Cuntanın gölgesinde CIA ile işbirliği yapıp siyasi tutuklulara işkence yapan, kobay olarak kullanan bir kurumun kurucusu ve başındaki bir ismin ölümüne üzülecek kadar insanlıktan çıkmayacağız.
Allah’tan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan başka Muazzez İlmiye Çığ’ın geçmişini unutan aklı başında hiçbir bakan ve devlet yetkilisi, ölümünün ardından methiyeler dizmedi. Bakan bey de bu ayıbıyla yüzleşir umarım. Bahse konu 110 yaşında ölen Muazzez İlmiye Çığ, insanlık dışı uygulamaların bir figüranı ve CIA aparatı vakfıyla bu ülkenin insanlarına cuntayla da işbirliği yaparak insanlık dışı muamele etmiş bir kişi. Dahası İslam dinine ve bu milletin değerlerine hakaret etmesiyle de bilinen ve ne yazık ki yaptıklarının hesabını vermeden giden bir kişi….
Bakmayın siz bu ülkede muhalifim diye şuursuzca millete rağmen birilerini kutsayan zübüklere. Bu ülke ve bu millet kendine yapılanları da bilir dostunu düşmanını da. Üstelik bu kez sağı solu İslamcısı vs yok. Tüm millete hakaret eden yetmezmiş gibi CIA aparatı olarak cuntayla birlikte bu ülkenin insanına en ağır zulmü yapıp, siyasi tutukluları ABD ilaçları için kobay olarak kullanan bir isimdi Muazzez İlmiye Çığ… Kimse öyle Atatürk Türkiyesi vs diye bu ölen şahsı öne sürmesin, sağcısı da solcusu da nasıl bir insan haini olduğunu gayet iyi bilir.
Gelelim hikayemize. Muazzez İlmiye Çığ, CIA'nın Türkiye'deki deneylerinin merkezinde yer alan HZİ Vakfı’nı ABD’ye kaçan ağabeyi Prof. DR. Turan İtil ile kuran Muazzez İlmiye Çığ, bugün arkasından rahmet değil lanet okunan bir isim. Sosyal medya da sağcısı solcusu bu ülkenin insanları HZİ Vakfı ve bu ülkeye yaşattıklarını çarşaf çarşaf yazıyor. Kendisine rahmet dileyen 3-5 kendini bilmez dışında kimsenin itibar etmemesi ise oldukça önemli.
“HZİ”, Hatice Zahit İtil’in baş harfleriydi. Hatice Zahit İtil, Prof. Dr. Turan İtil ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın anneleriydi. “Nöropsikiyatri” alanında faaliyet gösteren bir vakıftı bu. Pek bilinen bir vakıf değildi HZİ. Ancak 1980 darbesinin ardından Mamak, Metris. Erzurum gibi siyasi tutukluların kaldığı cezaevlerindeki faaliyetleri ve oradaki insanlara yaptıkları insanlık dışı uygulamaları bir döneme damga vurmuştu.
Bunları deşifre eden de 1980 darbesi ile başa gelen cuntacıların en fazla eziyet ettiği isimlerden birisi olan “Ülkücü” Muhsin Yazıcıoğlu’nun ekibinden Recep Küçükizsiz oldu. Küçükizsiz, cezaevinden çıkıp uzun yıllar yurtdışında kaçak yaşadıktan sonra 2011 yılında ülkeye döndüğünde televizyonda bilirkişi sıfatıyla konuşan işkencecisi Turan İtil’i tanıdı ve mahkemeye başvurdu. Binlerce kurbanı olan Muazzez İlmiye Çığ'ın kardeşi Turan İtil böylece işkenceyle ilgili resmi soruşturmanın konusu oldu.
