Meselemiz tarım topraklarını korumak, şehri, şehir yaşamını müdafaa etmek ise Tiny House ya da Bungalov evleri gündeme getirerek, burada gösterilecek hassasiyet tam anlamıyla topu taca atmak olur. Tiny House en nihayetinde portatif ev ama şehrin dört yanını saran kaçak fabrika ve kaçaklaşmış göğü delen binaların dönüşü çok da yok…
Birkaç gün önce gazeteci arkadaşım Mustafa Özdal köşesinden Bursa Valisi Mahmut Demirtaş’ın Tiny House rantçılarına karşı aldırdığı önlemleri kaleme aldı. Vali beyin Bursa’ya dair bu tür çıkışlarının önemli olduğunu öncelikle belirtelim ama bunun yeterli olmadığını da aktaralım.
Tiny House Bursa’da işlenen toprak ve kent suçları sıralamasında ilk 10’a girmez. Üstelik kamunun bu denli görevini savsakladığını da gözlerden kaçıramaz. Evet Bursa’da kaçak yapılaşmayla mücadele öncelikle Büyükşehir başta olmak üzere belediyelerin görevi ancak sadece onların keyfiyetine bırakılacak kadar önemsiz bir konu değildir.
Mustafa Özdal’ın kalema aldığı yazının bir bölümü ile devam edelim; “Maalesef ülkemizde yasalar var ancak uygulamada ciddi sıkıntılar var. Ne ki Bursa’da da Vali Mahmut Demirtaş var. İlgili yönetmelik çıktıktan sonra Vali Mahmut Demirtaş, topluyor emniyet, jandarma, tarım, turizm, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yetkililerini. Yasayı hatırlatarak, “Arkadaşlar, yasa çıktı, bundan sonrası bizde. Tavizsiz yasayı uygulayacağız” diyor. İşte o günden sonra yüzde 99’u tarım alanı üzerine kurulmuş olan Tiny House tipi evlerle ilgili sıkı denetim başlıyor. Denetim sonucu elde ettiğim son veriler şöyle: “Son 2 haftada 195 parselle ilgili tutanak düzenlendi. Yasaya aykırı olan 55 parsel üzerindeki tüm Tiny House ve bungalov tipi evlerin (mobil ev) sökülmesine karar verildi. Tutanak düzenlenen diğer 140 parselle ilgili işlem de yolda.” Ancak bu, başlangıç olsa gerek. Nitekim bu Tiny House denilen yapılar, Bursa’da büyük bir sektör olmuş. Kestel’de, Gürsu’da, Mudanya Çepni’de, Nilüfer Dağyenice’de güzelim tarım alanları parsel parsel satılıyor, üzerlerine koca koca tesisler kuruluyor. Valilik talimatıyla, emniyet, belediyeler ve ilgili kurumlar sıkı bir denetime başladı ve üst satırlarda aktardığım yasa çıktıktan sonra artık kaçak durumuna düşen evler sökülmeye başlandı. Ancak sayıları o kadar fazla ki, Bursa’nın tüm paydaşları ciddi bir kamuoyu yaratarak, kenti bu beladan kurtarması gerekiyor. Nitekim 3,5 milyonluk Bursalının çıkarı, tarım topraklarına göz diken 3,5 rantçının menfaatinin üzerindedir.”
Belediyeler her ne kadar kamu kurumları olsa da siyasetin çok daha etkin ve etkili olduğu kurumlar. Siyasi istismarların yoğun yaşandığı kurumlar. O nedenle kentleri, toprağı, suyu, havayı kısacası yaşamı ilgilendiren konularda devlet otoritesinin daha etkin ve etkili bir şekilde kendisini göstermesi şart.
Vali Mahmut Demirtaş, daha önce Mardin’de kayyum belediye başkanlığı görevi yürüttüğü için olaya çok daha hakim durumda. Yani belediyelerin neyi yapıp yapmadığını, niye yaptığını ya da yapmadığını her iki taraftanda biliyor. Bursa’da kaçak yapılaşmayla ilgili yıllardır devam eden büyük bir sorun var ve bu sorun ne kadar gündemde durursa dursun, yüzleri Kayseri çarığına dönmüş rant ittifakları insanların gözüne soka soka bu rezillikleri sürdürüyor, gözü dönmüş bir para hırsıyla Bursa’yı betondan yaşanmaz bir şehir haline getirmek için kanlarının son damlasına kadar savaşıyorlar adeta.
