Hem dünyada hem de ülkemizde ve üstelik de şehrimizde gerçek gündemlerin dışında tiyatroların ön plana çıktığı bir süreç yaşıyoruz. Herkes her şeyin ne olduğunu niçin yapıldığını biliyor ancak izlemeye ve alkışlamaya da devam ediyor.
Bursa’da son günlerde spor camiasıyla ilgili öne çıkan gelişmeler de enteresan bir havaya bürünüyor. Arka alanını bilmesek de öne çıkan durum belki acemilik belki zamanlama hatası belki de öne çıkma kaygısı. Ancak durduk yere oluşan gündemde tarafların birlikte yıprandığı üstelik geleceğe yönelik de sıkıntıların yaşandığını söylemek mümkün.
Baş döndüren bir hızla yaşanan ve takip etmekte bile zorlanılan süreçte yaşananlar akla o meşhur fıkrayı getiriyor. Öyle çok yoruma gerek kalmadan konuyu özetliyor.
Vaktin birinde bir ağa varmış. Köyündeki köşkünde yaşayan ağa, işlerini görmek için şehire öküzlerin çektiği arabayla gidermiş.
Yine günlerden bir gün işi mi var gezmek mi istemiş yoksa can sıkıntısını mı atmak isterken bilinmez marabasını yanına çağırır ve arabasıyı hazırlatır. Marabayı da yanına alan ağa toprak yolda tangur tungur yol alıyormuş. Belli ki ağa hem egosunu tatmin etmek için ve biraz da eğlenmek için muzurluk yapma isteği sarmış içini…
Öküz arabasını kullanan marabaya dönen ağa , "Sana bir teklifim var” diyor… Maraba merakla ağasının ağzından çıkacak sözleri belklerken ağa, “Şu öküzlerin pisliğini yersen, bu arabayı sana hediye edeceğim” demiş.
Ağanın sözleri karşısında önce irkilen garip maraba bir süre düşünüyor… Öküz arabası O’nun için bir servet… Ağanın sözüne karşı gelmek de olmaz…
İniyor arabadan, öküzlerin henüz çok taze olan dışkılarını eline alıp yiyor… Marabanın dışkıyı yemesiyle birlikte Ağa da sözünü tutuyor. Marabaya dönen ağa, “Araba artık senindir” diyor.
Neyse yola devam ediyorlar ve şehre varıyorlar. Şehirde işlerini gördükten sonra köylerine dönmek için yola çıkıyorlar.
Ağa egosunu tatmin etmek biraz da eğlenmek için yaptığı işten pişman oluyor. Dönüş yolunda kıvranıyor adeta ne yapıp edip arabayı geri almak için düşüncelere dalıyor.
Pişman olan ve çıkış arayan ağa yolun ortasına geldiklerinde karar veriyor ve yine marabasına dönüyor, “Ben arabayı sana verdim ama pişman oldum. Şimdi sen bana geri vermek için ne istersin?”
Tangur tungur giden öküz arabası da yolu yarılamış ve tam da öküzlerin pislediği yere gelmişler. Maraba arabanın sahibi ama onuru kırılmış, ağzının içi dışkı tadında. Ağa gibi o da yaptığına pişman… Ağa’dan bu teklif elince, “Ağam sen de yerdeki dışkının geri kalanını ye, arabayı geri vereyim” diyor.
Ağa çaresiz arabadan iniyor… Artık kurumaya başlamış öküz dışkılarını alıp ağzına atıyor. Maraba arabayı geri veriyor.
Yolun devamında konuşmayan Ağa ve maraba köye geliyorlar… Tam arabadan inecekler, maraba Ağası’na dönüyor:
“- Ağam, giderken bu araba senindi. Döndük, bu araba yine senin… İyi de biz bu dışkıyı neden yedik?”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Bir maraba hikayesi…
Hem dünyada hem de ülkemizde ve üstelik de şehrimizde gerçek gündemlerin dışında tiyatroların ön plana çıktığı bir süreç yaşıyoruz. Herkes her şeyin ne olduğunu niçin yapıldığını biliyor ancak izlemeye ve alkışlamaya da devam ediyor.
Bursa’da son günlerde spor camiasıyla ilgili öne çıkan gelişmeler de enteresan bir havaya bürünüyor. Arka alanını bilmesek de öne çıkan durum belki acemilik belki zamanlama hatası belki de öne çıkma kaygısı. Ancak durduk yere oluşan gündemde tarafların birlikte yıprandığı üstelik geleceğe yönelik de sıkıntıların yaşandığını söylemek mümkün.
Baş döndüren bir hızla yaşanan ve takip etmekte bile zorlanılan süreçte yaşananlar akla o meşhur fıkrayı getiriyor. Öyle çok yoruma gerek kalmadan konuyu özetliyor.
Vaktin birinde bir ağa varmış. Köyündeki köşkünde yaşayan ağa, işlerini görmek için şehire öküzlerin çektiği arabayla gidermiş.
Yine günlerden bir gün işi mi var gezmek mi istemiş yoksa can sıkıntısını mı atmak isterken bilinmez marabasını yanına çağırır ve arabasıyı hazırlatır. Marabayı da yanına alan ağa toprak yolda tangur tungur yol alıyormuş. Belli ki ağa hem egosunu tatmin etmek için ve biraz da eğlenmek için muzurluk yapma isteği sarmış içini…
Öküz arabasını kullanan marabaya dönen ağa , "Sana bir teklifim var” diyor… Maraba merakla ağasının ağzından çıkacak sözleri belklerken ağa, “Şu öküzlerin pisliğini yersen, bu arabayı sana hediye edeceğim” demiş.
Ağanın sözleri karşısında önce irkilen garip maraba bir süre düşünüyor… Öküz arabası O’nun için bir servet… Ağanın sözüne karşı gelmek de olmaz…
İniyor arabadan, öküzlerin henüz çok taze olan dışkılarını eline alıp yiyor… Marabanın dışkıyı yemesiyle birlikte Ağa da sözünü tutuyor. Marabaya dönen ağa, “Araba artık senindir” diyor.
Neyse yola devam ediyorlar ve şehre varıyorlar. Şehirde işlerini gördükten sonra köylerine dönmek için yola çıkıyorlar.
Ağa egosunu tatmin etmek biraz da eğlenmek için yaptığı işten pişman oluyor. Dönüş yolunda kıvranıyor adeta ne yapıp edip arabayı geri almak için düşüncelere dalıyor.
Pişman olan ve çıkış arayan ağa yolun ortasına geldiklerinde karar veriyor ve yine marabasına dönüyor, “Ben arabayı sana verdim ama pişman oldum. Şimdi sen bana geri vermek için ne istersin?”
Tangur tungur giden öküz arabası da yolu yarılamış ve tam da öküzlerin pislediği yere gelmişler. Maraba arabanın sahibi ama onuru kırılmış, ağzının içi dışkı tadında. Ağa gibi o da yaptığına pişman… Ağa’dan bu teklif elince, “Ağam sen de yerdeki dışkının geri kalanını ye, arabayı geri vereyim” diyor.
Ağa çaresiz arabadan iniyor… Artık kurumaya başlamış öküz dışkılarını alıp ağzına atıyor. Maraba arabayı geri veriyor.
Yolun devamında konuşmayan Ağa ve maraba köye geliyorlar… Tam arabadan inecekler, maraba Ağası’na dönüyor:
“- Ağam, giderken bu araba senindi. Döndük, bu araba yine senin… İyi de biz bu dışkıyı neden yedik?”