Muazzez İlmiye Çığ'ın kardeşi Turan İtil vakıf adına 12 Eylül’ün en karanlık yıllarında generallerin teşvikiyle Mamak, Metris, Erzurum gibi siyasi tutuklu ve hükümlülerin çoğunlukta olduğu hapishanelerde tutsaklar üzerinde farmakolojik deneyler yaptı. Hatta seçilen bazı mahkumlar adı geçen vakfa taşındı, burada da “bilimsel” deneylere tabi tutuldular. Vakfa yakın oturan site sakinleri kafalarında tuhaf başlıklar ve kablolar olan insanlar gördüklerini söylüyorlardı. Vakfın kurbanları deneylerin farmakoloji ile sınırlı olmadığını; hipnoz, beyin fizyolojisi, elektromanyetizma gibi “zihin kontrolü” ile alakalı alanları kapsadığını açıklıyorlar.
Muazzez İlmiye Çığ, Nokta Dergisi'nde yayımlanan bir yazıda tutsaklara "zihin kontrolü" ve kimyasal ilaçlarla "deney" adı altında yaptıkları işkencelerle ilgili olarak "deneyler"in tutukluların rızası dahilinde olduğu yalanını söylemişti. Buna rağmen yargılanmadığı gibi bir de bazı aklını yitirmişler tarafından neredeyse kutsandığını unutmayalım.
"Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı ve sadece fahişeler başını örterdi" diyerek başörtüsünün çıkışını Sümerler'in 'tapınak fahişeleri'ne dayandıran Muazzez İlmiye Çığ, İslam düşmanı Müslüman düşmanı bir tip olarak yaşayıp öldü.
Gazeteci Abdurrahman Dilipak, bugün Kemalistlerin kutsamaya çalıştığı İlmiye Çığ için yaptığı yorumda "ABD'de CIA'nın UK ULTRA olarak bilinen BEYİN KONTROL deneylerinin insanlar üzerinden denenmesi yasaklanınca, CIA Türkiye'de HZİ Vakfını örgütledi. Bu deneyler Türkiye'de yapıldı. İlmiye Çığ, zamane çakma solcularına ve Kemalistlere siz oraya değil, buraya bakın diye Sümer masalları anlatıyordu. O zamanki solcular, HZİ Vakfını basmıştı oysa..." dedi.
Nokta Dergisi’nin 17 Mart 1985 tarihli sayısının kapağını paylaşarak "HZİ Vakfı: İlmiye Çığ, CIA'nın kurdurduğu bu vakfın kurucularındandı" ifadelerine yer verdi. Tüm bunlar ortadayken hala belli kesimlerin bu kadını kutsaması akıl yitirmekten ileri bir şey olamaz.
Sosyal medyadan görebildiğimiz kadarıyla bazı CHP’liler ve siyasi zübükler Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından dünyaca ünlü bilim insanı, bilmem ne paylaşımlarını görünce bunların insanları ahmak zannetiğine inancımız daha da pekişti.
Dilipak yazısında önemli bir noktaya daha işaret ediyor. CHP’li arkadaşlara söylemeden edemeyeceğim. Halkçı Parti (1985 sonrasında SHP) 17. Dönem İçel Milletvekili Ali İhsan Elgin'in söz konusu sayıyı referansla verdiği soru önergesi ortada. Sonrasında CIA projesi olduğu da yukarıda bahsettiğim süreçte ortaya çıkmıştı. İşte Dilipak’ın yazısının o bölümü: "İlmiye Çığı' savunan CHP'lilere bir haberim var. Halkçı Parti'den İçel Mv. Ali İhsan Elgin, İlmiye Çığ hakkında TBMM de bir yazılı soru önergesi vermiş. Zahmet edip bir bakarsanız!.. Tabii cevaplar usulüne uygun olduğu yönünde, ama daha sonra bu konunun bir CIA projesi olduğu yazıldı-çizildi ama, işin üstü örtüldü gitti".
Muazzez İlmiye Çığ ve HZİ Vakfı üzerinden kısa bir araştırma yaptığınızda özellikle X’te çok daha fazlasını bulmanız mümkün. Özellikle Muazzez İlmiye Çığ için ağıt yakan Kemalist kesimin sol ideolojiden gelen isimlerin neler yazdığını bir kez daha sindire sindire okumalarını öneririm. Bir de hem milliyetçi hem de müslüman kesimin bir iki laf etmemelerini esefle kınıyor olduğumu belirteyim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
İnsanlığım rahmet okumaya müsaade etmiyor!
