Dünya’da 80 yılını devirmiş bir isim Cavit Çağlar. Nasıl olmuşsa hayat onu hep paranın olduğu yerlere çekmiş(!). Bakmayın siz ara sıra kendisiyle ilgili yazdıklarımıza hüzünlenip saçma sapan iddialarla bizi yargıya şikayet etmesine. O da biliyor doğruları ama 80’inde öyle bir dünya işlerine kendini kaptırmış ki, bir şekilde gündeme tutunmak için yapmadığını bırakmıyor.

Yazdırdığı kitap yeterince etki etmediği için aylardır bulabildiği her basın yayın organına başka hikayelerle konuk oluyor, öne çıkmanın telaşı içinde çabalayıp duruyor. Mahareti kendinden menkul başyazara Ahmet Emin Yılmaz’ın yazdıklarını cilalama ve boyama işlerini kimse iplemediğinden bir dünya da para döküyor bu kanallara Cavit ağa…

Son olarak T24’ten Cansu Çamlıbel’e uzun mu uzun ama okuması oldukça eğlenceli olan bir mülakat vermiş bizim Cavit Çağlar. Hala 40 yıl önceki gibi ülkeyi karıştırabileceğini, iki kelime ile gündemi değiştirebileceğini dahası hükümetleri etkileyerek istediklerini yaptıracağını sanıyor. Aydın Doğan zamanında uyanıp o işlere tövbe etti ama Çağlar azimle yürüyor.

Cansu Çamlıbel röportajını okumaya başlarken dünyanın en mühim insanının aslında Cavit Çağlar olduğunun ortaya çıkacağını tahmin edemiyordum (!). Röportaj ilerledikçe Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in aslında önemli olmadıklarını, o dönemde ne yapıldıysa Cavit Çağlar tarafından yapıldığını öğreniyoruz. Bildiğiniz Türk devleti Atatürk’ten sonra Cavit Çağlar tarafından dizayn edilmiş iyi mi?

Misal Cavit Çağlar PKK ve terör sorununu ta 90’lı yılların başında neredeyse çözüyormuş ama nasip işte Turgut Özal ölmüş. İyi de arkadaş Özal öldü ertesi gün yerine babam dediğin Demirel geldi. Daha kolay çözerdin da! Toplumun aklıyla alay ediyor tabi. Bahsettiği yıllar PKK’nın en azgın en kudurduğu yıllar. Belli bölgelere bu ülkenin toprağı olan şehirlere aylarca askerin giremediği yıllar. Cavit bey bir dönemin meşhur söylemi olan ver kurtulla çözecekti herhalde PKK ve terör sorununu.

Röportajda çok ilginç yerlerde var. Hayırdır Cavit Çağlar, devlet içinde devlet mi kurdun denilebilecek. Selahattin Demirtaş denen teröristle ilgili açıklamaları örneğin. “Selahattin tutuklanmadan bir hafta önce Ahmet Türk ve Sırrı Sakık ile toplantı yaptık, 'Silah bırakma çağrısı yapmazsanız hükümet değil, devlet sizi içeri alacak' dedim.” İyi de hangi sıfatla hangi yetkiyle bu tür toplantılar düzenledin Cavit bey. Selahattin dediğin adam terörist olduğu gerekçesiyle şu an hapis yatıyor.

Cavit Çağlar’ın derdi geçmişteki olaylara açıklık getirmek değil tabi işine geldiği gibi sunarak bugünün siyasi odaklarına ve güç merkezlerine beni de görün mesajı vermek. O nedenle hikayeden hikayeye atlayıp kendince bir senaryoyu dillendiriyor. Ankara Orduevi’nde askerlik yapmasından orada tüm siyasi liderlerle dostluk kurmasına fantastik bir hikaye anlatıyor. İnanmasak da yiyoruz tabi nede olsa koca Cavit bey anlatıyor. Orduda hiç olmayacak birşey oluyor ve 7 ay evvel askerden dönüyor. O rapor diyor inşallah çürüğe çıkarmamıştırlar…

Bir Fener Rum Patriği hikayesi var onu geçiyorum bize bile çok fantastik geldi. Hikayelerin çoğunun kahramanı ölmüş, hayatta olanlar ise mevzuya dahil olmayacak kişiler. Yani Cavit Çağlar kendi sahasında top çevirmeye devam ediyor.

