Türkiye’nin ihracat alanında son yıllarda attığı büyük adımlar hepimizin gözleri önünde gerçekleşiyor. İtiraf etmeliyim ki, Türkiye’nin ihracatındaki çeşitlilik ve büyüme beni oldukça heyecanlandırıyor.

Otomotivden tekstile, savunma sanayisinden teknolojiye kadar birçok sektörün global rekabette önemli başarılar elde ettiğine şahit oluyorum. Özellikle son birkaç yıldır ülkemizin savunma sanayisinde yaptığı atılımlar beni fazlasıyla gururlandırıyor. Kendi iş çevremde bu alanlarda çalışan arkadaşlarım var, onların çabalarını ve inovasyonlarını yakından takip ediyorum. Bayraktar TB2 gibi insansız hava araçlarının dünya çapında bir marka haline gelmesi, sadece bir başarı hikayesi değil, aynı zamanda Türk mühendisliğinin ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir kanıt.

Tabii ki ihracat sadece savunma sanayisiyle sınırlı değil. Elektrikli ev aletlerinden tarımsal ürünlere kadar birçok alanda ciddi atılımlar görüyoruz. Türk markalarının dünya pazarlarına nasıl girdiğini ve ne kadar güçlü olduğunu gördükçe, Türkiye’nin teknolojiye dayalı üretimde de sağlam bir yere geldiğini düşünüyorum. Elektronik ve beyaz eşya üreticisi dostlarımın anlattıklarına göre, Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar sayesinde Avrupa pazarlarında ciddi bir talep yaratılmış durumda. Türk malları, kalite ve uygun fiyat dengesini koruyarak küresel tüketicinin gözünde sağlam bir yer edindi.

Bir diğer gözlemim ise tarım ürünlerimizin değerinin küresel çapta artmaya başlaması. Tarım ihracatında uzun yıllardır geleneksel olarak güçlüydük; ancak son yıllarda daha da stratejik adımlar atıldığını görmek mümkün. Zeytinyağı, fındık, yaş meyve ve sebze gibi ürünlerde Avrupa pazarında kendimize sağlam yer edinmiş olsak da, özellikle Asya ve Afrika pazarlarında yeni açılımlar olduğunu görmek heyecan verici. Bu pazarlarda daha fazla yer almak, Türk çiftçisinin de yüzünü güldürecek gibi görünüyor.

Beni en çok şaşırtan ise Türkiye’nin son dönemde yenilenebilir enerji teknolojileri ihracatındaki yükselişi. Dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşma sürecine hız verdiği bir dönemde, ülkemizin de bu trene binmesi ve güneş panelleri gibi ürünlerin ihracatını artırması, hem çevreye hem de ekonomiye katkı sağlıyor.

Son olarak, şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Devletin sunduğu Stratejik Yatırım Teşvikleri, birçok arkadaşımın ve iş çevremdeki insanların projelerini hayata geçirmesine olanak tanıdı. Bu teşviklerin ne kadar önemli olduğunu gözlerimle gördüm. Yatırım yaparken aldığınız destekler, sizi global pazarda rekabet edebilir hale getiriyor.

Türkiye’nin ihracat serüveni sadece rakamlarla anlatılamaz; bu, bizim her birimizin iş dünyasında hissettiği bir dalgalanma, bir ivme. İhracatımızda geleneksel kalemler kadar yeni teknolojiler ve inovasyonlar da yer aldıkça, Türkiye'nin global pazarda daha da güçleneceğine inancım tam. Bu dönüşümün bir parçası olmak, benim için hem gurur verici hem de motive edici.