Cuntanın gölgesinde CIA ile işbirliği yapıp siyasi tutuklulara işkence yapan, kobay olarak kullanan bir kurumun kurucusu ve başındaki bir ismin ölümüne üzülecek kadar insanlıktan çıkmayacağız.
Allah’tan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan başka Muazzez İlmiye Çığ’ın geçmişini unutan aklı başında hiçbir bakan ve devlet yetkilisi, ölümünün ardından methiyeler dizmedi. Bakan bey de bu ayıbıyla yüzleşir umarım. Bahse konu 110 yaşında ölen Muazzez İlmiye Çığ, insanlık dışı uygulamaların bir figüranı ve CIA aparatı vakfıyla bu ülkenin insanlarına cuntayla da işbirliği yaparak insanlık dışı muamele etmiş bir kişi. Dahası İslam dinine ve bu milletin değerlerine hakaret etmesiyle de bilinen ve ne yazık ki yaptıklarının hesabını vermeden giden bir kişi….
Bakmayın siz bu ülkede muhalifim diye şuursuzca millete rağmen birilerini kutsayan zübüklere. Bu ülke ve bu millet kendine yapılanları da bilir dostunu düşmanını da. Üstelik bu kez sağı solu İslamcısı vs yok. Tüm millete hakaret eden yetmezmiş gibi CIA aparatı olarak cuntayla birlikte bu ülkenin insanına en ağır zulmü yapıp, siyasi tutukluları ABD ilaçları için kobay olarak kullanan bir isimdi Muazzez İlmiye Çığ… Kimse öyle Atatürk Türkiyesi vs diye bu ölen şahsı öne sürmesin, sağcısı da solcusu da nasıl bir insan haini olduğunu gayet iyi bilir.
Gelelim hikayemize. Muazzez İlmiye Çığ, CIA'nın Türkiye'deki deneylerinin merkezinde yer alan HZİ Vakfı’nı ABD’ye kaçan ağabeyi Prof. DR. Turan İtil ile kuran Muazzez İlmiye Çığ, bugün arkasından rahmet değil lanet okunan bir isim. Sosyal medya da sağcısı solcusu bu ülkenin insanları HZİ Vakfı ve bu ülkeye yaşattıklarını çarşaf çarşaf yazıyor. Kendisine rahmet dileyen 3-5 kendini bilmez dışında kimsenin itibar etmemesi ise oldukça önemli.
“HZİ”, Hatice Zahit İtil’in baş harfleriydi. Hatice Zahit İtil, Prof. Dr. Turan İtil ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın anneleriydi. “Nöropsikiyatri” alanında faaliyet gösteren bir vakıftı bu. Pek bilinen bir vakıf değildi HZİ. Ancak 1980 darbesinin ardından Mamak, Metris. Erzurum gibi siyasi tutukluların kaldığı cezaevlerindeki faaliyetleri ve oradaki insanlara yaptıkları insanlık dışı uygulamaları bir döneme damga vurmuştu.
Bunları deşifre eden de 1980 darbesi ile başa gelen cuntacıların en fazla eziyet ettiği isimlerden birisi olan “Ülkücü” Muhsin Yazıcıoğlu’nun ekibinden Recep Küçükizsiz oldu. Küçükizsiz, cezaevinden çıkıp uzun yıllar yurtdışında kaçak yaşadıktan sonra 2011 yılında ülkeye döndüğünde televizyonda bilirkişi sıfatıyla konuşan işkencecisi Turan İtil’i tanıdı ve mahkemeye başvurdu. Binlerce kurbanı olan Muazzez İlmiye Çığ'ın kardeşi Turan İtil böylece işkenceyle ilgili resmi soruşturmanın konusu oldu.
