Ne yazık ki bizim coğrafyamızda milli yas bile bir anlam ifade etmez hale gelmiş durumda. Ne yazık ki kavramların içini doldurmak yerine içini boşaltmaya enerjimizi harcıyoruz. Bolu’daki yangın faciası, neresinden tutarsanız tutun tutarsız ve skandallar silsilesi.
Burada şu detayı gözlerden kaçırmayalım. Konu insan yaşamı, yaşam güvenliği. Mesela en fazla 5 kişinin seyahat ettiği otomobiller için 2 yılda bir fenni muayene zorunluluğu var. Araç tepeden tırnağa gözden geçirilerek tam 33 farklı testten geçiyor. Bu yol ve can güvenliği için Avrupa standartlarında doğru bir adımken, yüzlerce kişinin konakladığı, eğlendiği, bir arada olduğu halka açık yerler olan otel, motel, sinema, AVM gibi yerlerde aynı hassasiyeti neden göstermez kanun koruyucu ve uygulayıcılar?
Bolu faciasının ardından adeta herkes birbirini suçluyor. Onlarca kişi yanarak ya da dumandan boğularak ölmüşken, işin içinden sıyrılmak için saçma sapan açıklamalar birbirini izliyor. En azından 5 yılda bir bu toplu bulunulan ve halka açık yerlerin yangın deprem ve benzeri risklere karşı yeterlilik denetiminden neden geçmez? Neden katı kurallarla çerçevelenmez ve asla tavizsiz bu denetimler uygulanmaz?
Bolu’daki yangın felaketinin ardından doğal olarak gözler kış turizm merkezlerine çevrilmiş durumda. Birkaç günde gündemden düşecek olması bir başka acayiplik. Bursa’da mesela doğal olarak dikkatimiz Uludağ Turizm Merkezi’ne çevrilmiş durumda. Kurulduğu günden beri sorunlar yumağı olan, bir türlü modern ve çağdaş bir kayak merkezi haline getirilemeyen Uludağ’da durum ne? Bilmiyoruz?
40-50 yıllık otellerin olduğu daha otopark sorunun bile doğru düzgün çözümlenemediği Uludağ kayak Merkezi ile ilgili benzer riskler var mı? Bilmiyoruz? Zaten kamuoyu denetimi yapılıp yapılmadığını, gereken tedbirlerin alınıp alınmadığını, risklere karşı nasıl önlemler alındığını ya da alınmadığını ancak yaşanan bir olumsuzluk ya da felaketin ardından öğrenebiliyor.
Oysa Turizm Bakanlığı var? İlgili yerel yönetimler var? Devletin denetim mekanizması olan bir çok ilgili birimi var. Zaman zaman sistematik bir şekilde bu denetimlerin yapılıp kamuoyuyla paylaşılması neden sağlanamıyor?
Turizm Bakanlığı örneğin bu tesislere tam tüm önlemleri almadan neden ruhsat veriyor? Mesela Bolu Valisi üstelik özel idare bölgesinde olan bu oteli ya da otelleri neden denetletmemiş? Sorular sorular… Konumuz sadece Bolu değil… Türkiye genelinde 500 civarında AVM var. Bir o kadar çarşı, yüzlerce sinema, konaklama tesisleri, yaz turizmi ile ilgili binlerce devasa oteller… Bunların hangisi ne kadar denetleniyor bilen var mı?
Sorun şu ki tepeden tırnağa bir zihniyet devrimi oluşmadan ve sorumluluk alanları ve bunların karşılığında hesap verme ve bedel ödeme mekanizmalarının tam anlamıyla oluşturulana kadar milli yas hikayelerimiz bizim bitmez, bitmeyecek… Teknik alanlarımızı, insan yaşam alanlarını, insanı yaşam standartlarını biz siyasetin dışına bilime ve teknik alanlara terk edip, şaşmaz standart uygulamaları getirmeden ne yasımız biter ne gözyaşımız…
3-5 haramzade servetine servet katsın diye denetimleri yapmaz, yapmayana hesap sormaz, denetim yapanı ise korumazsa sistem, yani siyaset teknik alandan elini çekmezse, bu 3 dünya felaketlerini yaşamaya devam edeceğiz…
Milli yasa değil milli bir dayanışma milli bir yapıya ve en önemlisi adil ve herkesin uymak zorunda olduğu kural ve kaideleri tavizsiz uygulamaya ihtiyacımız var... Birkaç gün sonra gündemden düşecek bu felaketin bir daha yaşanmayacağına, burada sorumluların en ağır şekilde cezalandırılacağına, kim olduğuna bakılmaksızın hesap sorulacağına inanan kaç kişi var? Felaketten daha büyüğü de bu değil mi? İnsanlar her defasında bir çok açıklama ve devlet çalışanlarının söylemlerine rağmen benzer felaketle yine yaşıyor yine yaşıyor.
Çok değil birkaç gün önce Afrika’da yaşanan bir olayı hatırlatarak tamamlayalım. Nijerya Eyalet Acil Durum Yönetim Ajansı (SEMA) Niger Eyalet Genel Müdürü Abdullahi Baba-Arah, yerel televizyona yaptığı açıklamada, Dikko-Maje karayolunda akaryakıt tankerinin patlaması sonucu 77 kişinin öldüğünü duyurdu. Ne kadar benzer felaketler öyle değil mi? Afrika’nın ortasında devlet bile sayılamayacak yapılarla aynı pozisyonda yer alamayız. Kusura bakmayın bin yıllardan beri devlet geleneği, millet olgusu olan Türkiye’nin Nijer’le benzer özellikler taşımasını kabul edemeyiz.
Rahmet olsun ölenlerimize ve Allah büyük sabır versin geride kalanlara…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Milli yas ne ifade eder ki?