Ve geliyoruz en eğlenceli bölümlerden birisine. Ermenistan sınırını kendisinin kapattırdığını söylüyor ve o dönem bakanlar kurulu kararlarının hepsinin altında imzasının olduğunu ifade ediyor. Zahmet buyurmuşsunuz o kabinedeki bakanlardan biri olmanız nedeniyle imza buyurmuş olma ithtimaliniz var diyebilir okuyanlar.

Cavit Çağlar hiç değişmez. 8’inde neyse 80’inde de o. 40 yıl önce de 25 bin kişiye ekmek veriyorum naraları atardı, bugünde sanki kölelerinden bahseder gibi AK Parti’nin ilk seçiminde hem kendisinin hem de yanında çalışan 25 bin kişinin AK Parti’ye oy verdiğini söylüyor. Öyle bir şey olduğunu kimse iddia edemez tabi ama Cavit Çağlar’ın hükümete doğru bir rüzgar estirmesi lazım. Devamında batık bankalar meselesine geliyor ama burada mülakat gerçekten ciddiyetinden oldukça uzaklaşmış anladığım kadarıyla ABD’nin kendisini kazıkladığı ve ayıp ettiğini söylüyor. (Etibank ve İnterbank davaları nedeniyle ABD’ye kaçan ve orada kırmızı bülten kapsamında yakalanan Çağlar 5 milyon dolar kefalet önerince ABD mahkemesi kendisinden şüphelenip Türkiye’ye iade etmişti). Tertemizmiş Cavit Çağlar ama ABD Türk devletine inanmış kendisine anlamamış iyi mi. Bakın mülakatın o bölümüne verdiği cevap aynen şöyle; “Sadettin Tantan denen o sahtekâr adam. Ama Amerika da bunlara inandı. Tutamadılar beni Amerika'da zaten, 13 günde Türkiye'ye döndüm. Buraya geldik, 9,5 ay yattık. Ben 700 seneyle yargılandım, beraat ettim. Beraat ettim ama yazık oldu benim çocuklarıma.” Halen Çukurova ile davaları devam eden Çağlar birkaç yıl önce tartışmalı bir şekilde TMSF ile helaleşmişti.

Fazla uzatmadan mülakattaki iki yere daha değinerek Rus uçağı krizini ben çözdüm ve APO’yu benim jetimle getirdiler hikayesi artık iş görmediği için S-400’lerin satışı için devreye girmeye de karar vermiş anladığımız kadarıyla Cavit bey. Türkiye elden çıkarmalıymış. Zaten kullanamıyormuş. NATO üyesinde olmazmış. Memleketi Yunanistan’da S-300’ler var 30 yıldır her gün patlatıyorlar herhalde.

Azerbaycan’da Ebulfez Elçibey’in devrilerek yerine Haydar Aliyev’i getiren de bizim Cavit Çağlar’mış. O derece etkiliymiş ama o günlerde rahmetli Ebulfez Elçibey’in Türkiye'den 3 helikopter istedim göndermediler sözlerini unutmuş görünüyor. O kadar gücünüz vardı masum insanların tahliyesi için neden helikopterleri göndermediniz diye birileri sorabilir Cavit bey… He bir de bu Elçibey-Aliyev değişimini Alparslan Türkeş’e rağmen yapmış.

Heybetini gizli tut yiğidim yürüyüşün dünyayı ürkütüyor….
Ha bir de hükümete ayar vermiş Cavit bey. Enflasyonu düşürün yoksa 2025 baharında seçim olur diye… Memleket ne yiğitler yetiştiriyor…