Tarım alanlarına Tiny Houslardan önce kaçak beton blokların, beton fabrikaların yapılmaması hayati önem taşıyor. Tiny House sonuçta sökülür takılır basit yapılan ve beton kullanılmadığı için öyle toprağa çok da bir zararı yok. Ama ovanın ortasında kurulan boyahanelere ne toprak, ne hava ne suu ne de yaşama müsaade ediyor. Tiny Houselerden önce devletin tüm kurum ve kurullarıyla birlikte bunların üzerine gitmesi gerekir.
Bursa halkı ovasını istiyor sizden sayın Vali. Ovanın ortasında yükselen ve zehir kusan kaçak fabrikalara önlem almanızı, Kestel, Gürsu, Demirtaş’ta zehir kusan bacaların 7/24 denetlenmesini bekliyor mesela. Nilüfer başta olmak üzere Osmangazi ve Yıldırım’ın ovada kalan bölgelerinde mantar gibi biten kaçak fabrikalara biran önce önlem alınmasını istiyor. Şehrin içinde kalmış tehlike saçan üretim merkezlerinin disipline edilerek şehir dışına çıkarılmasını istiyor. Bir metrekare bile yeşil alan kalmamacasına rant baronları tarafından dikilen bir çoğu planına uyulmadan yapılan inşaatlarla ilgili önlem alınmasını istiyor.
Belediyelerdeki siyasetin yol verdiği kuralsızlıklara devletin temsilcisi olarak Bursa Valiliği’nin ilgili bakanlık ve kurumlarla eş güdümlü olarak göz yummamasını bekliyor.
Tiny House zararlıysa ve orada kuralsız vahşi bir rant devşirme varsa sonuna kadar gidilmeli tabi. Ancak ondan önce Bursa’yı yok eden kaçak yapılaşmanın önüne geçilmeli. Tiny House öne çıkarsa bu topu taca atmak olur…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alpaslan Yıldız
Tiny House topu taca atmaktır!
Meselemiz tarım topraklarını korumak, şehri, şehir yaşamını müdafaa etmek ise Tiny House ya da Bungalov evleri gündeme getirerek, burada gösterilecek hassasiyet tam anlamıyla topu taca atmak olur. Tiny House en nihayetinde portatif ev ama şehrin dört yanını saran kaçak fabrika ve kaçaklaşmış göğü delen binaların dönüşü çok da yok…
Birkaç gün önce gazeteci arkadaşım Mustafa Özdal köşesinden Bursa Valisi Mahmut Demirtaş’ın Tiny House rantçılarına karşı aldırdığı önlemleri kaleme aldı. Vali beyin Bursa’ya dair bu tür çıkışlarının önemli olduğunu öncelikle belirtelim ama bunun yeterli olmadığını da aktaralım.
Tiny House Bursa’da işlenen toprak ve kent suçları sıralamasında ilk 10’a girmez. Üstelik kamunun bu denli görevini savsakladığını da gözlerden kaçıramaz. Evet Bursa’da kaçak yapılaşmayla mücadele öncelikle Büyükşehir başta olmak üzere belediyelerin görevi ancak sadece onların keyfiyetine bırakılacak kadar önemsiz bir konu değildir.