Ne yazık ki bizim coğrafyamızda milli yas bile bir anlam ifade etmez hale gelmiş durumda. Ne yazık ki kavramların içini doldurmak yerine içini boşaltmaya enerjimizi harcıyoruz. Bolu’daki yangın faciası, neresinden tutarsanız tutun tutarsız ve skandallar silsilesi.
Burada şu detayı gözlerden kaçırmayalım. Konu insan yaşamı, yaşam güvenliği. Mesela en fazla 5 kişinin seyahat ettiği otomobiller için 2 yılda bir fenni muayene zorunluluğu var. Araç tepeden tırnağa gözden geçirilerek tam 33 farklı testten geçiyor. Bu yol ve can güvenliği için Avrupa standartlarında doğru bir adımken, yüzlerce kişinin konakladığı, eğlendiği, bir arada olduğu halka açık yerler olan otel, motel, sinema, AVM gibi yerlerde aynı hassasiyeti neden göstermez kanun koruyucu ve uygulayıcılar?
Bolu faciasının ardından adeta herkes birbirini suçluyor. Onlarca kişi yanarak ya da dumandan boğularak ölmüşken, işin içinden sıyrılmak için saçma sapan açıklamalar birbirini izliyor. En azından 5 yılda bir bu toplu bulunulan ve halka açık yerlerin yangın deprem ve benzeri risklere karşı yeterlilik denetiminden neden geçmez? Neden katı kurallarla çerçevelenmez ve asla tavizsiz bu denetimler uygulanmaz?
Bolu’daki yangın felaketinin ardından doğal olarak gözler kış turizm merkezlerine çevrilmiş durumda. Birkaç günde gündemden düşecek olması bir başka acayiplik. Bursa’da mesela doğal olarak dikkatimiz Uludağ Turizm Merkezi’ne çevrilmiş durumda. Kurulduğu günden beri sorunlar yumağı olan, bir türlü modern ve çağdaş bir kayak merkezi haline getirilemeyen Uludağ’da durum ne? Bilmiyoruz?
40-50 yıllık otellerin olduğu daha otopark sorunun bile doğru düzgün çözümlenemediği Uludağ kayak Merkezi ile ilgili benzer riskler var mı? Bilmiyoruz? Zaten kamuoyu denetimi yapılıp yapılmadığını, gereken tedbirlerin alınıp alınmadığını, risklere karşı nasıl önlemler alındığını ya da alınmadığını ancak yaşanan bir olumsuzluk ya da felaketin ardından öğrenebiliyor.
Oysa Turizm Bakanlığı var? İlgili yerel yönetimler var? Devletin denetim mekanizması olan bir çok ilgili birimi var. Zaman zaman sistematik bir şekilde bu denetimlerin yapılıp kamuoyuyla paylaşılması neden sağlanamıyor?
Turizm Bakanlığı örneğin bu tesislere tam tüm önlemleri almadan neden ruhsat veriyor? Mesela Bolu Valisi üstelik özel idare bölgesinde olan bu oteli ya da otelleri neden denetletmemiş? Sorular sorular… Konumuz sadece Bolu değil… Türkiye genelinde 500 civarında AVM var. Bir o kadar çarşı, yüzlerce sinema, konaklama tesisleri, yaz turizmi ile ilgili binlerce devasa oteller… Bunların hangisi ne kadar denetleniyor bilen var mı?
Sorun şu ki tepeden tırnağa bir zihniyet devrimi oluşmadan ve sorumluluk alanları ve bunların karşılığında hesap verme ve bedel ödeme mekanizmalarının tam anlamıyla oluşturulana kadar milli yas hikayelerimiz bizim bitmez, bitmeyecek… Teknik alanlarımızı, insan yaşam alanlarını, insanı yaşam standartlarını biz siyasetin dışına bilime ve teknik alanlara terk edip, şaşmaz standart uygulamaları getirmeden ne yasımız biter ne gözyaşımız…
3-5 haramzade servetine servet katsın diye denetimleri yapmaz, yapmayana hesap sormaz, denetim yapanı ise korumazsa sistem, yani siyaset teknik alandan elini çekmezse, bu 3 dünya felaketlerini yaşamaya devam edeceğiz…
Milli yasa değil milli bir dayanışma milli bir yapıya ve en önemlisi adil ve herkesin uymak zorunda olduğu kural ve kaideleri tavizsiz uygulamaya ihtiyacımız var... Birkaç gün sonra gündemden düşecek bu felaketin bir daha yaşanmayacağına, burada sorumluların en ağır şekilde cezalandırılacağına, kim olduğuna bakılmaksızın hesap sorulacağına inanan kaç kişi var? Felaketten daha büyüğü de bu değil mi? İnsanlar her defasında bir çok açıklama ve devlet çalışanlarının söylemlerine rağmen benzer felaketle yine yaşıyor yine yaşıyor.
Çok değil birkaç gün önce Afrika’da yaşanan bir olayı hatırlatarak tamamlayalım. Nijerya Eyalet Acil Durum Yönetim Ajansı (SEMA) Niger Eyalet Genel Müdürü Abdullahi Baba-Arah, yerel televizyona yaptığı açıklamada, Dikko-Maje karayolunda akaryakıt tankerinin patlaması sonucu 77 kişinin öldüğünü duyurdu. Ne kadar benzer felaketler öyle değil mi? Afrika’nın ortasında devlet bile sayılamayacak yapılarla aynı pozisyonda yer alamayız. Kusura bakmayın bin yıllardan beri devlet geleneği, millet olgusu olan Türkiye’nin Nijer’le benzer özellikler taşımasını kabul edemeyiz.
Rahmet olsun ölenlerimize ve Allah büyük sabır versin geride kalanlara…