alan Bozbey neler yapacak hep beraber takipte kalacağız, yoksa bu provokasyonun bir sebebi de bu kararı bu hengamede çıkarmak içimiydi? Yaşayıp göreceğiz.

Şehrül-Emin olmak demek Şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemek demektir.

Şehrül-Emin olmak; bir şehrin güvenilen idarecisi olmak. İdare ederken Hazreti Ömer gibi adil, Hazreti Ebu Bekir gibi sadık. Hazreti Ali gibi vefalı ve yiğit olmak demektir.

Keşke her yerel seçimde bize “Şehrinizin en güvenilir, en adil insanı kimdir diye sorsalar”.

Selam ve saygıyla