Mustafa Özdal’ın kalema aldığı yazının bir bölümü ile devam edelim; “Maalesef ülkemizde yasalar var ancak uygulamada ciddi sıkıntılar var. Ne ki Bursa’da da Vali Mahmut Demirtaş var. İlgili yönetmelik çıktıktan sonra Vali Mahmut Demirtaş, topluyor emniyet, jandarma, tarım, turizm, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yetkililerini. Yasayı hatırlatarak, “Arkadaşlar, yasa çıktı, bundan sonrası bizde. Tavizsiz yasayı uygulayacağız” diyor. İşte o günden sonra yüzde 99’u tarım alanı üzerine kurulmuş olan Tiny House tipi evlerle ilgili sıkı denetim başlıyor. Denetim sonucu elde ettiğim son veriler şöyle: “Son 2 haftada 195 parselle ilgili tutanak düzenlendi. Yasaya aykırı olan 55 parsel üzerindeki tüm Tiny House ve bungalov tipi evlerin (mobil ev) sökülmesine karar verildi. Tutanak düzenlenen diğer 140 parselle ilgili işlem de yolda.” Ancak bu, başlangıç olsa gerek. Nitekim bu Tiny House denilen yapılar, Bursa’da büyük bir sektör olmuş. Kestel’de, Gürsu’da, Mudanya Çepni’de, Nilüfer Dağyenice’de güzelim tarım alanları parsel parsel satılıyor, üzerlerine koca koca tesisler kuruluyor. Valilik talimatıyla, emniyet, belediyeler ve ilgili kurumlar sıkı bir denetime başladı ve üst satırlarda aktardığım yasa çıktıktan sonra artık kaçak durumuna düşen evler sökülmeye başlandı. Ancak sayıları o kadar fazla ki, Bursa’nın tüm paydaşları ciddi bir kamuoyu yaratarak, kenti bu beladan kurtarması gerekiyor. Nitekim 3,5 milyonluk Bursalının çıkarı, tarım topraklarına göz diken 3,5 rantçının menfaatinin üzerindedir.”
Belediyeler her ne kadar kamu kurumları olsa da siyasetin çok daha etkin ve etkili olduğu kurumlar. Siyasi istismarların yoğun yaşandığı kurumlar. O nedenle kentleri, toprağı, suyu, havayı kısacası yaşamı ilgilendiren konularda devlet otoritesinin daha etkin ve etkili bir şekilde kendisini göstermesi şart.
Vali Mahmut Demirtaş, daha önce Mardin’de kayyum belediye başkanlığı görevi yürüttüğü için olaya çok daha hakim durumda. Yani belediyelerin neyi yapıp yapmadığını, niye yaptığını ya da yapmadığını her iki taraftanda biliyor. Bursa’da kaçak yapılaşmayla ilgili yıllardır devam eden büyük bir sorun var ve bu sorun ne kadar gündemde durursa dursun, yüzleri Kayseri çarığına dönmüş rant ittifakları insanların gözüne soka soka bu rezillikleri sürdürüyor, gözü dönmüş bir para hırsıyla Bursa’yı betondan yaşanmaz bir şehir haline getirmek için kanlarının son damlasına kadar savaşıyorlar adeta.
Tarım alanlarına Tiny Houslardan önce kaçak beton blokların, beton fabrikaların yapılmaması hayati önem taşıyor. Tiny House sonuçta sökülür takılır basit yapılan ve beton kullanılmadığı için öyle toprağa çok da bir zararı yok. Ama ovanın ortasında kurulan boyahanelere ne toprak, ne hava ne suu ne de yaşama müsaade ediyor. Tiny Houselerden önce devletin tüm kurum ve kurullarıyla birlikte bunların üzerine gitmesi gerekir.
Bursa halkı ovasını istiyor sizden sayın Vali. Ovanın ortasında yükselen ve zehir kusan kaçak fabrikalara önlem almanızı, Kestel, Gürsu, Demirtaş’ta zehir kusan bacaların 7/24 denetlenmesini bekliyor mesela. Nilüfer başta olmak üzere Osmangazi ve Yıldırım’ın ovada kalan bölgelerinde mantar gibi biten kaçak fabrikalara biran önce önlem alınmasını istiyor. Şehrin içinde kalmış tehlike saçan üretim merkezlerinin disipline edilerek şehir dışına çıkarılmasını istiyor. Bir metrekare bile yeşil alan kalmamacasına rant baronları tarafından dikilen bir çoğu planına uyulmadan yapılan inşaatlarla ilgili önlem alınmasını istiyor.
Belediyelerdeki siyasetin yol verdiği kuralsızlıklara devletin temsilcisi olarak Bursa Valiliği’nin ilgili bakanlık ve kurumlarla eş güdümlü olarak göz yummamasını bekliyor.
Tiny House zararlıysa ve orada kuralsız vahşi bir rant devşirme varsa sonuna kadar gidilmeli tabi. Ancak ondan önce Bursa’yı yok eden kaçak yapılaşmanın önüne geçilmeli. Tiny House öne çıkarsa bu topu taca atmak olur…