Bu ne ilk ne de son olacak doğrusu. Bursa’nın birinci ve acil konusu şüphesiz kentsel dönüşüm. Daha önemlisi kent merkezinde 8 bin 500’e yaklaşan kaçak çarpık ve kontrolsüz sanayi tesisinin bir an önce kurulacak OSB’lere aktarılarak kontrol altına alınması hayati önem taşıyor.

Sorun aslında herkesin gördüğü ancak adım atma noktasında çok da gönüllü olmadığı bir alan. Malum Bursa sanayiye doydu yeni bir sanayi bölgesine gerek yok lobisinin şimşeklerini kimse üzerine çekmek istemiyor. Oysa ihtiyaç artıyorsa bu legal ya da illegal yoldan karşılanıyor. Yani OSB istemezük tavrının karşılığı kaçak plansız ve kontrolsüz bir fabrika çöplüğüne dönüşmesini sağlamak oluyor Bursa’nın…

Tam 8 yıldır BTSO ve BTSO Başkanı İbrahim Burkay, sayıları 8 bin 500’ü bulan bu kaçak çarpık ve sağlıksız yapıdaki üretim tesislerinin kurulacak KOBİ OSB’lere taşınması, ortaya çıkacak muazzam bir alanın da Bursa’nın kentsel dönüşümü için kullanılması gerektiğini söylüyor. Her fırsatta bu durumun risklerine dikkati çekerek, olması gerekeni anlatıyor ancak lobiler ve çekimser kalan yerel yönetimler nedeniyle bu adım bir türlü atılamıyor. Hem de bu tesislerin 5 binden fazlasından imza alınmasına rağmen.

Dün Vakıfköy’de yaşanan fabrika yangını bir kez daha acı gerçeği yüzümüze vurdu. Bir felaket ucuz atlatıldı. Ancak aynı riski her an yaşamaya devam ediyor Bursa. Yangınla birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bzobey’in açıklamalarını da okuduk. Yeni bir planlamadan bahsediyor. Olması gereken de o.

Burada Bursa açısından acil ve hayati bir konu var ve bir an önce adım atılması gerekiyor. Bildiğimiz kadarıyla Alinur Aktaş döneminde Bursa 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı ya da Bursa Anayasası diye bilinen plan tamamlanmıştı. Ancak planın önemli bir eksiği vardı ve o nedenle de uygulamaya alınmamıştı. Planda sanayi bölgeleri için yeni bir alan gösterilmemesi nedeniyle Ankara ve Bursa’daki karar vericiler planın uygulanmasına soğuk baktılar. Ancak artık konu ötelenecek ertelenebilecek bir durumda değil.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Metropolitan Planı çalışmalarına başladıklarını ve 2-3 yıl içinde bunu tamamlama gayreti içinde olacaklarını açıklamıştı. Oysa Bozbey’in önünde zaten hazır bir plan var ve bunun üzerinden yapılacak düzeltmelerle zaman kaybı minimum seviyeye inebilir. Sadece sanayi alanları belirlenerek işaretlendiğinde plan tıkır tıkır işleyebilecek halde.

Sıfırdan yeni bir plan için kaybedilecek süreye Bursa’nın ne vakti var ne de o büyük riski alabilecek durumda. Plan hızlı bir şekilde devreye girdiğinde hemen şehir içindeki tüm üretim tesisleri (ki bunların büyük kısım aynı zamanda kirletici sanayi tesisleri) oluşturulacak OSB’lere aktarılabilir. Ortaya çıkacak muazzam araziler ise kentin rekreasyonunun yanı sıra kentsel dönüşümü için eşsiz bir fırsat olarak kullanılabilir.

Burada sadece irade kullanılması gerekiyor ve bu kent bu iradenin kullanılmasını bekliyor. Siyasetten uzak olarak kentin acil ihtiyacı olan bu adımı atmalı Bursa. Büyükşehir’in elinde bir plan var. BTSO’nun çalışmaları var. Yine akademik odaları, üniversiteleri ve sivil toplum kuruluşları var. Bursa’da akıl var, plan var proje var sadece bunun iradeye dönüşmesi gerekiyor. Artık hamasettin dışına çıkarak adım atma zamanıdır.

Bir kez daha altını çizmekte yarar var. Kamunun ve siyasetin birinci ödevi ve görevi ihtiyacı ve sorunu önceden görüp hissedip bunun için önlem almak. Altyapı oluşturmaktır. Bir şehirde fabrikalar yerine sığmıyor ve genişleme eğilimi gösteriyorsa yok fabrika istemiyoruz yok yine OSB itmezük yaklaşımları kaçağı plansızlığı ve riski beraberinde getirir.

Güç kamu ve siyasetin elindedir. Doğru planlama ve doğru tespitlerle sorunu aşmak da onun görevidir. Kişilerin şahsi menfaatleri ya da siyasi kaygıları bunun önüne geçmemelidir. Sanayi de ihracatta iddiası olan bir şehrin fantastik bakışlara, melankolik yaklaşımlara değil gerçekçi ve vizyonu olan adımlara ve felsefelere ihtiyacı var.

Şehir müteahhitler tarafından talan edilirken sesini çıkarmayanların konu üretime ve sanayiye gelince kaplan kesilmelerinin nedeni şüphesiz, rant kaygısıdır. Rant kaygısı şehri yaşanmaz ve risk altına alan bir yapının güçlenmesine ve mevcudunu korumasına sebep olmamalıdır. Doğru olan ortadadır ve gereği yapılmalıdır.

Dolayısıyla şehir içinde kalan kaçak çarpık ve kontrolsüz üretim alanlarının hızla ve zaman kaybetmeden belirlenecek alanlarda yapılacak OSB’lere aktarılması acil ve elzem bir ihtiyaç ve zarurettir. Hızla BTSO-Büyükşehir ve ilgili dinamikler bir araya gelerek adım atmalı ve bu sorundan biran önce Bursa’yı kurtarmalıdır. Bursa iddialı bir şehirdir ve bu iddiası her alana sirayet eder. Bursa, kaçak çarpık ve risk taşıyan bu kaostan bir an önce kurtarılmalıdır.

Şehri inatlarla değil akılla yönetmenin vaktidir.