SON DAKİKA
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Laiklik nedir sekülerlik nedir?

Yazının Giriş Tarihi: 27.03.2025 21:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2025 00:38

Laikliğin ne olduğunu iyi biliriz ama sekülerin ne olduğundan o kadar da emin değilizdir. Sekülerleşme kavramı pek çok açıdan laikliğe nazaran daha işlevseldir. Bununla beraber laiklik ve sekülerlik arasında yakın bir ilişki vardır. İkisi birbirini belirler.

Malum olduğu üzere laiklik din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir. Başka bir deyişle laikliğin uygulandığı ülkelerde devletin kurumları dinî bir belirlenim altında değildir. Mesela devletin ekonomi politikaları helâle harama bakmaz. Hukuk da Allah, peygamber dinlemez. Siyaset de böyledir. İslâm’dan biraz bahsedecek olsanız siyasal İslâmcı diye yaftalanırsınız.

Gerçi siyasal İslâmcı demekle ne anlatılmak isteniyor onu da anlamış değiliz. Yani bir kişinin İslâm’ın emirlerine göre siyaset yapması kastediliyorsa buna bir ad takmanın âlemi yok. Bunu yapan kişiye zaten Müslüman denir. Yani Müslümana ekonomi konuşunca başka, hukuk konuşunca başka, siyaset konuşunca başka bir lakap mı takmak gerekiyor?

Bu tanımlama düşkünlüğü Aydınlanma’dan kalan bir marazdır insanlığın başına. Her şeyi tanımlayıp şöyle güzelce bir açıklamaya çalışıyoruz. Bu yol bazılarının işine geliyor. Sevmediği, beğenmediği bir şey oldu mu hemen bir tanım, bir açıklama işte sana “öteki”. Siyasal İslâmcı demek eşittir öteki demektir. Yani Müslümanı ötekileştir gitsin.

Konuyu dağıtmadan sekülerleşme ne demekmiş onu anlatmaya devam edelim diyorum ancak farkına varmadan aslında sekülerleşmekten de bahsetmiş olduk. Çünkü sekülerleşme fertle ilgilidir. Devletler seküler olmaz. Kişi seküler olur. Seküler demek kesinlikle dinsiz demek değildir. Seküler demek, kişinin gündelik hayatında dinin etkisinin sınırlı olması demektir. Mesela yemek yerken besmele çekmez. Yemek bitince elhamdülillah demez. Namaz kılmaz. Oruç tutmaz. Haftadan haftaya Cuma’ya gelir ama tesbihata kalmaz. Kurbanda keçisini, kuzusunu, ortaklaşa girdiği danasını keser, bayramlaşmak için köyüne de gider hatta Bayram namazını kılar. Ancak dapdar pantolonlar giyinir gözünü de haramda sakınmaz.

Kısacası uzaktan baksan imanı var denir ama bu “yoktur” demekten çekinildiği için söylenir. Bu anlatılan sekülerin Müslüman olanı. Bir de Müslüman olmayan ama başka inançlara sahip olanı vardır. Bugün Avrupa ve ABD sekülerdir. Hristiyanlığa inanırlar ama hâlleri tıpkı bizdeki gibidir. Pardon, yoksa tam tersi miydi?

Laiklik din ve devlet işlerini ayırır, sekülerlik inanç ile ameli ayırır. Yani ben Müslümanım ama namaz kılmıyorum, yememi içmemi İslâm’a göre düzenlemiyorum. Bu bakımdan laiklik ile sekülerlik birbirine benzer. İkisi de dini toplumsal alandan ayırır.

Seküler, inancının emrettiği şekilde amel etmediği gibi inancının gerektirdiği gibi de düşünmez. Yani karşılaştığı sosyal gerçekleri İslâm’a ya da bağlı bulunduğu dinin emir ve yasaklarına göre değerlendirmez. Böyle yapana da siyasal İslâmcı der, dini kullanıyor der, der de der.

Bu bakımdan kavram olarak, laik olan seküler olanı korur, seküler de laikliği garanti eder. Bugün Türkiye’de Cuma namazlarında camiler dolup taşıyor, Ramazan bayramları, Kurban bayramları idrâk ediliyor ama Müslümanlık yaşanmıyor. Buna rağmen kimse çıkıp bu ülke iyice dinsizleşti diyemez. Ne diyeceğiz peki? Türkiye seküler bir ülkedir, diyeceğiz. Bu arada Türkiye eskiye nazaran daha az sekülerdir. Demek ki sekülerliğin kendi içinde bir de yoğunluğu bulunuyor. O da sonraki yazıya artık.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
ŞehirMedya En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.