Aile hekimliği, sağlık sisteminin ilk basamağını oluşturur ve koruyucu sağlık hizmetinde kritik bir işleve sahiptir. Aşı programları, gebe takibi, bebek ve çocuk sağlığı izlemleri, kronik hastalık yönetimi ve toplumun koruma görevleriyle aile hekimleri, bireysel sağlık hizmetlerinden çok daha fazlasını sunar. Bununla birlikte, dönemde de gördüğümüz ki, aile hekimleri kapsamında hayati bir role sahiptir. Ancak bu büyük sorumluluklara rağmen aile hekimlerinin çalışma koşulları ve hakları, bu önemin çok gerisinde kalıyor.
Aile hekimleri, son yıllarda giderek artan bir iş yüküyle karşı karşıya geliyor. Her hekime düşen nüfus oranı, özellikle büyük şehirlerde, dünya standartlarının çok üzerinde. Bunun yanı sıra, dijital dönüşümle birlikte gelen evrak ve rapor yükü, hekimlerin yaralılara ayırdığı zaman ağır şekilde kırılıyor. Teknolojinin sağlık sorunları ortadan kalkarken, bu süreç çoğu zaman hekimler için bir bürokrasi yüküne dönüşüyor.
Performansa dayalı ücretlendirme sistemi, aile hekimlerini bir yandan yüksek performans sergilemeye iterken, diğer yandan da adaletsizliği yaratıyor. Örneğin, gezici kesimlerde çalışan bir aile hekiminin karşılaştığı zorluklar ile büyük şehirlerdeki bir hekimin şartları aynı değil. Ancak performans kriterleri her iki grup için de benzer şekilde uygulanıyor. Bu durum, özellikle genç hekimler arasında aile hekimliğini tercih etme kayıtını düşürüyor.
Sağlıkta şiddet, yakıcı sorunlarından biri. Aile sağlığı çalışan hekimler, çoğu zaman şiddet olaylarının hedefi haline geliyor. Bu görüntünün yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik boyutu da var. Gün sonunda hekimlerin kendi güvenliklerini sağlamaktan endişe duyacak hale geliyorlar. Sağlıkta bozulmayı önleyici yasal düzenleme ise henüz tam anlamıyla caydırıcı bir etki yaratabilmiş değil.
Eğer aile hekimlerinin hoşnutsuzluğu göz ardı edilmeye devam ederse, bu durum gelecekte daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Birinci basamaktaki sağlık zayıflaması, hastanelerdeki yükü artıran hem sağlık sistemi hem de atakları zor durumda bırakacaktır.
Aile hekimleri yalnızca bireysel tedavilerde değil, toplumsal sağlığın korunmasında da ön saflarda yer alıyor...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ayşe YILDIRIM
Sistemin Görünmeyen Kahramanları
Aile hekimliği, sağlık sisteminin ilk basamağını oluşturur ve koruyucu sağlık hizmetinde kritik bir işleve sahiptir. Aşı programları, gebe takibi, bebek ve çocuk sağlığı izlemleri, kronik hastalık yönetimi ve toplumun koruma görevleriyle aile hekimleri, bireysel sağlık hizmetlerinden çok daha fazlasını sunar. Bununla birlikte, dönemde de gördüğümüz ki, aile hekimleri kapsamında hayati bir role sahiptir. Ancak bu büyük sorumluluklara rağmen aile hekimlerinin çalışma koşulları ve hakları, bu önemin çok gerisinde kalıyor.
Aile hekimleri, son yıllarda giderek artan bir iş yüküyle karşı karşıya geliyor. Her hekime düşen nüfus oranı, özellikle büyük şehirlerde, dünya standartlarının çok üzerinde. Bunun yanı sıra, dijital dönüşümle birlikte gelen evrak ve rapor yükü, hekimlerin yaralılara ayırdığı zaman ağır şekilde kırılıyor. Teknolojinin sağlık sorunları ortadan kalkarken, bu süreç çoğu zaman hekimler için bir bürokrasi yüküne dönüşüyor.
Performansa dayalı ücretlendirme sistemi, aile hekimlerini bir yandan yüksek performans sergilemeye iterken, diğer yandan da adaletsizliği yaratıyor. Örneğin, gezici kesimlerde çalışan bir aile hekiminin karşılaştığı zorluklar ile büyük şehirlerdeki bir hekimin şartları aynı değil. Ancak performans kriterleri her iki grup için de benzer şekilde uygulanıyor. Bu durum, özellikle genç hekimler arasında aile hekimliğini tercih etme kayıtını düşürüyor.
Sağlıkta şiddet, yakıcı sorunlarından biri. Aile sağlığı çalışan hekimler, çoğu zaman şiddet olaylarının hedefi haline geliyor. Bu görüntünün yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik boyutu da var. Gün sonunda hekimlerin kendi güvenliklerini sağlamaktan endişe duyacak hale geliyorlar. Sağlıkta bozulmayı önleyici yasal düzenleme ise henüz tam anlamıyla caydırıcı bir etki yaratabilmiş değil.
Eğer aile hekimlerinin hoşnutsuzluğu göz ardı edilmeye devam ederse, bu durum gelecekte daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Birinci basamaktaki sağlık zayıflaması, hastanelerdeki yükü artıran hem sağlık sistemi hem de atakları zor durumda bırakacaktır.
Aile hekimleri yalnızca bireysel tedavilerde değil, toplumsal sağlığın korunmasında da ön saflarda yer alıyor...