SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir Umut Arayışı

Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2024 10:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2024 10:59

Son yıllarda Türkiye'deki ekonomik, sosyal ve politik politikaların dağılımı, yurt anlayışının göçü hızla artıyor. Bu göç, yalnızca daha iyi yaşam koşulları arayışından ibaret değil, aynı zamanda derin bir çaresizlik hissinin bölündüğü vurumdur. İnsanlar, ülkelerin karşılaştığı zorluklar ve zorluklarla karşı karşıya, bir çıkış yolu olarak yurt dışını karşılamaya başlıyor. Yurtta göç, yalnızca bireysel bir karar değil; Toplumsal bir yansıma ve yaşanan büyük bir sistemsel değişim sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Ekonomik sıkıntılar, işsizlik oranlarının artışı, yüksek enflasyon, geçim yoksulluk ve geleceksizlik… Bütün bunlar, bir insanın içindeki çaresizlik hissini büyütüyor. Türkiye'deki pek çok insan, günlük yaşamını sürdürmek için ne öğrenmek, nasıl bir adım atacağını bilemez durumda. Gençler, işin varlığı için uzun süre eğitim almış olsalar da, birçoğu hayalini kurduğu mesleği yapmak yerine, geçici işlerle hayatlarını idame ettiriyorlar. Orta yaş grubu ise, ekonomik masraflar ve yaşam maliyetlerinin artmasıyla birlikte, emekliliklerini güvence altına almak konusunda endişe taşıyor.

Bu çaresizlik, insanların hayatlarını yeniden kurma arzusunu, başka tarzda bir umut arayışına dönüşüyor. Yurt içinde göç, aslında sadece ekonomik bir tercih değil; içinde süreklilik arz eden olasılıklar kesintine ve toplamların uzunluğuna karşı büyük uzunluklara karşı bir tepki.

Yurtta göç eden insanların çoğu, bu karara gönüllü olarak yaşadıkları gibi görünse de, çok sayıda bu kararsızlık nedeniyle yer alıyor. Yüksek eğitim görmüş, yetenekli insanlar, Türkiye'de hayal ettikleri yaşamı kuramıyor. Onlar, yalnızca maddi sebeplerle değil, aynı zamanda sağlayabilecekleri, yaratıcı potansiyellerini kullanabilecekleri bir ortam bulabilmek için başka bir ülkede gitmeyi tercih ediyorlar.

Yurt dışı, bir kaçış değil, bir çözüm haline gelmiş durumda. Pek çok genç, Türkiye'deki ekonomik ve sosyal düzene ayak uydurmak zorlaşırken, kendilerinin daha istikrarlı bir hayat kurabileceklerini düşünüyor. Ama burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Göç, sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda bir toplumsal ortak bir psikolojik süreçtir. İnsanlar toplumsal düzende yetersiz kalıyor, güvensiz ve huzursuz hisleri için, başka bir yerde daha güvenli ve daha parlak bir gelecek arıyorlar.

Yurtta göçün en büyük devam etmesi, “beyin göçü” olarak bilinen olgudur. Yetenekli insanlar, eğitimli iş gücü, doktorlar, mühendisler, bilim insanları ve sanatçılar, Türkiye'den ayrılmak zorunda olduklarında, ülkelerin katkı sağlamaları da gerçekleşenler oluyorlar. Ancak kayıp, uzun vadeli ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Türkiye, potansiyelini tam anlamıyla kullanamayacak ve gençlerin yaratıcı fikirlerinden, bilimsel araştırmalarından, tıbbi katkılarından mahrum kalacak.

Beyin göçü, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda sosyal bir kayıptır. Toplumun geleceğine yön verecek kişilere, başka yerde daha iyi koşullarda yaşama fırsatı bulurken, kendi ülkelerinde gerçekleşmesi gereken değişiklikler için harekete geçememektedir. Bu durum, ortalama gelişim oranları ve insanlar arasında “yurt dışı”na dair algıyı yapılandırır.

Yurtta göç, çaresizlikten doğmuş olsa da, çoğu zaman bu insanlar yeni bir başlangıç ​​yapmak için yola çıkarlar. Göç, bazen kendini bulma, yeni fırsatlar yaratma, daha huzurlu bir yaşam kurma çabasıdır. İnsanlar, başka bir ülkedeki hayatlarını yeniden inşa etmek için büyük bir cesaretle harekete geçiyorlar. Bu cesaret, bir anlamda var olan seçeneklere karşı tepkinin, hayatta kalma ve kendini yeniden yaratma güdüsünün bir dışavurumudur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.