Gelir iki şekilde kullanılır: Tüketim ve tasarruf. Tüketim olmazsa üretim de olmaz, yatırım da olmaz, büyüme de olmaz. Çünkü tüketilmeyen yani talep edilmeyen malı üretmenin anlamı yoktur, talep edilmeyen malı üreten satamayacağı için zarar eder. 

Tüketim sadece insan için değil tüm canlılar için varoluş döngüsünü besleyen bir kaynaktır. Yeme, içme barınma gibi temel ihtiyaçlarla başlayan tüketim kavramı ihtiyaç kavramında yaşanan değişim ile birlikte yön değiştirmiş, maddi ve manevi pek çok nedenle tüketim gerçekleştirilir hale gelmiştir.  

Tüketimin aşırılaşmasının bir sonucu olarak ise toplumsal ve çevresel birtakım sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan ilki, tüketimin bir kültürün temeline yapılandırılması ile maddi manevi pek çok şeyin meta haline getirilip sosyal çevrenin bundan olumsuz etkilenmesidir. İkincisi bu kadar yoğun tüketimin üretimi için az gelişmiş ve gelişememiş ülkelerin ucuz işgücü olarak görülmesiyle işçi sağlığının hiçe sayılması, kötü çalışma koşulları ve düşük ücret ile emek sömürüsünün yapılmasıdır.  Bir diğer sonuç ise tüketimin israf kültürünü oluşturması ile birlikte az gelişmiş ülkelerin kıt kaynaklara ulaşamaması ve açlık ile mücadele zorunda kalmasıdır. Tespit edilen bu sonuçların nedeni olarak ise son yıllarda kaynakların eşit dağılamaması problemi karşımıza çıkmaktadır. Özellikle az gelişmiş ve gelişememiş ülkelerdeki nüfusun kaynaklara erişimi gelişmiş ülkelerdeki insanlarla eşit olamamaktadır. Bu da fakirliğin artmasına ve dolayısıyla çatışmalara yol açabilmektedir. Sosyal adaletin tüketim ile darbe yediği tam bu noktada tüketim eyleminin ahlaki, toplumsal ve çevresel değerler ile yeniden şekillenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.  

Ekonomik faaliyetlerin temelinde tüketici ihtiyaçlarının karşılanması olduğundan tüketici davranışının rolü sürdürülebilir bir yaşam döngüsünü sağlamada büyük önem taşımaktadır . Sorumlu tüketici davranışı burada önem kazanmaktadır. Sorumlu tüketici, sorumsuz olan tüketici ile zıtlığının ifade edilmesiyle şekillendirilmektedir .
Sorumlu tüketicinin sınırlarını çizen kavram olarak karşımıza çıkan bilinçli tüketici ise ilk ortaya çıktığında çevreci tüketici ile eşdeğer tutulsa da hem tüketicinin değişimi hem de tüketimin yalnızca maddi değil manevi zararlarının da ortaya çıkması ile birlikte sorumlu tüketim bilincinin benimsenmesi olarak yorumlanmaktadır. 

Bilinçli tüketici, ihtiyaç ve isteklerini doğru analiz edebilen, bunlara yönelik mal veya hizmet satın alacağında ise kalite, fiyat ve sağlamlık konusunda iyi değerlendirebilen ve satın alacağı ürünün doğa ve toplum ile ilişkisini de irdeleyebilen bu tüketimden fayda sağlanmasına önem veren kişidir. Ayrıca bilinçli tüketici, haklarını bilir ve bu konuda işletmelerinde duyarlı olması için çaba gösterendir. 

Bilinçli tüketici, eskiden sadece satın alma öncesi ve sonrası rasyonel davranışlar sürdüren tüketici anlamındayken artık değişen koşullar ve insanoğlunun doğaya karşı bilinçlenen yapısı ile birlikte etik bilinci, sosyal sorumluluk bilinci, çevreci bilinç, rasyonel bilinç ve gönüllü sadelik bilinci gibi boyutlara sahip olmuştur .Çevreci Bilinç; bilinçli tüketici kavramının en kapsamlı, algısal olarak da en çok karıştırılan boyutlarından biridir. Bunun nedeni tüketimin daha çok doğanın kıt kaynaklarına yönelik olması ve bir bilinç oluşturulması gerekiyorsa bunun doğaya yönelik olmasına dair inançtır. Çevreci bilince sahip tüketiciler doğaya duyarlı, sosyal olarak bilinçli ve sorumlu olan bir tür toplum yanlısı tüketici olarak ifade edilmektedir.  Rasyonel bilinç; tüketimin gerçekleştirilirken istek ve ihtiyaçların duygusal güdüler ile değil mantıksal güdüler ile yönlendirilmesidir. Rasyonel bilince sahip tüketiciler ürün seçiminde moda, reklam ya da marka gibi mantıksal ölçütlerin dışında tercihlerin yapılmasına sebep olan yönlendirmelerden hoşlanmayan, özellikle bu kavramların aldatıcı ya da yanıltıcı olabilme ihtimallerini her daim göz önünde bulunduran, hakları konusunda bilinçli ve bir ihlale maruz kaldığında çözüm mekanizmalarına başvurma konusunda istekli ve bilgili olan, pazarı tüketicinin yönlendirebilme gücünün farkında olan kişilerdir.  Bilinçli tüketici kavramı, üretim ve tüketimi besleyen kıt kaynakların giderek azalması ile birlikte daha büyük öneme sahip olmaktadır.

Tüketir iken üretmeyi de ihmal etme.