Muazzez İlmiye Çığ'ın kardeşi Turan İtil vakıf adına 12 Eylül’ün en karanlık yıllarında generallerin teşvikiyle Mamak, Metris, Erzurum gibi siyasi tutuklu ve hükümlülerin çoğunlukta olduğu hapishanelerde tutsaklar üzerinde farmakolojik deneyler yaptı. Hatta seçilen bazı mahkumlar adı geçen vakfa taşındı, burada da “bilimsel” deneylere tabi tutuldular. Vakfa yakın oturan site sakinleri kafalarında tuhaf başlıklar ve kablolar olan insanlar gördüklerini söylüyorlardı. Vakfın kurbanları deneylerin farmakoloji ile sınırlı olmadığını; hipnoz, beyin fizyolojisi, elektromanyetizma gibi “zihin kontrolü” ile alakalı alanları kapsadığını açıklıyorlar.
Muazzez İlmiye Çığ, Nokta Dergisi'nde yayımlanan bir yazıda tutsaklara "zihin kontrolü" ve kimyasal ilaçlarla "deney" adı altında yaptıkları işkencelerle ilgili olarak "deneyler"in tutukluların rızası dahilinde olduğu yalanını söylemişti. Buna rağmen yargılanmadığı gibi bir de bazı aklını yitirmişler tarafından neredeyse kutsandığını unutmayalım.
"Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı ve sadece fahişeler başını örterdi" diyerek başörtüsünün çıkışını Sümerler'in 'tapınak fahişeleri'ne dayandıran Muazzez İlmiye Çığ, İslam düşmanı Müslüman düşmanı bir tip olarak yaşayıp öldü.
Gazeteci Abdurrahman Dilipak, bugün Kemalistlerin kutsamaya çalıştığı İlmiye Çığ için yaptığı yorumda "ABD'de CIA'nın UK ULTRA olarak bilinen BEYİN KONTROL deneylerinin insanlar üzerinden denenmesi yasaklanınca, CIA Türkiye'de HZİ Vakfını örgütledi. Bu deneyler Türkiye'de yapıldı. İlmiye Çığ, zamane çakma solcularına ve Kemalistlere siz oraya değil, buraya bakın diye Sümer masalları anlatıyordu. O zamanki solcular, HZİ Vakfını basmıştı oysa..." dedi.
Nokta Dergisi’nin 17 Mart 1985 tarihli sayısının kapağını paylaşarak "HZİ Vakfı: İlmiye Çığ, CIA'nın kurdurduğu bu vakfın kurucularındandı" ifadelerine yer verdi. Tüm bunlar ortadayken hala belli kesimlerin bu kadını kutsaması akıl yitirmekten ileri bir şey olamaz.
Sosyal medyadan görebildiğimiz kadarıyla bazı CHP’liler ve siyasi zübükler Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından dünyaca ünlü bilim insanı, bilmem ne paylaşımlarını görünce bunların insanları ahmak zannetiğine inancımız daha da pekişti.
Dilipak yazısında önemli bir noktaya daha işaret ediyor. CHP’li arkadaşlara söylemeden edemeyeceğim. Halkçı Parti (1985 sonrasında SHP) 17. Dönem İçel Milletvekili Ali İhsan Elgin'in söz konusu sayıyı referansla verdiği soru önergesi ortada. Sonrasında CIA projesi olduğu da yukarıda bahsettiğim süreçte ortaya çıkmıştı. İşte Dilipak’ın yazısının o bölümü: "İlmiye Çığı' savunan CHP'lilere bir haberim var. Halkçı Parti'den İçel Mv. Ali İhsan Elgin, İlmiye Çığ hakkında TBMM de bir yazılı soru önergesi vermiş. Zahmet edip bir bakarsanız!.. Tabii cevaplar usulüne uygun olduğu yönünde, ama daha sonra bu konunun bir CIA projesi olduğu yazıldı-çizildi ama, işin üstü örtüldü gitti".
Muazzez İlmiye Çığ ve HZİ Vakfı üzerinden kısa bir araştırma yaptığınızda özellikle X’te çok daha fazlasını bulmanız mümkün. Özellikle Muazzez İlmiye Çığ için ağıt yakan Kemalist kesimin sol ideolojiden gelen isimlerin neler yazdığını bir kez daha sindire sindire okumalarını öneririm. Bir de hem milliyetçi hem de müslüman kesimin bir iki laf etmemelerini esefle kınıyor olduğumu belirteyim.